Prolog

3.5K 201 196
                                    

Aynı zamanda benim betam olan kuzenimle yaptığım tuhaf bir 'prompt' tartışması sonucu oluşan bir kurgu, *gözdevirenemoji* ama iyi oldu fandomda başından beri hayal ettiğim bir şeydi. Ne olduğunu söylemeyeceğim, bu spoiler oluyor. İnşallah beğenirsiniz ama ben ilk defa hayalimi sizle paylaşmaktan memnunum.

İyi okumalar :)

* * *

Arabadan indim ve kafamı kaldırıp oyuncak mağazasının şekilli ve renkli tabelasına baktım. Bugün küçük Lux'ın doğum günüydü ve şimdiye kadar ona almadığım şey kalmamıştı. Umarım güzel bir şey bulabilirdim.

Arabayı kilitleyip içeriye ilerledim. İçeri girdiğimde tek renkli olan şeyin tabela olmadığını fark ettim.

Göz alıcı olacak kadar renkli rafların arasında ilerleyip farklı bir şeyler aramaya başladım. Bebekler, oyuncak arabalar, rengarenk farklı boyutlarda toplar... ve peluş oyuncaklar.

Ona daha önceden aldığım, sarılıp uyuyabileceği bir kuzusu vardı. Ama o sert plastik oyuncak bebeklerdense peluş oyuncakları tercih ediyordu Lou. Çünkü çok daha az tehlikelilerdi.

Bay Teasdale ile ayrıldıklarından beri Lux'ı mutlu etmek daha zor olmaya başlamıştı Lou için. O günden sonra Lux'ı bir kere bile ziyarete gelmemişti Bay Teasdale. Ben ise Lou'nun isteğiyle -etkili olan sadece onun isteği değildi elbet- Lux'a ne kadar verebilirsem o kadar baba sevgisini vermeye çalışıyordum. Ne kadar şu anlık işe yarıyor gibi olsa da büyüdükçe bu böyle devam etmeyecekti. Her şeyin farkına varacak ve sorgulayacaktı. Ama en azından onu şu an, özellikle özel günlerinde yalnız bırakmamaya çalışıyorum.

Peluş ayıcıkların olduğu sıraya geldiğimde duraksadım. Sıra sıra renklerde kahverengi olan ayıcıkların arkasında kalan diğerlerinden farklı olarak; daha siyah, daha parlak olan boncuk gözlere baktım. Bir süre daha inceledikten sonra uzanarak onu elime aldım. Fark ettim ki tek farklı olan tek şey gözleri değildi. Her oyuncak ayıda olan pamuklu tüylerdense, bir bebek saçı kadar doğal olan kahverengi tüylerde ve geniş, siyah, -yine- parlak kurdelede gezdirdim parmaklarımı.

Bu ayıda tuhaf bir şekilde beni çeken bir şey vardı.

Ve bundan hoşlanmıştım.

Elimdeki oyuncakla kasaya giderken oyuncağın yanında bir şey alıp almamayı düşündüm. Sanırım gerek yoktu. Oyuncağın parasını ödeyip paket olmasına gerek olmadığını söyleyerek çıktım mağazadan.

Arabama bindikten sonra elimdeki ayıcığı dikkatlice arka koltuğa koydum ve bir süre baktım. Kafamı iki yana sallayarak önüme döndüm. Arabayı çalıştırmadan önce dikiz aynasına bir bakış attım ve iç çekerek doğum günü kızının evine sürdüm.

* * *

"Harry! "

Kollarımı açtım ve Lux'ın daha rahat sarılabilmesi için dizlerimi kırıp çömeldim. Küçük kollarını boynuma dolarken ben de kollarımı küçük bedenine doladım.

"Seni çok özledim Harry! "

"Ben de seni çok özledim Kuzucuk. " O taktığım isimle kıkırdarken önümüzde dikilip tebessümle bizi izleyen Lou'ya göz kırptım.

"Sana ne aldığımı biliyor musun?" dedim her hediyeden önce yaptığım gibi.

"Hayır!" dedi her hediyeden önce yaptığı gibi kafasını iki yana sallayıp olduğu yerde zıplarken.

Ona sarılmak için eğildiğim zaman arkama bıraktığım ayıcığa uzandım ve ayağa kalkıp eğilerek tek elimle ayıcığı yüzüne doğru tutup hafifçe iki yana salladım.

"İşte! "

"Vaov!" diye bağırıp ona sarılarak salona doğru koşturmaya başladı.

Güldüm ve dönüp Lou'ya baktım. Kollarımı açtım ve sarılmasını bekledim. Seri adımlarla gelip kollarını boynuma doladı.

"Teşekkür ederim Harry, çok teşekkür ederim. Sen olmasan ona n'apardım bilmiyorum. Ona yetmiyorum... biliyorum, ama elimden bir şey gelmiyor ve-" Hıçkırığı lafını bölerken etrafındaki kollarımı sıkılaştırdım.

"Lütfen böyle düşünme Lou. O şu an mutlu ve önemli olan da bu. "

"Biliyorum ama onunla boşandığımdan beri kendimi suçlamaktan geri kalamıyorum. "

"Hayır, hayır Lou. Uzun zamandır tartıştığınızı ben de fark etmiştim. Demek ki uyumlu değilmişsiniz. Sadece Lux'u düşün. "

Yavaşça geri çekildi ve kafasını salladı.

"Hadi şimdi git ve yüzünü temizle ben de onun yanına gideyim. "

Tekrar kafasını salladı ve merdivenlere ilerledi. Ben de salona ilerlemeye başladım. İçeri girdiğimde Lux'un oturup bir tarafına Teddy -kuzusu-'yi diğer tarafına ise ayıcığı almış bir şekilde buldum. Karşısındaki koltuğa oturdum ve onu izlemeye başladım. Varlığımı fark edince kafasını kaldırdı ve bana baktı.

"Onları tanıştırdım Harry, çok iyi anlaştılar, bundan sonra beraber uyuyacağız! " dedi ince ve hafif peltek sesi ile.

"Bu çok iyi Lux, onu beğenmene sevindim. "

Güldü ve oyuncaklarına geri döndü. O sırada Lou'nun bize seslendiğini farkettim. Kalktım ve hızla Lux'ı kucağıma alıp bir kere zıplattım. Kucağımda kıkırdarken mutfağa doğru yol aldım. Kahkahalarla geçen bir yemekten sonra Lux'ı yatırmak için yukarı çıktık. Yatağına yatırdım ve arkamda iki oyuncakla bekleyen Lou'nun onları yerleştirmesini bekledim.

"Teşekkür ederim anneciğim. "

Lou eğilip yüzünün her tarafını öpücükle doldurduktan sonra mırıldandı.

"Rica ederim, bebeğim. "

Yavaşça üzerini örterken ben de alnına bir öpücük bıraktım.

"İyi geceler."

"İyi geceler Harry." diye uykulu şekilde mırıldandı.

Lou ile yavaşça odadan çıktık ve koridorda ilerledik.

"Harry saat iyice geç oldu. Bu gece burada kal yarın gidersin istersen. Hem yarın zaten kuaföre erken gitmem gerekiyor. Lux'a bir süre bakarsın."

Düşündüm ve yarın için herhangi bir işim olmadığını fark ettim. Kalabilirdim.

"Olur Louise. Her zamanki oda mı? "

"Evet Harry. Temizlenmiş ve her daim hazır. " Güldüm. Öyleydi.

"İyi geceler. "

"İyi geceler. "

Günün üzerimde bıraktığı yorgunlukla odaya girdim. Hızla üzerimi çıkarıp yatağa girdikten hemen sonra, deliksiz bir uykuya kucak açtım.

* * * *

Sabah ise hiç beklemediğim bir şey ile karşılaştım. Yüzümün hemen yanında hissettiğim yumuşak tüylerle.

Bu ayının burada ne işi var Tanrı aşkına?!

* * *

;)

-Hazel

oh, let me be your teddy bearHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin