Majesteleri

98 14 0
                                    

-Bırak kılıcını. Yoksa ölümün kendi oklarının elinden olur.

Arkel, arkadan gelen sesle uyarıya uymadan topuklarının üzerinde döndü. Arkadan vuran ay ışığından dolayı yüzü görünmüyordu ama sesinden kız olduğu anlaşılıyordu. Arkel, ona ok yönelten kızın cesaretine içten içe güldü. Bu egodan kaynaklı birşey değildi. Çünkü karanlıkta bile kızın titreyen ellerini görebiliyordu. Sakin bir yaklaşım göstermeye karar verdi Arkel:
-Sakin ol. Niyetim zarar vermek değil. Bırak o oku.
-Sana dedim ki bırak kılıcını.

Arkel, elindeki kılıcı o an farketti ve hemen yere bıraktı:
-Al, bıraktım. Şimdi sen bırak.
-Başka(!)

Arkel, karşıdaki kızın korkusunu bastıran bir öfkeyle söylediği alaycı söze güldü.Aynı zamanda ay ışığının el verdiğince kızı incelemeyi de ihmal etmiyordu. Yayı tutan sol koku zorlanıyor gibiydi. Sesine de yansımıştı bu zorlanma. Kızın telkinlerine aldırmadan yavaşça kıza yaklaştı:
-Bak sakin ol. Niyetim zarar vermek değil. Kim olduğunu da bilmiyorum. Ama elinde tuttuğun benim okum ve ben eşyalarımın izinsiz kullanılmasından hoşlanmam.
-Yaklaşma!
-O yüzden şimdi bırak okumu ve yayımı. Yoksa zararlı sen çıkarsın.
-Sana yaklaşma dedim.

Kızın sesi gittikçe titremeye başlarken bir anda sağ elindeki oku yere bırakıp sol omuzunu tuttu. Kızın bu boş anını değerlendiren Arkel, baldırının üzerindeki bıçağı hızla kılıfından çekti ve kız daha ne olduğunu anlamadan onu kıskıvrak yakaladı, kızın sırtını kendi göğsüne sertçe dayadı. Kızın sol ve sağ elini hızla kızın arkasından kavrayarak tuttu ve boşta kalan eliyle de bıçağı kızın boynuna dayadı:
-Kimsin sen!

Kız, arkaya sabitlenen sol koluyla küçük bir inilti kopardı:
-Bırak beni! Canımı acıtıyorsun.

-Sorumu cevapla, kimsin sen.ne işin var burda?

-Yemin ederim ki buraya nasıl geldiğimi bilmiyorum. Buranın neresi olduğunu da bilmiyorum.
Nolur bırak beni.

Arkel, kızın yüzüne doğru döndüğü kızın sol omzundan gelen ağır metal kokusuyla bıçak tutan elini, kızın boynundan çekti. Kızı, ellerini bırakmadan kendinden uzaklaştırıp boştaki eliyle kızın sol omuzunu yokladı. Eli yapışkan bir şeyle temas eder etmez küçük bir inilti daha koptu kızın ağzından. Kızın ellerini tutan elleri gevşer gevşemez kız dizlerinin üzerine çöküp sağ elini sol omzuna götürdü. Arkel kıza dikkatle baktı:
-Yaralandın.

-E..evet.

- Gel, üzerine ilaç süreyim yaranın. Açıkta kalırsa daha kötü olacak.

Kız zorlanarak yerden doğruldu. Arkel hala onu süzüyordu. Kız tamamen doğrulunca yüzünü Arkel e çevirdi:
-Sana neden güveneyim?

-Başka çaren mi var?

Arkel' in oldukça soğuk bir tavırla ve düz bir tonda soyledigi sözler, tüm gerçeklik ve doğruluğuyla ortadaydı. Boyle bir ormanda ona yardım edebilecek başka bir insanla karşılaşmadı, bu saatten sonra da karşılaşmazdı. Yine de tepkisiz kalmayı tercih etti.

Arkel, uzun bir süre kızdan tepki gelmeyince yerdeki okunu ve yayını aldı:
-Peki sen bilirsin. Yardım istiyorsan yetiş bana.

Sözlerini bitirip geldiği yöne dönüp yürümeye başladı. Kız da daha fazla dayanamadan Arkel' le arasında belirli bir mesafe bırakarak onu takip etmeye başladı.

Çok geçmeden Arkel' in yeni birşey hatırlamış gibi durmasını ve yere egilmesini sorgular gözlerle izledi kız. Tam o sırada Arkel, kızı anlamış gibi konuşmaya başladı:
-Öyle boş boş bakma da çalı çırpı topla. Gece daha tam bastırmadan ateş yakalım.

YASAK DİYAR EFSANESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin