Multimedyada Emily var.
Cenazenin üstünden 3 gün geçti. Evden dışarı çıkmadım. Emily benimle birlikte evde kalıyordu. Tuhaf bir tedirginlik vardı üzerinde anlayamadığım. Peşimden hiç ayrılmıyor, nereye gitsem benimle geliyordu. Bahanesi ise beni yalnız bırakmak istememesi. Garip bu kız. Cidden. Ama hakkını vermeliyim. Beni eğlendirmek için elinden geleni yapıyor. Bu akşam ki olayı da "Twilight Gecesi". Gerçekten kaç yıldır sıkılmadan bu filmleri izleyip duruyor. Kitaplarını okuması da cabası. Tamam fantastik filmleri kitapları severim ama bazıları artık baymaya başladı. Yani tamam bende 16 yaşında bir ergenim. Kabul. Ama Emily benden daha ergen lütfen bunu kayıtlara geçelim.
- Evvet filmler hazır, Mısır da patlattım. Biraz yağlı yiyecek sana da iyi gelecek bak görürsün.
Dedi gülerek bayan bençokbilirim.
- Gerçekten hiç bıkmıyor musun? Dedim gözlerimi devirerek.
- Neden bıkacakmışım?
- Çocuk gibi davranmaktan.
- Her zaman öyle olmadığımı iyi biliyorsun. Derken elindeki bıçakla beraber bakışları adeta istersen göstereyim der gibiydi. Şimdi nedenini anlamadınız ben hemen anlatayım. Em dövüş sanatlarıyla ilgileniyor. Hemde öyle böyle değil yani profesyonel olarak. En sevdiği de küçük bıçaklarla oynamak. Cidden o şeyleri çok ustaca kullanıyor ve bazen onun düşmanı olmadığım için şükretmemi sağlıyor.
- Tabi canım bilmem mi hiç, derken koltuğa yayılmış filmin başlamasını bekliyorduk. Ezberlediğim sahneleri izlerken Em birden:
- Gerçekte vampir diye bir şey olsa güzel olurdu dimi? Dedi.
Gerçekten kafasının içinde neler dönüyor bu kızın hiç anlamıyorum.
- Hayır. Olmazdı. Şahsen ben sokakta yürürken "ya biri gelir de şimdi Boğazıma dişlerini geçirip benim taze ve sıcak kanımı damarlarımdan sömürerek içerse" diye kafayı yerdim.
Emily kahkahalarla gülerek
- Sen vampir olmak istemez miydin?
- Kesinlikle hayır.
- Zaten senden olsa olsa cadı olurdu. Dedi Emily gözlerini ne tepki vereceğimi izler gibi üstümden ayırmadan.
- Olabilir. Bende de tam bir cadı tipi var zaten dimi? Dedim gülerek. Benimle dalga geçiyorsa bende onunla dalga geçebilirdim elbette.
- Neyse hadi sus film izliyorum ben, diye bu saçma konuşmamızı sonlandırdı.
Bütün gece film izleyerek geçti. En son koltukta uyuyakalmışız. Sabah uyandığımızda Em aceleyle kahvaltı edip dışarı çıkacağımızı söyledi. Doğum günüme 3 gün kalmıştı ve Em elbise almak için ısrar ediyordu. Doğum günü kutlamak istemediğimi söyledim ama o kendi aramızda bir şeyler yaparız gibi şeyler geveledi ağzında. Cenazeden sonra 4. gün dışarı adımımı atıyordum işte. Peki dışarı çıkar çıkmaz ne mi oldu? Karşı caddede bana bakan bir çift açık kırmızı renkte gözlerle karşılaştım. Anılar beynime hücum ederken bir an başım döndü. Bu O'ydu. O adam. Hastanede gördüğüm. Emily'i dürttüm.
- Em şu karşı caddedeki kırmızı gözlü adamı görüyor musun?
Emily'nin "ne kırmızı gözü saçmalama" ya da "evet gördüm lens mi takmış o" gibi bir şey demesini beklerken beni en çok şaşırtacak cevabı verdi.
- Hangi adam?
Bu cevabı verirken bile kaslarının gerildiğini hissedebiliyordum. Aşırı gergin hali resmen buram buram stres yayıyordu.
- Ne demek hangi adam? Em orda işte karşıda görmüyor musun?
- Hayır, görmüyorum. Diyerek beni kolumdan çekiştirerek arabaya bindirdi. Benim arabamda beni yolcu koltuğuna atmasına kızmadım değil ama bu hali beni endişelendirmişti.
- Em sen iyi misin?
- Evet iyiyim tabi. Şimdiiii alışveriş merkezine gidiyoruz hadi. Dedi suratında sahte bir gülücükle.
Alışveriş merkezine doğru yola çıktığımızda kırmızı gözlü adam bize bakarak sırıtıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VİTAE:Son Umut
FantasyHayatımın bir daha asla eskisi gibi olmayacağını kehaneti duyunca anladım. İşte hayatımı alt üst eden kehanet: 500 yıl sonra bugün Yapılan büyü bozulacak Lanet geri dönecek ...