Multimedyada gece kalınan otel var.
- Vitae? O ne ya?
Şaşkınlıktan dilim tutulmak üzereydi. Zar zor konuşuyordum. Şaka yapıyor olmalıydı değil mi? Şakaysa bile bu nasıl bir şakaydı?
- O ne değil, neresi demen gerekiyor. Söyledim ya ayrıca orası okul. Lütfen daha fazla soru sorma Dany. Çok gergin ve yorgunum. Yakınlarda bildiğim bir otel var orada kalırız bu gece. Sen şimdi biraz uyu ben gelince seni uyandırırım.
O kadar sakin bir şekilde konuşuyordu ki cevap vermek için açtığım ağzımı geri kapattım. Uyumak değil sorularıma cevap almak istiyordum ama malesef gözlerim öyle düşünmüyordu. Kafamın içinde milyonlarca soru dönerken, gözlerim uykuya teslim oldu.2 saat 16 dakika sonra...
Em beni uyandırmak için dürtüyordu ama matkapla omzumu deliyordu sanki o nasıl dürtmek?
- Tamam uyandım artık çek şu matkap parmaklı ellerini.
Hafifçe güldü.
- Hadi kalk toparlan, ben gidip bir oda tutacağım.
Toparlanmışmış. Artık neyi toparlayacaksam? Beni kim toplayacak? Söylene söylene arabadan indim. Hava serindi. Kollarımı kendime sardım. Nerede olduğumuzu bile bilmiyordum. Kafamı kaldırıp tabelaya baktım. Park House Hotel. Daha önce buraya hiç gelmemiştim. Emily buraları nerden biliyor? Sorulacak o kadar çok soru var ki. Kafam patlayacak gibi hissediyorum. Ben kendi içimde düşüncelere boğulmuşken Em odayı tutmuş asansöre binmişti. Peşinden bende bindim ve odanın bulunduğu kata çıktık. Aramızda tuhaf bir sessizlik hakimdi. Odaya girdiğimizde kendimi direk yatağa attım. Emily de yanıma oturdu. Birbirimize hangimiz konuşmayı başlatacak der gibi bakıyorduk. Sonunda konuşan o oldu.
- Pekala. Her şeyi anlatacağım ama hiç sözümü kesmeden beni dinleyeceğine söz verirsen.
Sanki başka bir şans veriyor da bi de söz istiyor.
- Tamam, dedim. Söz.
Derin bir nefes aldı ve bugüne kadar duyduğum en saçma, en manyakça, en çılgın masalı anlatmaya başladı.
- Bunu kolay yoldan nasıl anlatırım bilmiyorum. O yüzden direk konuya giricem. Danielle, bebeğim sen normal değilsin. Yani normal bir insan değilsin. Sen gideceğimiz okuldaki diğer çocuklar gibi bir cadısın. Burada kullandığım cadı kelimesi senin ciddi anlamda insana kafayı yedirecek olan davranışlarından kaynaklanan cadılık değil. Bu kitaplarda okuduğun, filmlerde izlediğin tarzda cadı. Aslında büyücü de diyebilirsin ama biz cadıyı tercih ediyoruz. Büyücü kelimesi genelde erkekler için kullanılıyor. Erkeğe cadı demek biraz komik oluyor anlarsın ya. Tatlım ağzını kapat dikkatimi dağıtıyorsun. Neyse, işte böyle sen bir cadısın ancak güçlerin 16 yaşına bastıktan sonra ortaya çıkacak. Bunu sana o güne kadar söylemicektim ama senin Dylan'ı görmen işleri biraz değiştirdi.
- Dylan?
- Evet şu yakışıklı kırmızı göz. Onu görmemen gerekiyordu. Onu gördüğünü anladığı için peşine erkenden düştü. Bu yüzden kaçmak zorunda kaldık. Senden bunları gizlemek çok zor oldu ama mecburdum. Özür dilerim.
- Sen de cadı mısın?
- Sana o kadar şey anlattım benim ne olduğuma mı takıldın gerçekten?
Haklıydı. Anlattıkları çok çılgıncaydı evet ama bazı şeyler, aklıma kesik kesik uğrayan anılar bunları sindirmemi kolaylaştırdı. Anılarımı bugüne kadar kimseye anlatamadım çünkü deli damgası yemek istemiyordum. Şuan da deli olmadığımı anladığım için rahatladığımı söylemeliyim. Ama bunlar sonra çözülecek konular şuan daha önemli şeyler var. Emily'nin ne olduğu mesela?
- Evet olamaz mı?
- Ben cadı soyundanım. Okula gönderildim ancak 16 yaşıma girdikten 2 ay sonra güçlerimi kullanamadığım ortaya çıkınca beni koruyucu eğitimine aldılar. Cadılık eğitiminden koruyucuya geçmiştim. İlk başlarda çok gurur kırıcı gelse de sonradan alıştım. Cadı adaylarını tespit edip 14 yaşından 16 yaşına kadar yanlarından ayrılmıyoruz. Benim ilk görevim sensin. Ama şunu bilmeni isterim ki benim için sadece görev değil, gerçek bir dost kardeş oldun. Seni okula götürdüğüm zaman çaylaklıktan kurtulacağım. Çok heyecan verici değil mi?
- Öyle olmalı. Peki ya bende cadı olamazsam? Güçlerimi kullanamazsam?
- Sana güveniyorum. Şimdiden vampirleri görebiliyorsun baksana.
Ne dedi bu kız şimdi? Vampir mi dedi? Büyü falan tamam aklıma yattı ama vampir gerçekten var mıydı yani?
- Dylan vampir mi yani? Vampir gerçekten var mı?
- Cadı olduğuna şaşırmıyorsun da, vampirlerin gerçek olduğuna mı şaşırıyorsun?
- Sanırım haklısın. Peki anlamadığım şeylerden biri şu: Bir vampir benden ne ister?
- Güzel soru. Vampirlerle cadıların arasında büyük bir anlaşmazlık var. O yüzden vampirler potansiyel düşmanlarını tanımak istiyor. Eğer tehdit oluşturacak kadar güçlüysen işini bitiriyorlar.
- Hah bir o eksikti zaten. Düşmanım bir vampir. Bundan güzel film olur.
Kendi kendime gülmeye başladım. Emily bana şaşkınlıkla bakıyordu. Herhalde bu sefer kesin kafayı yediğimi düşünüyordu. O kadar çok şey birden beynime yüklenince beynin hata vermesi normal tabi. Gülerken ağlamaya başlamam daha çok şaşırtmış olacak ki Emily gelip bana sarıldı. Ağlamamaya söz vermiştim ama gözyaşlarım benden izinsiz akıyordu. Emily beni sakinleştirmeye çalışıyordu.
- Şşş tamam yok bir şey. Hadi tatlım kapat gözlerini. Yarın bizi zor bir gün bekliyor. Yarın senin hayatının geri kalanı başlıyor.Uzun bir bölüm oldu sanırım :) Okuyan arkadaşlara sesleniyorum lütfen bir yaşam belirtisi verin :) beğendiyseniz saat 7 yönündeki Yıldız'a bir tık yeter :) beğenmediyseniz de yorum atın ona göre devam edeyim düzeltmeye çalışayım hatalarımı :) şimdiden teşekkür ederim...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
VİTAE:Son Umut
FantasyHayatımın bir daha asla eskisi gibi olmayacağını kehaneti duyunca anladım. İşte hayatımı alt üst eden kehanet: 500 yıl sonra bugün Yapılan büyü bozulacak Lanet geri dönecek ...