Bölüm 5 "Hızlandırılmış Velilik"

256 37 55
                                    


Merhaba! Tam bir aydır yeni bölüm yüklemiyordum. Umarım özlemişsinizdir.

Multi: Egecik

Şarkı: Ailee - Ambigous (Kpop seven var mı aranızda???)

İyi okumalar ponçiklerim!


_________

1. Ege'yi tanı, ona yardım et.

2. Bulduklarını Utku'ya ilet.

3. Utku ve Ege'nin büyük aile sırrını çöz.

Utku'nun evinden çıkıp eve giderken aklımdan geçenler tam olarak bunlardı. Kafamda dönen şeyler kelimenin tam anlamıyla sahtekarlıktı. Şayet ki eğer Ege gelip benden yardım isteseydi, her şey çok daha kolay olurdu. Ama bu resmen onu istemediği bir şeye zorlamaktı. Ve ben sanırım yanlışlıkla -tamam çokta yanlışlık olmayabilir- bu işi kabul etmiştim.

"Ben geldim!" Kısa süren yolculuğumun sonunda eve gidebilmiştim. Monoton geçen hayatımın aksine garip bir hafta geçirmiştim. Akın bir yanda, yeni tanıştığım Utku ve Ege bir yanda, beni aldatıp giden eski sevgilimin tekrar gelişi kafamı allak bullak etmişti. Bu zamana kadar ettiğim dualar buna çıkmıyor. Kesin bilgi.

"Salona gel kızım!" Babamın seslenişi ile salona gittim. Abim, babam, Akın ve Akın'ın babası salondaki masanın etrafına oturmuş, ciddi bir konuşmanın içinde gibi duruyorlardı. Babam genelde işi eve getirmek hiç hoşlanmazdı. Ama sormaya korktuğumda sadece gülümsedim. "Hoş geldiniz Ömer Amcacım." Babam ve Ömer Amca'nın ortak olduğu gerçeği bir kere daha yüzüme vurdu. Akın ve Ömer Amcanın benzerliği gözle görülürdü. Kıvırcık sarı saçları, renkli gözleri ile Akın'ın yaşlanınca nasıl bir resim olacağını anlayabiliyordum. "Gel güzel kızım. Çok özlemişim ben Devrim kızımı, hiç ziyaret etmiyorsunuz artık!" Akın oturduğu yerde saliselik bir sırıtış gösterince kıkırdadım. Ailesiyle iyi anlaştığım gerçeği bile beni farklı şeyler düşünmeye itiyordu. "Bugün şirkete bir misafir geldi Devrim." Abim sıcacık atmosferi ve beynimde dolaşan saçma düşünceleri kovarken bende masaya oturdum. Havada belli bir gergilik vardı da, anlayamamıştım. "Kim geldi?" Babama döndüm. Ciddileşen yüzü benimle alakalı olduğunu yüzüme vurdu, geçti. "Berk geldi kızım."

Arabadan inip, kitaplarımı fırlattığım koltuktan almaya çalışırken arabanın üstüne oturan yüzücü çocuk ile yerimden zıpladım. "Günaydın." Oğlan bir kaç haftadır, hobi olarak beni rahatsız ediyordu. Yüzücü olduğunu biliyordum, ailesinin şirketlerinin babamın şirketiyle anlaşamadığını da biliyordum yinede görmezden geliyordum. "Günaydın." Arabadan inip kapıyı kilitlediğimde yanıma geldi. "İhale yarın." Gözlerimi devirdim. "Haberim yoktu, teşekkürler." Otopark çıkışına yürürken kolumdan çekiştirmesiyle yolum değişmişti. Şirketle alakam olmadığı tam 7268 defa söylemiştim. İnanmak istemiyordu. "Ya kızım bak bir bana." Çekiştirdiği yerde bedenimi kendine çevirince büyük bir iç çektim. "Batıyoruz." Ciddileşen yüz hatlarıyla söylediği şey çok gerçek görünüyordu. "Elimizdeki her şeyi kaybediyoruz. Babam çok yaşlandı artık, olmuyor anladın mı?" Derin bir nefes de o aldı. Bunları duymak istemiyordum. İnanmak hiç istemiyordum. Berk'in altındaki arabayı satsalar bile borçlarını ödeyeceklerine emindim. "Son umudumuz Devrim bu. Eğer siz ihaleden çekilirseniz, kurtulma şansımız olacak."

İşin aslı inanmak istemedim. Mantıklı gelmiyordu. "Durumunuzu anlayabiliyorum, ama şirkette beni lafım geçmiyor Berk. Ben çekilin diyince, hiç bir şey bitmiyor." Bir şeyler söylemek için ağzını açtı. Hatta bir kaç saniyeliğine gözlerinin dolduğuna yemin bile edebilirdim. Ama konşmadı. Yumruk haline getirdiği ellerine baktığımda serbest bıraktı. Gözlerimiz tekrar buluştuğunda ise yıllarca unutamayacağım bir şey yaptı, diz çöktü.

TerapiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin