Gözlerimi açtığımda arabanın içindeydim. Başım hafif dönüyordu. İşk gördüğüm camdan hızla geçen ağaçlardı. Kafamı yattığım yerden kaldırdığımda, gülüşme seslerini duydum. Derin bir nefes alarak gözlerimi iyice açtım. Lola ön koltukta cips yiyordu. Michael ise bir şeyler anlatıyordu.
Mırıldandım. "Dün gece içkiyi sanırım fazla kaçırdım. Fakat ben içki içmedim ki!"
Calum, jeepin bagajından konuştu. "Günaydın Anasta."
İrkilerek, ön koştuk ve arka koltuk arasında olan o boşluğa düştüm. O an Michael hızla arabayı durdurdu. Lola bağırdı.
"Tanrım!"
Michael konuştu. "Kaç."
Kafamı o aradan kaldırdığımda, Calum bagajdan atlayarak arka koltuğa geldi. Uzun olduğu için hala sağ bacağı bagajdaydı. Lola kapıyı açarak Calum'a yardım etti. Michael bağırarak kalırıma geçti. Hepsi arabadan indikten sonra tek başıma kalıp bağırdım.
"Ne yapıyorsunuz?"
Koltuklara çıktım. Kafamı sola çevirdiğim anda dikiz aynasından kendime baktım.
Hayır, bu şaka olmalıydı. İlk ceplerimi kontrol ettim telefon yoktu. Daha sonra direksiyonun orada olan telefonu aldım. Hızlıca kiliti açtım ve fotoğraf seçeneğini yukarı kaydırdım. Ön kamerayı açtığım an bağırarak telefonu ön koltuğa fırlattım.
"Ah!!"
SAÇLARIMI MORA BOYAMIŞLARDI!
"Sizi küçük sıçanlar!"
Kızgınlıkla arabadan çıkmak üzereyken Michael'ın yanında durduğu tabelaya baktım.
"Anasta bekle renk körü olmuşsundur."
Lola gülerek Michael'a baktım. "Çok zekice bir kıvırma."
Calum kaldırımın üstüne oturmuştu. "Yemeği nerde yiyeceğiz?"
Melbourne'a hoş geldiniz!
Ne? "Orada Melbourne mu yazıyor?"
Michael dudaklarını yaladı. "Hayır, New York yazıyor."
Şaşırarak ona baktım. "Ne?"
Lola ellerini açarak sevinçle konuştu. "Avustralya'dayız!"
Bağırdım. "Ne!"
&
Calum ve Lola aynı tabaktan cheesecake yiyorlardı. Lola'nın saçı da mordu. Michael yanımda milkshake içiyordu ve bana baktı. Ailecek saçımız mordu! Önümdeki yemeğe dokunmamıştım. Hala neler olduğunu anlayamıyordum. Aptala dönmüştüm.
"Neden buradayız?"
Lola Michael'a baktı. Michael saçlarını karıştırdı.
"Neden saçlarımı mor yaptınız? Tanrım siz çıldırdınız mı?"
Calum ellerini yanaklarına koydu. "Ben sadece seni düşürdükleri kısımda vardım."
Kaşlarımı çattım. "Ne?"
Lola Calum'a dirsek geçirdi. "Bunu söylemeyeceğiz dedik!"
Michael ellerini masaya koydu. "Durun, tamam baştan anlatalım."
Gözlerimi ona çevirdim. "Evet dinliyorum."
Michael dün akşam New York'da saat 10'a gelirken.
Lola ile tezgahta duruyorduk. "Sadece birkaç damla iki saat uyumasına yardımcı olacağını söyledi."
Lola saçlarını arkaya attı. "Ama bunu tüm şaraba koyacağız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
married,young and child
Fiksi PenggemarTerapist bize baktı. "Michael önce sen başla." "Tam bir deli! Michael çoraplarını yerden al, Michael Lola'ya alfabeyi öğret, Michael çorbaya tuz at, Michael çatıyı onar, Michael uzaya çık!" Ona baktım. "Uzaya çık demedim."