Multimedyada kırmızı gözlü adamımız var.
Alışveriş merkezine girerken bile Emily'de bir tuhaflık vardı. Sürekli etrafına bakınıyor, telefonla bir şeyler yazıp duruyordu.
- Em?
- Efendim?
- İyi misin?
- İyiyim.
- Emin misin? Gerçekten o adamı görmedin mi yani? Adam diyorum? Kırmızı gözleri olan? Hani şu senin çok sevdiğin vampirlere benzeyen? Yakışıklı da bir şeydi aslında. Aman ne diyorum ben.
- Vampir diye bir şey yok. Saçmalama.
Ha? Bunu söyleyen Emily mi? Cidden?
- Beni şaşırtıyorsun, dedim ağzım abartılı olacak kadar açık bir şekilde.
- Sen daha şaşırtıcı bir şey duymadın tabi, derken ne kastettiğini anlayamadım. Tam ne demek bu diye soracakken
- Alışveriş zamanıııııı! diye öyle bir çığlık attı ki ben dahil herkes şaşkınlıkla ona baktı. Konuyu değiştirmek istediği belliydi ve bunu başarmıştı.
- Pekala nerden başlıyoruz? Dedim. Çünkü Em bütün mağazaları gezmeden ne alacağına karar veremezdi. Gördüğü ilk mağazaya yürürken içimden işte başlıyoruz dedim.3 saat sonra...
3 saat! Bir insan 3 saat boyunca mağaza mağaza gezip kıyafet dener mi? Hadi sen deniyorsun. Benim günahım ne? Doğmuş olmam mı? Tam tamına 3 saat 12 dakika sonunda bir kafeye oturmuştuk. Daha doğrusu Em oturmuştu ben tam anlamıyla sandalyeye yayılmıştım. Kafamı kaldırıp Emily'e ne içiyoruz diye soracaktım ki beni kolumdan tutup koşmaya başladı.
- Ne oluyor? Neden koşuyo...
- Çeneni kapat ve koş. Tabi yaşamak istiyorsan.
Bunu duyunca 3 saatlik yorgunluktan eser kalmadı. Eh yani kusura bakmayın ama canım tatlıdır. Arabaya Nasıl bindik oradan Nasıl kaçtık bilmiyorum. Tek farkettiğim evin yolunun tam tersi bir yönde gittiğimizdi.
- Em nereye gidiyoruz? Ve kimden kaçıyoruz?
- Bak Dany sana her şeyi anlatacağım ama şimdi olmaz. Eve gidemeyiz. Büyük ihtimalle orada bizi bekliyorlardır.
- Kim bekliyor Emily! Neler oluyor hiçbir şey anlamıyorum!
Elimde olmadan bağırıyordum ve ben bağırırken birden gök gürledi. Koltukta yerimden sıçradım resmen. Tam zamanıydı dimi? Sakinleşmeye çalışırken derin derin nefesler alıyordum. Tenim karıncalanmaya başlamıştı ve bu beni korkutuyordu. Sakinleşmeliydim.
- Dany?
- Efendim.
Sesim hissettiğim sıcaklığın aksine o kadar soğuk çıkmıştı ki ben bile şaşırmıştım.
- Sana her şeyi anlatacağım ama önce kalacak bir yer bulmalıyız. 2 günlük bir yol gideceğiz ve dinlenecek bir yere ihtiyacımız olacak.
- 2 gün mü? Cidden Emily nereye gidiyoruz?
- Yaşam okuluna. Senin yeniden doğacağın yere gidiyoruz.
- Ne okulu ne okulu? Ne doğması?
- Senin gibi özel insanların eğitim gördüğü bir okul diyelim.
- Özel derken öksüzlerden mi bahsediyorsun?
Ne yani beni yetimhaneye mi götürüyordu? Hayır olamaz. Bu yaştan sonra orda Nasıl kalırım ki ben? Dayanamam buna hayır.
- Hayır tatlım özel insanlardan bahsediyorum. Gerçekten özel. Her anlamda.
- Sanırım aklımı kaçırmak üzereyim. Aklım bir yandan kaçarken Sen beni nereye kaçırıyorsun?
- Dedim ya Dany. Yaşam Okuluna. Yeni hayatına götürüyorum seni. Vitae'ye gidiyoruz.
Şaşkınlığımı mazur görün ama ne Dedi bu kız şimdi?
- Neae ne?
- Vitae...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VİTAE:Son Umut
FantasíaHayatımın bir daha asla eskisi gibi olmayacağını kehaneti duyunca anladım. İşte hayatımı alt üst eden kehanet: 500 yıl sonra bugün Yapılan büyü bozulacak Lanet geri dönecek ...