Flora içeri bağırarak girdi. "Aramızdaki en iyi sürtük evleniyor."
Cassandra gülümsedi. "Merak etme Flora, seni kimse geçemez."
Cassandra işte, asla lafını esirgemezdi. Alex gülerek nedime elbisesine baktım. "Bu elbise bana çok yakıştı. Kesinlikle Luke akşamında bana evlenme teklifi edecek."
Gülerek onlara baktım. Cassandra bana döndü. Aynadan kendime bakarak hafif bir makyaj yapmaya çalışıyordum. "Hamilelik nasıl bir duygu?"
Birden iç çektim. "Bilmiyorum. İçimde sürekli bir korku ile dolaşıyorum. Ona bir şey olursa diye. Lola küçükken bu korkuyu fazla yaşıyordum. Ama bu farklı."
O sırada Karen içeri girdi. Üzerimde sadece bornoz vardı. Hepimiz olduğumuz yerde kapıya doğru döndük. Karen beni görür görmez elini ağzına götürdü. Üzerinde siyah bir elbise vardı. Oldukça zarif duruyordu. Diğer dolu olan elini ayakta durmak ister gibi pervaza dayadı. Sessizce fısıldadı.
"Aman tanrım."
En azından düğüne kendi saç rengim ile gireceğim için mutluydum. Lola iyiki tek yıkamalıl boyalardan sürmüştü. İleri de çok zeki bir kız olacaktı. Gerçekten.
Karen, yavaş bir şekilde bana doğru yürüdü. Gözyaşlarına hakim olamıyordu. "Gerçekten ona benziyorsun."
O an boğazım düğümlendi. Kafamı eğdim. "Olivia ile farklı olduğunuzu düşünürdüm. Sen bana hep biraz daha soğuk gelirdin ama aynısınız. Onun gibi çok narin ve safsın."
Zorla yutkundum. "Karen,"
"Çok güçlü bir kadınsın Anasta."
Kendimi tutamıyordum. Ailemden kimse yoktu. Bir insanın belki elle sayılır derecede mutlu günü olurdu ama benim ailemden tek kişi bile yoktu. Benim yüzüm ne kadar gülse de, özlüyordum. Ablamı özlüyordum.
"Teşekkür ederim."
Karen yanıma geldi ve elimi tuttu. Elindeki kutuyu makyaj masasına bıraktı. "Michael ve sen çok büyük bir şey yaptınız. Kendi acılarınız daha sarılmamışken, yaralı bir çocuğu iyileştirdiniz. Hiç kolay olmamıştır ama siz yaptınız. Bunu asla unutmayacağım. Onlardan geriye sadece Lola kalmıştı,"
Karen sustu. Kendimi tutamadım ve ağlamaya başladım. Karen'in elini sıktım. Karen, omuzlarımı tuttu. "Anasta, evlendikten sonra değil. Sen önceden de bizim ailemizdeydin. Bir annenin, bir babanın ve hala ablandan bir parçanın seninle olduğunu unutma. Clifford olacağın o kadar mutluyum ki anlatamam."
Gözyaşlarım yanaklarımdan süzülürken, çığlık atmak istiyordum. "Karen, teşekkür ederim."
Karen saçlarımın arasına bir öpücük koydu. "Çok güzelsin Anasta."
Onun gözlerine bakarak gülümsedim. Derin bir nefes aldı. İçerideki kızların hepsi ağlıyordu. Karen kutuyu eline aldı ve açtı. "Mavi ve eski bir şeye ihtiyaç vardır. Bunu Olivia takmıştı. Sanırım anneninmiş."
O an şaşkınlıkla tel tokaya baktım. Üzerinde mavi pırıltılı bir simge vardı. "Şimdi de sen takacaksın."
Gülümseyerek tokayı kutudan çıkarttım. Heyecanla ayağa kalktım ve Karen'e sarıldım. Karen ağlamaklı ve birazda heyecanla gülümsedi. "Ah beni düşüreceksin Anasta."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
married,young and child
FanfictionTerapist bize baktı. "Michael önce sen başla." "Tam bir deli! Michael çoraplarını yerden al, Michael Lola'ya alfabeyi öğret, Michael çorbaya tuz at, Michael çatıyı onar, Michael uzaya çık!" Ona baktım. "Uzaya çık demedim."