Kavuşma

1.7K 77 31
                                    

23. Bölüm

Grace

Hastane koridorundaki bekleme yerinde otururken ileri geri sallanıyorum. Karşımdaki sandalyede Harry vardı. Sağımda ve solumda annemle babam oturuyordu. Sürekli sarılıp saçlarımı okşuyorlardı. Miley'in annesi, babası, kardeşleri odada onunla birlikteydi. Bizse daha fazla kalabalık etmemek için koridorda bekliyorduk. Miley hala uyanmamıştı. O uyanana kadar burada kalacaktım. Doktorlar tehlikenin geçtiğini yalnızca dinlenmesi gerektiğini söylese de yinede onun uyandığını görmek istiyordum.

"Eve gitmek istemediğine emin misin?"diye sordu annem.

Kaçıncı kez soruyordu bilmiyordum. Yine aynı cevabı verdim. "Hayır."

"Ama tatlım çok yorgunsun. Dinlenmen lazım."

Omuz silktim. Evet, muayene edilmem, ifademin alınması beni çok yormuştu. Zihinzel yorgunluğumdan bahsetmiyorum bile. Yine de umursamıyordum.

Harry birden ayağa kalktı. Ona baktım.

"Kahve isteyen var mı?"dedi.

Annem ona ters ters baktı ve tekrar bana döndü. Aramızda geçen herşeyi biliyordu. Yani artık yanlış olduğunu bildiğim herşeyi.

"Hayır. Teşekkürler."dedi babam. O hiçbir şeyi bilmiyordu.

Harry bana baktı. Temkinli bir halde cevap bekliyordu.

"Bende seninle geliyorum. Beraber gidelim."dedim. Şaşırdı. Dönüp anneme baktım. Bana inanmazlıkla bakıyordu. Ona güven vermek istercesine gülümsedim. Kalktım ve Harry'nin yanına gittim. Beraberce yürümeye başladık. Asansörü es geçtik ve merdivenlere yöneldik. Asansörü pek sevmiyordu. Kapalı alan korkusu yoktu ama merdivenleri kullanmayı daha çok seviyordu.

Kafeteryaya kadar hiç konuşmadık ama sürekli bana kaçamak bakışlar atıp durdu. Bense kendimi affetirmek için nasıl konuşmam gerektiğini düşündüm. Büfeye gelince Harry iki kahve istedi. Kahveler gelince ücreti ödedi, yandaki kutudan bir küp şeker alıp bir tanesinin içine attı ve bana uzattı. Utangaçlıkla aldım. Kahvemi nasıl içtiğimi hala unutmamıştı. Kendi kahvesine ise hiç şeker atmadı. Ben kahveyi karıştırırken öylece durduk.

"Hadi gidelim o zaman."dedi Harry bir süre sonra.

Tam arkasını dönüp gidiyordu ki kolundan tutup onu durdurdum."Bekle. Seninle konuşmam lazım."

Yine şaşkınlıkla bana baktı. Son birkaç saattir yaptıklarım kafasını karıştırıyor olmalıydı.

"Lütfen."dedim cevap vermeyince.

"Tamam."dedi ağır ağır. Ne yapmaya çalıştığımı anlamaya çalışıyordu.

Ben önden gidip bir masaya oturdum. O da tam karşıma geçip oturdu ve konuşmamı beklemeye başladı.

"Ben... Ben nasıl başlayacağımı bilemiyorum. Yani ben... Ben resmen aptalın tekiyim. Lütfen beni affet."dedim.

"Ne için? Ne diyorsun sen?"

"Seni terk ettiğim için. Seni dinlemeden yargısız infaz yaptığım için. Daha nerden geldiğini bile bilmediğim bir ses kaydına inanıp bizi mahvettiğim için. Çok özür dilerim."dedim.

KOLEJDE BİR BURSLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin