Geçen bölümde...
Son cümlelerini yukarı bakarak söylemişti. Kiminle konuşuyordu bu manyak?
- Baban mı? Baban da kim?
- Adına anlamını veren kişi. Baştanrı Zeus. Kendisi babam olur.
Ağzım açık bir şekilde kalkanıma bakarken başıma başka ne gelebilir dediğim için ağzıma kürekle vurmak istiyordum.⚡️
Zeus'un oğlu olduğunu söyleyen Bay Taş'ın yanında daha fazla duramadım. Son derste görüşmek üzere sözleştikten sonra müdürün odasından çıktım. Zeus neden bana hoca olarak kendi oğlunu göndersin ki?
Kendime de şaşırıyorum bazen. Daha birkaç gün önce Zeus'un bir mitoloji karakteri olduğunu düşünürken, bugün onun oğlu olduğunu öğrendiğim biriyle tanışıyorum. Ve cidden onun bir yarı Tanrı olması da cabası. Aslında bende öyleyim. Tabi benim annem Olimpos'un baştanrısı değil. Kendimi bu yüzden biraz ezik hissetmiş olabilirim onun yanında. Ama onun dışında bu okuldaki herkes benimle ayrı seviyede sayılır. Aynı annenin çocuklarıyız sonuçta. Okulun nüfusunu düşününce bu biraz mide bulandırıcı aslında. Bu kadar çocuğu hele de yaşları birbirine bu kadar yakın çocukları Nasıl? Ahhh bunu düşünmek kusmama sebep olabilir. Sanırım bu düşünmek istemediğim bir ayrıntı olarak beynimin tozlu raflarına kaldırıldı.
Sınıfın kapısına geldiğimi farkedince durdum. Geç kalmıştım ve şimdi hem yeni kız olduğum için Hemde geç kaldığım için bütün gözler üzerime dikilecekti. Şuan bayılabilirim! Hislerimi ve kusma dürtümü bastırarak yavaşça kapıyı çaldım.
"Gel" diyen kalın sesi duyduğum gibi kapıyı açarak içeri girdim.
"Geç kaldığım için özür dilerim efendim. Müdürün odasındaydım da."
Sesim biraz daha kısık çıksa olmazdı dimi? Herkesin bana baktığını hissedebiliyordum. Hoca eliyle herhangi bir yere otur işareti yapınca sınıfa şöyle bir göz gezdirdim. "Ne bakıyorsunuz uçan ayı mı gördünüz" diye bağırmak istesem de sessizce boş bir yer bulup oturdum. Yanımda kumral zayıf ama güzel bir kız oturuyordu. Saf saf bana bakıyordu. Sonradan anladım ki gözlüklerime bakıyor. Elim bir an gözlüklerime gittiyse de bir an eliyle beni durdurdu.
"Gözlüklerini sakın çıkarma" derken öyle ciddiydi ki bir an kıza bön bön baktığıma eminim. Ama sonra toparlandım ve bende ona soru sorar bir şekilde bakmış olmalıyım ki açıklamaya yapmaya başladı.
"Gözlerini görebiliyorum ve gözlüklerini çıkarman demek bir sürü soruyla başbaşa kalman demek. Emin ol bu kızlar kadar meraklısını bulamazsın. İstedikleri cevabı alana kadar seni rahat bırakmazlar. Ama ben üstüne gelmicem. İstersen neden bana gözlerinin mor olduğunu ve parladığını anlatabilirsin"
Vay canına! Hiç nefes almadan kurduğu cümleler beynimde dönerken ne cevap vermem gerektiğini düşündüm. Sonra hoca konuşmaya başladı ve ben cevap vermekten kurtuldum. Şimdilik.
"Evet bayanlar ve sınırlı sayıdaki baylar" sınıftakiler bu lafına güldü. Sanırım haklıydı. Sınıfın 5te 4ü kızdı. Arada kalan erkekler de numunelikti. "Bu dersimizin adı: Olimpos'un Tarihi. Çoğunuzun bildiği ancak bazılarınızın hiç bilmediği gibi Olimpos'un 3 büyük Tanrı'sı Zeus, Hades ve Poseidon. Onun dışında Athena, Afrodit, Hermes, Ares, Hephaistos, Artemis, Apollon ve diğerleri... Aklıma gelenleri sayıyorum şuan ancak onların dışında bazı küçük Tanrı ve Tanrıçalar da var. Örneğin anneniz Kirke. Anneniz yaşadığı Ada'sında bazı kararlar aldı. Ada çocuklarını eğitmek için yeterli olmuyordu. Onlar için bir okul olmalıydı. İyi eğitilmeli ve diğer yarı tanrılar kadar onlarında görevleri olmalı ve kahraman olmalıydılar. Aralarında güçlü olanlar çıkıyordu ancak değerleri bilinmiyordu. Melez kampı her ne kadar küçük tanrıların çocuklarını da eğitmeye karar vermiş olsa da Kirke kendi çocukları için özel bir okul yapmak istiyordu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VİTAE:Son Umut
FantastikHayatımın bir daha asla eskisi gibi olmayacağını kehaneti duyunca anladım. İşte hayatımı alt üst eden kehanet: 500 yıl sonra bugün Yapılan büyü bozulacak Lanet geri dönecek ...