Kalkan

99 5 13
                                    

Hayatım çok güzel değil. Evet biraz sıradan ama üvey bile olsa beni seven bir ailem var. Güne gülerek başlıyorum. Çok arkadaşım yok. Aslında bir tane var. Ama yine de hayatımı seviyorum.

   10 gün önce düşündüklerim bundan ibaretti. Şimdi düşünemiyorum bile. Düşündükçe beynimin içindeki her hücrem bana karşı bir savaş başlatıyor ve ben her seferinde bu savaşı kaybediyorum.

   Hayatım berbat. Evet biraz güzel tarafları da var ama bunlar o kadar yorucu ki güzelliklerini fark edemiyorum bile. Bir ailem yok. Üvey ailem vefat etti ve babam kim bilmiyorum. Annemi düşündükçe karnıma ağrılar giriyor. Nedenini biliyorsun değil mi? Annem... Kirke... Daha düne kadar Yunan Mitolojisi ve diğerlerinin hayal ürünü olduğunu düşünen ben, bir anda kendimi Kirke'nin kızlarından biri olarak buluyorum. Üstelik sıradan bir kız da değilmişim. Tam 500 yıldır beklenen kişinin ben olduğumu ve onlar için son umut olduğumu söylediler bana. Peki bana sordular mı bunu? Ya istemiyorsam? Hangi 16 yaşındaki kız böyle bir sorumluluk ister ki? Ben normal insanlar gibi liseye gitmek, aşık olmak ve evlenmek istiyordum. Hayalimdeki gelecek buydu. Belki evlenemez bir sürü kediyle birlikte yaşardım ama olsun yine de normal olurdum. Bütün insanların sorumluluğunun küçük omuzlarıma yüklenmesi adil mi? Dünyayı kurtaracakmışım, peh. Ben kim, dünyayı kurtarmak kim? Düşmanlarım beni görse savaşmayı bırakıp gülmeye başlarlar. Belki onlar gülerken bizde savaşı kazanırız. Güzel hayaller dimi? Ama malesef bana anlattıklarının gerçek olduğunu biliyorum. Sorumluluğumu yerine getiremezsem neler olacağını da... İsteyip istememem önemli değil. Dün o güçler ruhuma karıştığında geleceğim çoktan yazılmıştı.

Beyaz tavana bakarak bunları düşünüyordum. Hazırlanıp kahvaltıya inmem gerektiğinin farkındaydım. Ama bedenim bunu reddediyordu. Bana nasıl bakacaklarını biliyordum. Uçan fil görmüş gibi gözlerini pörtletip bakacaklardı. Arkamdan konuşacak, bir sürü soru soracaklardı. Ben bunları düşünerek iç çekerken kapı açıldı. Emily gelmişti. Odam iki kişilikti. Tabiki yanımda kalan kişi Emily'ydi. Onu görünce sevinmiştim. Tanıdık birini görmenin rahatlığı vardı içimde. Yatağına oturup bana baktı.
- O koca poponu yataktan kaldırıp giyinsen diyorum?
   Sesindeki alaya göz devirdim.
- Kalkıyoruuuum. Ayrıca benim popom kocaman falan değil tamam mı?
   Gülerek birbirimize baktık. O yanımda olmasa bunların hiçbirine katlanamayacağımı biliyor muydu acaba? Giysi dolabının önüne gittiğimde dolabın içinin tamamen dolu olduğunu gördüm. Yarısı benim giysilerimden oluşuyordu ancak diğer yarısı henüz etiketi bile üstünde olan kıyafetlerdi. Bedeninin üstüme tam olacağını hissettim. Burdakiler herşeyi biliyorlardı çünkü. Ayakkabılarda aynı şekildeydi. Ne giyeceğimi düşündüm. İlk günümü dün atlatmış olmama rağmen bugün daha önemliydi. Derslere başlayacaktım ve insanlarla tanışacaktım. Ve dün okuldaki kızların (okulun neredeyse çoğu kız) nasıl giyindiğini görmüştüm. O yüzden elime beyaz mini bir elbise ve siyah deri ceket aldım. Üzerimi giyinip saçlarımı ve makyajımı yaptım. Boynumda bir aksesuar kullanmaya karar verdim. Ayağıma siyah topuklu ayakkabılarımı da geçirdim ve artık hazırdım.

(Aşağıdaki fotoğrafta görüldüğü gibi)

(Aşağıdaki fotoğrafta görüldüğü gibi)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
VİTAE:Son UmutHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin