Ellerimi dizlerimin üzerine koydum. Arabada soğuk bir sessizlik vardı. Michael bana bakmadan arabayı sürüyordu. Bu arabaya birçok şekilde binmiştik. Gülerek, dalga geçerek, benim kapıda kolum asılı şekilde bindiğim bile oldu ama böyle olmamıştı. Derin bir nefes aldım ve gözlerimi cama diktim.
O evde daha fazla kalamazdım. Ben o sözleri duyduktan sonra, o evde oturacak bir kız değildim. Michael beni kimsesiz sanıyordu. Ona muhtacım sanıyordu. Ama hayır. Ona muhtaç olsam bile durmazdım. Ben o lafların hiçbirini hak etmedim. Benim söylediklerim de onunkiler kadar kötüydü ama sizi istemiyorum derken ciddi duruyordu. O kadar şeye rağmen, ben gerçekten bir aile olduğumuzu düşünmüşken, geldiğimiz duruma bak.
Michael'a olan duygularım çok farklı düşünmeye zorluyordu. İlk baştaki Anasta olarak bu sözleri duysaydım belki bu kadar büyük bir kavgaya çıkmazdım. Ama korktuğum başıma geldi. İlk kez birine kendimi açmışken, onun kollarında ağlamışken, çok fazla zaman geçirmişken, bana yardım etmesine izin vermişken; bitti.
O, tanımadığım birine dönüştü. Aslında başından beri olan Michael'a geri döndü. Göz ucuyla Michael'a baktım.
Kendimi fazlalık hissediyordum. Onun hayatıma müdahale ettiğim için suçluluk çekiyordum. Akmaya başlayan saçlarına baktım. O hiçbir erkekten daha farklı değildi. Çok yakışıklı değildi. Çok çekici değildi.
Fakat ilk kez bir erkek bana böyle hissettirmişti. Beni bazen kahkahalara boğuyor, ağlatıyor, heyecanlandırıyor, sinirden deliye çeviriyordu. Bunların hepsine razıydım ama hayal kırıklarımı ve parçalanan kalbimin onun ellerinde olmasını istemezdim.
"Şarkıyı yazdım."
Sertçe yutkundum. Yine de onun adına sevindim. "Rahatlamış olmalısın."
Bana döndü. Gözlerimin içine baktı. "Evet."
Tekrar önüne döndüğünde, hava alanının yanına yaklaşmaya başladı. Arabayı park etti ve ellerini yavaşça direksiyondan çekti. Göğsüm hızla aşağıya indi. Bir şey söylemesine izin vermeden, kapıyı açtım. Kapıyı kapattıktan sonra arka kapıyı açtım.
Yutkunmalarım yine zorlaştı. Lola'yı kucağıma aldım ve kapıyı kapattım. Michael benim için bebek arabasını bagajdan çıkarttı. Hızlıca Lola'yı ona yerleştirdim. Elinde benim valizim ile geldi. Onum elinden almak için yeltendiğimde, elimi nazikçe ittirdi.
"Kapıya kadar eşlik edeceğim."
Omuz silktim. Bebek arabasına döndüm hava alanın kapısından girdim. Hava alanında olan bazı kişiler, Michael'ı fotoğraflarını çekiyordu. Aralarında fısıldaşıyorlardı. Michael'ın suratında olan sertlik yüzünden kimse fotoğraf çekilmeye yanına gelmiyordu.
Valiz ile beraber bilet sırasına girdik. Michael kartını çıkartıp, internetten aldığım bileti aldı. Valizimi kaldırıp, koydu.
Bizim yanımıza geldiğinde kimliklerimizi verdi. Hızlıca bebek arabasının altında olan çantaya koydum. Michael şaşkınca bakıyordu.
"Uçak ne zaman kalkıyormuş?"
Bileti bana uzattığımda 120-A kapısına doğru yürümeye başladım. Michael cevap vermeyince bilete tekrar baktım. Yarım saat vardı. Yolcular yarım saat önce alındığı için kapının önünde kuyruk oluşmuştu. Kapı açıldı ve görevliler, yolcuları yavaş yavaş almaya başladı.
Michael'a döndüm.
"Gitme vakti."
Michael kaşlarını çattı. Derin bir nefes aldı ve bebek arabasına eğildi. Lola'nın kemerini çıkardı ve onu ayakta tuttu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
married,young and child
FanfictionTerapist bize baktı. "Michael önce sen başla." "Tam bir deli! Michael çoraplarını yerden al, Michael Lola'ya alfabeyi öğret, Michael çorbaya tuz at, Michael çatıyı onar, Michael uzaya çık!" Ona baktım. "Uzaya çık demedim."