;p
Surprise!!!
Harry şaşkınlığını belli etmemeye çalışırken Louis gururla gülümsüyordu. Patron ise kaşlarını kaldırmış açıklama bekler gibi Harry'e bakıyordu. Ki bu Harry'nin hiç hoşuna gitmemişti. Ona niye açıklama yapacakmış ki?
"Evet Bay Brown. Şimdi izninizle ofisime gidip bir an önce işime başlamak istiyorum?" dedi Harry, kolunu Louis'nin ellerinden kurtarıp onun beline sararken. Patronunun cevabını beklemeden arkasını dönmüştü ki mırıltısını duydu.
"Demek küçük seviyorsun."
Louis gülmesini son anda elini ağzına kapatarak engellemiş ve kısık şekilde kıkırdamıştı. Harry de onu uyarmak amacıyla belinde duran elini sıkmış ve omzunun arkasına doğru konuşmuştu.
"Bir şey mi dediniz efendim?"
"Hayır, hayır. Sadece tanıştığımıza memnun oldum, Louis." Louis 'ben de'dermiş gibi kafasını salladı ve Harry'nin ofisine yürüdüler. İçeri girdiklerinde Louis kendini tutmayı bırakmış, Harry de göz devirmişti. Louis karnını tutarak gülerken bir yandan da konuşmaya çalışıyordu.
"A-adamın niyeti b-belliymiş!" Harry masasına yürürken konuştu.
"Louis, biraz sessiz ol! Orada yaptığın şey de neydi öyle?!" Louis, Harry'nin karşısındaki koltuklardan birine oturdu.
"Ne oldu? Adamın sana bakışlarından flört akıyordu. Hem.." dedi Louis, masanın üstünden Harry'e yaklaştı ve sırıtarak devam etti. " Senin sevgilin olmaktan onur duyarım Harry."
Harry, her ne kadar o ince sesiyle ismini söyleyiş şeklinden etkilense de, göz devirdi ve alayla karşısında oturmuş kendisine pişmiş kelle gibi sırıtan çocuğa baktı. Adama flörtöz derken şimdi kendisinin yaptığı neydi acaba?
"Louis," dedi Harry de masanın üstünden Louis'ye yaklaşarak. "Benimle flört etmekten vazgeç." Louis gözlerini kısmış kendisine bakarken ne kadar yakın olduklarını fark etti. Büyük mavi boncukların çok yakınında olduğunu. Harry gözlerini büyülttü. Louis de fark etmiş olacak ki gözlerini kırpıştırıp yutkundu. Harry hızla kendini geri çekti ve hafifçe boğazını temizleyerek bilgisayarına döndü.
"Herneyse Louis. Şimdi, işimi öğlene kadar bitirmek istiyorum. Lütfen ama lütfen beni meşgul ve rahatsız etme. Tamam mı?" Cümlesini bitirip Louis'ye baktı ve onun odayı inceleyip birşeylere uzanıp, eline alıp geri bıraktığını, kısaca kendisini dinlemediğini gördü.
"Louis?! " Hızla kafasını Harry'e çevirdi.
"Anladın mı?"
"Evet, elbette!... Neyi?" Harry derin bir nefes alarak kafasını iki yana salladı ve bilgisayara geri döndü.
Ondan sonrası hiç de Harry'nin istediği gibi olmamıştı. İşine odaklanamamıştı. Yani Louis hiç izin vermemişti. Ya ofisi karıştırıp bulduğu şeylerin ne olduğunu Harry'e soruyordu. Ya da Harry'nin dibinde bitip ondan ilgi bekliyordu ve bu Harry'e hiç de iyi gelmiyordu.
"Harry.." Louis sızlanmaya devam etti. "Ama ben acıktım. Ayrıca çok da sıkıldım. Sen bütün gününü burada nasıl geçirebiliyorsun anlam veremiyorum. Hadi ama Hazz.."
Harry artık katlanamayıp koltuğunu bir anda Louis'e çevirdi ve onun ürkmesine neden oldu.
"Bak Louis! İşimi bitirmem gerek ve senin yaptığın tek şey sorun çıkartmak! Bu durum geçen iki gün içinde geçerli! Geleli bana sorun çıkartmaktan başka birşey yapmıyorsun! Buraya gelebilmek ve patronumun gözüne girmek için çok uğraştım! Şimdi de senin yüzünden onun gözünden düşmeye hiç niyetim yok!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
oh, let me be your teddy bear
FanfictionArtık Harry'nin de bir oyuncak ayısı var. hikaye başlangıç tarihi: Temmuz 2016