İçsel olarak yaşadığım birçok karmaşadan sonra bu karmaşanın sonucunu kelimelere dökmeye karar verdim. Umarım bekleyenlerin beklediğine değecek bir bölüm olur...
⚡️
Önceki bölümde...
"Seni senden daha iyi tanıyorum melez cadı" dedi, bütün dişlerini gösteren gülümsemesiyle. "Ayrıca madem bu kadar heveslisin o zaman biraz eğlenelim seninle"
İşte şimdi yandık!
⚡️
Hani bazı anlar vardır ya ne yapacağınızı şaşırırsınız. Nefes alış verişiniz elinizde olmadan hızlanır ve düzene sokamazsınız. Kaybedecek bir şeyiniz yoktur.
Ya hep ya hiç. İşte tam da o andayım. Ya savaşarak öl ya da savaşarak hayatta kal.
Karşımda sinsice bana bakan bu kıza karşı yapabileceğim ne var? Onun elinde silahları varken benim elimdeyse kullanmayı henüz bilmediğim lanet olası birkaç güç zırvası. Kullanmayı bildiklerimle hayatta kalmayı denemeliyim. Rüzgar. Evet bu işime yarayabilir.
- Artık başlasak mı? Beni izlemenden sıkıldım. Cidden kızım, çok sıkıcısın.
- Aslında o kadar da sıkıcı değilimdir. Birazdan anlarsın. Dedim sırıtarak.
Resmen kaşınıyordum. Elini beline sokup çıkardığı hançeri üzerime fırlatmasını bekliyor muydum peki? Belki. Gözlerimi kapattım. Ölmek için değil Tabiki. O kadar kolay ölmeyecektim. Ona kiminle karşı karşıya kaldığını gösterecektim. İçimden ona doğru bir rüzgar gönderdiğimi hayal ettim. Gözlerimi açtığımda önce yere düşen bıçağı sonra da kızın şaşkın suratını gördüm. Ah! İşte buna değerdi.
- O kadar da basit değilsin ha? Birileri çalışmaya başlamış demek ki.
- Daha neler yapabileceğimi bilmiyorsun. Yaşamak istiyorsan git burdan!
- Güçlerinin hepsini kullanamadığını bilmiyorum mu sanıyorsun? Beni kandıramazsın.
Ne diyebilirdim ki? Haklıydı. O yüzden konuşmak yerine saldırıya geçtim. Yerdeki hançeri rüzgarla kendime çektim. Hançer elime yerleşince gülümsedim. Dışarıdan manyak gibi göründüğüme emindim. Kızla göz göze geldik. O da eline bir hançer almıştı. Yakın dövüşte berbattım. O yüzden bu hançeri ona fırlatmalıydım. Ama neresine? Ve Nasıl? İyi düşün. Hadi düşün düşün! Ölmemeliydi. Sadece etkisiz hale gelmeliydi. Hançeri tutan eline baktım. Solaktı. El. Evet işte bu olur.
Hançeri kaldırıp fırlattım. Çok iyi bir nişancı sayılmam ama sanırım bugün rüzgar benden yana. Kız sol eline saplanan hançerle çığlık attı. O anki boşluğundan yararlanarak koştum ve kızı bir tekmeyle (rüzgar destekli tekme) duvara yapıştırdım. Belindeki hançerleri çıkardım. Silahsız kaldığına emin olunca bağlamak için etraftan ip tarzı bir şey aradım ancak kütüphanede ipin işi ne? En son baktığım çekmecede koli bandı bulunca iş görür diye aldım. Sonra kızın ellerini ve ayaklarını bantladım. En son ayağa kalkıp eserime hayranlıkla baktım. Sadece rüzgarla bunu yapabiliyorsam bütün güçlerimi kullanarak neler yapabilirdim kim bilir?
Cebimden telefonu çıkarıp Emily'i aradım. İlk çalışta açtı.
"Nerdesin sen? Heryerde seni arıyorum."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
VİTAE:Son Umut
Viễn tưởngHayatımın bir daha asla eskisi gibi olmayacağını kehaneti duyunca anladım. İşte hayatımı alt üst eden kehanet: 500 yıl sonra bugün Yapılan büyü bozulacak Lanet geri dönecek ...