ipek_mutia adlı kişiye ithafen :)
17. Bölüm
"Seni kendi ellerimle öldüreceğim!"
Grace, yere yatırıp üstüne çıktığı kızın suratına bağırarak bir tokat daha patlatırken onu çekmeye çalıştım. Ama nafile. Niye çıktıktan sonra söylemedim ki? Hatta böyle olacağını bilsem hiç söylemezdim. Gürültüyü duyanlar anında başımıza toplandı. Bir kaç kişi telefonlarını çıkartıp kavgayı videoya çekmeye başladı. Birisi beni çekip kenara ittirdi. Bir oğlan Grace'i kızın üstünden çekti. Grace çocuğun kollarından kurtulmak için çırpınırken haykırmaya devam etti.
"Bittin kızım sen. Bittin! Sana gününü göstereceğim!"
Kız ayağa kalkıp üstüne silkeledi ve Grace'in tokatları yüzünden yamulmuş olan gözlüğünü düzeltti.
"Bana saldırmaya hakkın yok!" diye kızda sinirle bağırdı.
"Hakkı yok mu?" diye diye iğneleyerek sordum. Bir insan bu kadar pişkin olur. Pes!
"Evet, yok!" diyerek bu sefer bana cevap verdi.
"Resmen onun hayatıyla oynadınız! Eğer ben olsaydım çoktan öldürmüştüm!" bu sefer bende bağırmaya başladım. Bu kız haddini aşmaya başladı. Birinin bildirmesi lazım artık.
"Hiçbir halt bildiğiniz yok sizin!" İlk önce gözleri doldu sonra birkaç damla yaş süzüldü ve ağzından ufak bir hıçkırık kaçıverdi.
" Hiçbir şey."diyerek fısıldadı ardından acıyla.
Harika(!) Yeni oscar adayımızı bulduk. Bravo. Muhteşem oyunculuk. Harry ile yarışır.
"Ne oluyor burada?" diye sinirle bağıran tok bir erkek sesi duyulunca dört gözlü bücürün eli ayağına dolandı.
Aceleyle yere eğilip, Grace'in üstüne atlamasıyla etrafa savrularak kırılan tabak ve bardak parçalarını toplamaya başladı. Arkalardan birisi insanları yara yara geçip yanımıza geldi. Hafif göbekli orta yaşlı bir adamdı. Çatılmış kaşlarla sinirli bir halde ilk önce toplanan kalabalığa sonra yerde kırılmış parçaları toplayan dört göze baktı.
"Lillian?"
Kız elindeki çam parçasıyla dondu kaldı. Hiç sesi çıkmadı.
"Bana neler olduğunu söyler misin?" dedi. Sorar gibi görünüyordu ama kesinlikle emrediyordu.
"Be- ben özür dilerim tepsi elimden kaydı ve-"
"Neyse neyse. Daha sonra konuşuruz." dedi. Sesinde konuyu kapatmaktan çok sen bittin havası vardı.
Ve adam kalabalığa doğru hitap etmete başladı.
"Bu küçük sorun yüzünden sizlerden gerçekten özür diliyoruz. Lütfen oturun ve eğlencenize devam edin. Emin olun ki bir daha böyle bir şey olmayacak." dedi yapmacık bir gülüşle.
İnsanlar dağılırken sahte gülüşünü sunmaya devam etti. Herkes yerine oturduğunda bir görevli geldi. Elindeki fırça ve uzun saplı temizlik küreğiyle toplamaya başladı. Bu sırada Grace yerde duran çantasını aldı ve çıkışa doğru yürümeye başladı. Bende peşinden gittim. Beraberce dışarı çıktığımızda sağanak halinde yağan bir yağmur bizi karşıladı. Hemen şemsiyemi çıkardım ve açıp üstümüze tuttum. Kaldırımda yürürken ikimizde konuşmadık. Benim aklım Lillian denen kızda kalmıştı. Patronu ona ne yaptı acaba? Belki de onu kovmuştur. İçim sızladı. Nedenini bilmiyorum ama yinede ona karşı bir acıma hissetmiştim.
"Grace?"
"Efendim?"
"Sence patron ne yapmıştır?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOLEJDE BİR BURSLU
ЧиклитSıradan bir hayatı olan çılgın bir kız... Çok masum ama bir o kadar kurnaz... Peki bu kıza burs teklifi gelirse ne olur? * Not:Arkadaşlar ilk bölümü okuduktan sonra sıkıcı deyip bırakmayın.Olaylar birkaç bölüm sonra başlıyor.