Merhaba ponçikleriiim!
Biliyorum ordasınız, okuyorsunuz. Okuma sayımız arttığı için nasıl mutluyum anlatamam.
Ama sizin yorumlarınıza çok ihtiyacım var, nereyi düzeltmeliyim? Nasıl gidiyor? Lütfen bana bir kaç yorum bırakırsanız çok sevinirim!
Yazarken çok zorlandım bu bölümü, neden bilmiyorum ama? Umarım beğenirsiniz.
Multi: Utku Abimiz (nazar duası bekliyorum skdjfsdf)
Şarkı: Beyonce - Halo LIVE
-
(Devrim)
"Ders seçimini unuttun değil mi?!"
Sabah Burçin'in çığlıklar eşliğinde başlattığı telefon konuşması ile uyanmıştım.
Yani çoğu insan gibi bende unutkandım. Genelde hayatım 'tamam' diyip, unutmakla geçiyordu ama herkes öyleydi? Değil miydi?
Sevgili arkadaşım ders seçiminden 10 dakika önce aradığı için bilgisayarımın başına geçip diğer öğrenciler gibi marotana katılabilmiştim.
Bu yıl çok büyük ihtimalle okulumu bitiriyordum. Ama tabiki bazı hocalar, bazı hocalardan farklıydı. Masum, ılımlı daha mantıklı düşünen hocaları seçmek varken, mezuniyetimi de tehlikeye atmaya pek niyetim yoktu.
Olay kısaca anlatmak gerekirse 'en hızlı tıklama' yarışmasıydı. Ve ben ilk seneler hüsrana uğrasamda 2 senedir yaptığım gibi yine atik ve çevikliğimle Okan Hoca'nın dersini kapabilmiştim. Halk arasında, mezuniyetin anahtarı da diyebiliriz sanırım?
"Ya biz seninle aynı saatte giriyoruz sen nasıl yapıyorsun da ben yapamıyorum kızım?!" Burçin'le okulda buluştuğumuzda elindeki program kağıdına bakarak yüzünü ekşitti. "Halk arasında biz buna şans diyoruz tatlı kız." Burçin'e gülümseyip yürümeye devam ettim. "Dün gece hakkında hiç yorum yapmadığımı fark ettin mi?" Burçin dirseğini koluma geçirince yüzümü bu sefer ben ekşittim. "Neyini yorumlayacaksın Burçi? Gittik, eğlendik, bitti işte." Gözlerini devirdi.
Konuşulucak çok vardı aslında. Mesela Akın. Ah be Akın.
Adamı kendime bile anlatamazken size nasıl anlatabilirdim ki?
Yani yanlıştı. Baştan sona kadar yanlıştı. Ona farklı gözle bakmak, onunla ilgili düşünmek.. Yapılmaması gereken bir şeydi ama küçükken bunları düşünebilcek kadar mantıklı bir insan değildim. Üstüne bir de ergenlik hormanları gelince adamdan hoşlanmamak elde değildi. Bir kere o gözle bakınca da insan kendini tutamıyordu işte. Tutamıyordu da, kendine ziyet ediyordu işte. Hayatımda olmayan hareketliliği Akın'ı bularak biraz olsun gidermeye çalışıyordum. Onun için yalnızca 'abinin emaneti' olmaktan başka bir sıfatım yoktu. Olsundu.
"Bu Utku kim peki?" Burçin Ulaş'ın çalıştığı binanın önüne gelince durdu. Yine çocuğu iş başındayken rahatsız edicekti. "Klinikten bir hastanın abisi." Yalan sayılmazdı. Abiydi. Ege'nin abisiydi. "Şimdilik inandım say, sonra konuşucağız.. Geliyor musun?" Eliyle binayı gösterince kafamı salladım. "Kütüphaneye gitmem lazım, benden selam söyle."
Utku'nun gece elime tıkıştırdığı kağıtta ki adresi sabah incelemiştim. Adam bana bir ev adresi vermişti. Ve ben tanımadığım birinin evine gidicek kadar, şuursuz değildim.
"92 almışım!" Kütüphanede ki bilgisayarlardan birine oturup okulumuzun portalına girdim. Açıklanan quiz sonucumu bağırarak söylediğim için etrafımdakilerden özür dilediğimde ağzım yine kulaklarıma gelmişti. Sözümü tutuyordum. Babam ve abime verdiğim, mezuniyet sözümü tutmak için gecemi gündüz ediyordum. İşe yaramıyor da değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Terapi
Teen FictionGenç bir kadın; adı Devrim. Hayatına aldığı sayılı insan ile 24 yaşına kadar huzurla gelmiş, eğlenceli, neşeli bir genç kız. Mezun olma merdivenlerini çıkarken karşılaştığı aile dramı ile hayatı değişti. Onun tek isteği ise psikolog olmaktı.. Bir de...