Değişim

98 8 3
                                    

Multimedyada hikayedeki Vitae Yaşam Okulu var. Gerçek hayatta İngiltere-Oxfort Üniversitesi.

Geliyorum Vitae...
Küllerimden doğmaya geliyorum...

Serin havaya çıktığımızda güneş tepeden biraz daha aşağıdaydı. Öğleden sonraydı ve henüz yaz tam anlamıyla gelmediği için havalar ısınmamıştı ve ben kısa kollu ve mini etekli olmama rağmen üşümüyordum. İçimdeki heyecan o kadar büyüktü ki içimin sıcaklığı havanın soğukluğunu bastırıyordu. Emily yanımda sessizce yürürken arabanın yanına geldiğimizi son anda farkettim. Arabaya bindiğimizde Emily'e dönüp:
- Ne kadar daha yolumuz var? Diye sordum.
- 12 dakika sonra ordayız. Hazırla kendini, dediğinde içim artık içime sığmaz oldu. Midemde filler tepiniyordu sanki. Pekala kontrol yapalım. Saçlar? Güzel. Kıyafet? Yerli yerinde. Makyaj? Sade ama hoş. Evet, iyi gözüküyorum ama bu okulda bunun yeterli olacağınız hiç sanmıyorum. Güçlerim olmazsa bu okulda bir hiç sayılırım. Emily düşüncelerimi anlamış gibi:
- Korkma, eminim iyi bir cadı olacaksın. Bu senin içinde var.
- Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?
- Çünkü sen özelsin, dedi sanki bu herşeyi açıklayabilirmiş gibi.
- Benim neyim özel Em? derken Emily cevap vermek yerine arabayı durdurdu ve indi. Peşinden bende indim. Ve muhteşem bir mimari harikası karşımda duruyordu. Emily şaşkınlığımı farketmişti ancak o benden daha şaşkın görünüyordu. "Önce...vampir...okul. Nasıl olur" gibi şeyler söylendiğini duydum. Ne diyordu bu kız kendi kendine? Ben bunları düşünürken o toparlandı ve az önceki sorumun cevabını verdi.
- Buraya geldiğine göre seni özel yapan bir şeyler var demektir, dedi ve yanıma gelip eliyle hala açık olan ağzımı kapattı.
Sonra fısıltıyla bir şeyler söyledi ve bana baktı.
- Hadi hazırlan girelim, dedi. Sadece derin ve serin bir nefes alıp kafamı salladım. Ve benim eski okulumdan sonra gözüme muhteşem görünen binaya giriş yaptık. Kocaman bir bahçesi vardı ve üstü açıktı. Kışın burası harika oluyordur diye düşünmekten kendimi alamadım. Öğrendiğime göre; binanın tamamı sınıflardan oluşuyormuş. Öğretmenlerin odaları başka bir binadaymış. Öğrenci yatakhanesinden okula okul içinden bir geçiş varmış. Müdür odası okulun tam ortasındaymış. Falan filan. Bunlar elbet bir gün işime yararmış. Ben bunları dinliyor gibi yaparken etrafı inceliyordum. Bahçede bana bakarak konuşan bir kız topluluğu vardı. Uzak olmasına rağmen söylediklerini duyabiliyordum. Buda bir tür güç olmalıydı değil mi? Ve kesinlikle çok işe yarıyordu.
- Yeni kız bu mu?
- Evet, güzel kızmış.
- Sence güçleri ortaya çıkmış mıdır?
- Daha çıkmamış diye duymuştum. Ne olduğundan haberi bile yokmuş.
- Allison'dan güçlü olmasın da yoksa kıza okul hayatı zehir olur.
- Aynen bak buna katılıyorum.
Kimmiş bu Allison? Ben neymişim? Sorularıma cevap bulayım derken daha fazla soruyla başbaşa bırakılıyordum artık beynimden dumanlar çıkmaya başlayacaktı. Cidden herşeyi bana doğru dürüst anlatacak kimse yok mu bu okulda?
Kafamı yerden kaldırdığımda (düşünürken yeri incelerdim genelde) bir kızın bana doğru yürüdüğünü gördüm. Yürümek dediğime bakmayın. Beline yoğurt bağlasanız buraya gelene kadar ayran olur. O nasıl kıvırtmaktır arkadaş! Muhteşem renge sahip kızıl saçlarını savurarak önümde durduğunda beni şöyle bir süzdü ama resmen kız gözleriyle yedi beni. Sonrasındaki diyaloğu aynen aşağıya yazıyorum.
A: Selam, ben Allison. Sende şu yeni kız olmalısın. Adım ne demiştin?
D: Adımı söylememiştim.
A: Ah, peki. Ben sorayım o zaman. Adın ne?
D: Danielle.
A: Memnun oldum Danielle. Koruyucu olmaya mı geldim yoksa bir gücün var mı? (Alaycı sesiyle) Yani senin gibi güzel bir koruyucu lazım okulumuza.
D: Bu kadar merak ediyorsan bugün 15:15'te güçlerime kavuştuğumda ilk söyleyeceğim kişi sen olursun.
A: O konuda ben olsam o kadar emin olmazdım.
D: Nedenmiş o?
A: Güçlerinin ortaya çıkacağına o kadar emin olma. Bazen senin gibilerde de hala kırıklığı yaşanabiliyor.
D: Senin gibi derken ne demek istiyorsun?
A: Ucube demek istiyorum.
D: Sen kendini normal mi sanıyorsun?
A: Senden daha normal olduğum kesin.
E: Artık gidelim mi Dany. Müdür odasında bizi bekliyor.
D: Gidelim Em. Güçlerime kavuşmak için sabırsızlanıyorum.
   Evet, aynen böyle söyledim. Hayır, canıma susamadım. Evet, kız biraz kafamı karıştırdı. Ama hayır, buna izin vermicem. Sadece okulun popüler kızı kendisine bir rakip bulamıyormuş bende ona bir rakip verdim. O kadar.
- Dany o kıza bulaşmak istemezsin.
- Ben ona değil o bana bulaştı. Ayrıca ne diyordu o öyle bana.
- Hiçbir şey. Saçmalıyordu. Allison saçmalamayı sever.
   Em yine sustu. Evet böyle konuşup konuşup susması artık canımı sıkmaya başlamıştı. Ama ne diyeceğimi de bilmiyordum ki. Müdür odasına doğru yürürken Em bana tuhaf bir şekilde endişeli bakıyordu. Ne oldu der gibi kaş göz işareti yapınca bana saati gösterdi. 15:03. Az kaldı. Umarım güçlerim beni yarı yolda bırakmaz. Çünkü koruyucu olmak değil ama o kızın diline düşmek beni kahreder.
- İşte, geldik.
   Müdürün odasına girdiğimizde kabul etmeliyim ki kesinlikle böyle bir şey beklemiyordum. Ne mi beklemiyordum? Uzun sarı saçları muhteşem yüzüne çok yakışan, fiziği on numara taş gibi bir hatun. Benim beklediğim yaşlı, göbekli ve kel bir adamdı. O da böyle düşündüğümü anlamış olacak ki güldü ve elini uzattı.
- Ben Malia. Hoşgeldin Danielle. Gel, otur lütfen, dedi yumuşak ama itaatkar sesiyle. Bu kadın bana istediği her şeyi yaptırabilir.
- Eee Malia okulumuzu nasıl buldun?
- Şey, efendim. (Evet, heyecanlandım. Napiyim? Kadın karşımda öyle bir oturuyor ki şuan konuşabildiğim için mutluyum.) Evet, çok beğendim. Gerçekten muhteşem bir mimarisi var bence. Mimariye meraklı biri olarak çok hoşuma gitti.
- Beğenmene sevindim. Ve ah Emily. Görevini başarıyla tamamladın. Ve artık gerçek bir koruyucusun. Danielle ile mi devam etmek istiyorsun yoksa yeni bir görev isteğin var mı?
   Bu da ne demekti şimdi? Em beni bırakıp gidecek miydi?
- Danielle ile devam etmek istiyorum, dedi Em kendinden son derece emin bir şekilde. Ve bana bakıp gülümsedi. Malia bana dönerek:
- Gördüğün gibi Danielle. Emily başka bir görev seçebilirdi ancak seninle kalmayı seçti. Bunu tam anlaman için şöyle söylemeliyim ki Emily artık hayatının sonuna kadar sana bağlandı. Daima yanına ve hep seninle olacak. Seni koruyacak. Tabi sende bir koruyucu olmazsan. O zaman bağ bozulacak.
   Malia bunu söylerken tenimde bir karıncalanma hissettim. Birden karnıma giren ağrı o kadar keskindi ki çığlık atmamak için kendimi zor tutuyordum. Güçlükle başımı çevirip duvardaki saate baktım. 15:15. İşte başlıyoruz. Vücudumun önce cayır cayır yandığını hissettim. Sonra yavaşça bu his yerini boğulma hissine bıraktı. Sonra ciğerlerim temiz havayla doldu. Ellerim karıncalandı. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atarken beynimde bir şeylerin değiştiğini hissettim. Ayağımın altındaki zemin adeta kayarken içimden gelen isteğe direnemeyerek çığlık attım. Yere düşmeden önce gördüğüm son şey Malia ve Emily'nin dehşet içinde bana bakışlarıydı.
   Uyandığımda bembeyaz duvarları olan bir yerdeydim. Sanırım revirdeydim. Birilerinin bana seslendiğini duyuyordum ama cevap verecek gücü kendimde bulamıyordum. Yavaşça doğrulmaya çalıştım. Birilerinin beni tuttuğunu hissediyordum. Emily. Yanımdaydı ve bana hala bayılmadan önce gördüğüm ifadeyle bakıyordu. Korkmuş. Şaşkın. Ne yapacağını bilemeyen. Emily'yi en son ne zaman böyle gördüğümü bile hatırlamıyorum.
- Dany. İyi misin?
- Hı hı İyiyim.
- Benimle gel bir şey görmen gerekiyor.
   Elimden tutup beni ayağa kaldırdı ve bir aynanın önünde durduk. Bende en az Emily ve diğerleri kadar şaşkın bir şekilde menekşe rengi gözlerime bakarken Müdür Malia kafamı daha da karıştıracak o sözü söyledi.

- Herşey değişiyor...

VİTAE:Son UmutHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin