Medya:Lord EdmundBölümü kesinlikte önyargısız bir şekilde okuyun. Çünkü olayların hiç de sandığınız gibi olmadığından, çikolatalı sütün dünyanın en tatlı içeceği olduğu kadar emin olabilirsiniz( öznel bir düşünce, tartışmaya açık ) İyi okumalar...
Vakit sabahın ilk saatleriydi. Güneş yeni yeni uyandığı için esneyerek yavaşça çıktı dağların arkasından. Ama çok geçmeden uyku mahmurluğunu attı üstünden ve uykucuları uyandırmaya başladı tek tek.
Ninova, pencereden sızıp içeri giren güneş ışınlarının oni dürtmesiyle gözlerini araladı ve kollarını hafifçe kaldırarak gerindi. Kısa bir gerinmeden sonra kolları yatağın üstüne düştü. Gözlerini odanın, şatonun çoğu yerinde olduğunu gibi kubbe şeklindeki krem rengi tavanına dikti. Dün sabahtan beri bu şatodaydı ama burayı tuhaf şekilde çabuk sahiplenmiş ve benimsemişti. Sonuçta burası onun teyzesinin şatosuydu. Ve tabi kuzeni Lord Edmun' ın. Aklına gelen bu işimle yüzüne yayılan gülümsemeyi engelleyemedi. Bu hülyalı gülüşü kapının çalınma sesiyle yarıda kesildi. Bakışlarını kahverengi tahta kapıya çevirirken dirsekleri üzerinde yataktan doğruldu:
-Girin!
Siyah kısa saçlı esmer bir kız hafifçe uzattı başını. Gözlerini yerden almadan odaya süzüldü ürkek adımlarla. Ninova ile göz göze gelmemeye çalışarak elindeki elbiseyi odanın diğer ucunda kitaplığın hemen yanındaki koltuğun üstüne bıraktı. Aynı ürkek adımlarla kapının yanına geri döndü. Ellerini eteğinin hemen üstünde, karın hizasında birleştirdi ve gözlerini yerden ayırmadan konuştu:
-Efendim. Majesteleri sizi kahvaltıya bekliyor. Rahat olmanız için bu kıyafeti gönderdi. Eğer bir arzunuz yoksa ben çıkayım. Bir şeye ihtiyacınız olursa seslenin. Hemen kapının yanında olacağım.
Ninova kızı süzdü birkaç saniye. Giydiği elbise koyu gri üzerine lacivert desenli sade bir elbiseydi. Kızın cılız bedeni, çökük omuzları ve yorgun, aşağı bakan dudakları, çocuk yüzüyle birebir zıtlık oluştuyordu. Kızın hitap şekli Ninova' yı özel hissettirdi. Biraz da kibir. Oturduğu yerde biraz dikleşti:
-Peki, sen çıkabilirsin.
Kız başını eğdi ve kapıdan geldiği gibi sessizce çıktı.
Ninova hemen yerinden kalktı ve koltuğun üzerindeki kıyafeti aldı. Beklemeden üstündeki akademi formasını cikararak siyah kadife ekbiseyi üstüne geçirdi ve boy aynasının karşısına gecti. Normalde giyemeyeceği kadar geniş bir boyun dekoltesi vardı ama umursamadı. Aynadaki yansımasından eteklerinden başlayarak yukarı doğru süzdü kendisini. Gözleri kendi gözlerinin yansımasına gelince hafifçe gülümsedi. Sürekli olarak giydiği pantolon ve kazağından farklı olaral giydiği elbise ona oldukça yakışmıştı.
Tam o esnada kapı çalındı. Elbisenin eteğini çekiştirip düzeltirken arkasını dönmeden "Girin" diye seslendi. Kapının açılma sesiyle arkasına döndü ve gözleri onu baştan sona şaşkınlıkla süzme buz mavisi gözlerle buluştu. Yanakları hafifçe kızardı. Lordun gözleri de onunkini buldu:
-Ben kuzenime baktım da, burda değil sanırım. Acaba onu gördünüz mü güzel peri kızı?
Ninova' nın yüzüne küçük bir gülümseme yayıldı. O esnada lord bir kolunu kaldırdı:
-Bana kahvaltıya kadar eşlik edermisiniz leydim?
Ninova tebessüm ederek lordun koluna girdi. Birlikte odadan çıktılar. Kapının hemen dibinde bekleyen hizmetkar kızın acı çeker gibi zorlanan yüzüne kaydı Ninova' nın gözleri. Kız başını kaldırdı ve ilk kez Ninova' ya baktı. Yüzündeki acılı ifade gözlerinde de vardı. Tam o sırada lordun, koluna geçirdiği elinin üstüne boştaki elini koymasıyla düşüncelerinden sıyrıldı:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YASAK DİYAR EFSANESİ
Science Fiction"Ağaçların arasından sıyrılıp onların yapraklarıyla oynaşan rüzgar, sessizce olacakları bekleyen insanların gergin yüzlerini yavaşça yalayıp geçti.Nefret ve öfke dolu bulutlar, olacaklara tanık olmak için biraraya gelirken beraberlerinde ölüm kokan...