Devrim"Dissofiyatif bozuklukların temel belirtileri bellek ve kimlikle ilgilidir. Kendi içinde sürekliliği olan, biribirinin yerini alabilen kimlikler, aynı kişide birlikte varlığını sürdürebilir. Bu kimlikler belirgin olarak farklı ses, aksan, jekime dağarcığı, yüz ifade, hareket özellikleri, psikolojik test bulguları, cinsiyet, yaş farklılıkları olabilir.."
Yanıma bırakılan kitabı aldırmamaya çalışarak notlarıma devam ettim. "Görülen kimlikler travmanın büyüklüğüne göre değişir. Yaşanılan her farklı travmada, hastalıkta, bayılmada kimlik kendini değiştirir.."
Suratımda hissettiğim bakışlarla kafamı kaldırdım. Kıvırcık bukleleriyle yanıma oturup, bana gülümseyen Berk'i görmeyi tabiki beklemiyordum. En son bıraktığımda işletme okuyordu bu adam? Yani en azından bu derste olmaması gerekiyordu.
"Selam." Fısıldayarak elini suratının altına koyarak gözlerini suratımda gezdirmeye devam etti. "Spesifik bir tedavi yolu yoktur. Bütün olay geçmişteki, çocukluktaki travmalar ile yüz yüze getirmektedir."
Tekrar notlarıma döndüm. Berk'in doğal habitatı böyleydi. Minik tartışmalarımızda sürekli beni yıldırarak barışmamızı sağlamıştı ama bu gece 'iyi geceler' mesajı atmaması ya da spordan çıkınca haber vermemesi gibi değersiz bir mesele değildi.
Adam beni aldatmıştı.
Bildiğiniz, iki kişiyle olan aldatmalardan hani.
Ve kalıbımın üstüne yemin ederim, bu bir kerelik bir şey değildi.
"Devrim." Berk kolumu dürtünce kafamı elini çekmesi için eline çevirdim. Her hareketi iğrenmeme yetiyordu.
Başka bir kıza dokunmuştu.
Başka bir kıza hurharca dokunmuştu.
Derin bir nefes aldım. Dersi takip etmek yeterince zor değilmiş gibi bir de Berk'in varlığını kafamdan atmaya çalışıyordum.
"Haftaya ki quizde hepinize başarılar dilerim. Maillerinizi kontrol etmeyi unutmayın. Ayrıca projelerini hala getirmeyenler bugün saat 4 son."
Dersi erken bitiren hocanın arkasından haykırışlar duyduğumda gülümsedim. Berk çoktan oturduğu yerden kalkıp sırama yaslanmıştı. Yılışığın sözlük anlamıydı adeta.
"Bu öğlen birlikte yiyelim mi? O çok istediğin yeni açılan restoranta gidebiliriz?"
Kaşlarımın çatılmasına engel olamadım. Ben hayal mi kuruyordum yoksa Berk yüzsüzlükte çığır mı açıyordu?
Bütün o havuzdaki aldatma sahnesi benim hayal gücümün mü işiydi?
Yani diyeceğim odur ki, hiç bir şey olmamış gibi yapmak nasıl olurda bu kadar kolay olabiliyordu ki bu adam için?
"Hastasın sen." Kafamın sallanmasına engel olamayarak topladığım kalemlerimi ve defterimi alıp sınıf çıkışına yöneldim. "Sana hastayım kızım!" Gözlerimi devirdim.
Bu adama sevgi duyduğum zamanlar bu salaklıkları işe yarıyordu. Malesef.
Yürümeye devam ettim.
O da peşimden gelmeye devam etti.
"Tamam bak akşam bana 10 dakikanı ayır. Söz veriyorum bir daha rahatsız etmeyeceğim seni." Otoparka giden yolda ilerledim. "Akşam seni evin önünden alırım!" Arkamdan bağırdığında kafamı salladım.
Abim eğer Berk'in beni aldattığını duysaydı büyük ihtimalle Berk'in arkamdan koşucak bacakları olmazdı. Hatta belki konuşacak bir dili bile olmayabilirdi. Düşününce mantıklı gelmedi değil, bir çıtlatsam fena olmaz değil mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Terapi
Teen FictionGenç bir kadın; adı Devrim. Hayatına aldığı sayılı insan ile 24 yaşına kadar huzurla gelmiş, eğlenceli, neşeli bir genç kız. Mezun olma merdivenlerini çıkarken karşılaştığı aile dramı ile hayatı değişti. Onun tek isteği ise psikolog olmaktı.. Bir de...