twenty-three

587 46 147
                                    

Offf yine çok gecikti, üzgünüm!

İyi okumalar diliyorum,

× × ×

Şoku tam olarak atlatamadan koltuklara kuruldum. Gemma ve annem sürdürdükleri şaşkınlık dolu ifadelerle bana bakıyor, annem koltukta oturuyor, Gemma da hala ona sarılan Louis'yi sakinleştirmeye çalışıyordu. Annemin kararsız bakışları altında neredeyse kıpkırmızı kesilecektim. Louis'nin amansız ve düşüncesizce sızlanışları başıma ciddi belalar açacak gibi duruyordu.

"Pek hoş gelmediniz sanırım Harry?"

Annemin 'Derhal açıklama yap!' diyen ses tonuyla kurduğu cümle iç çekmeme neden oldu. Ayağa kalkıp Louis'ye ilerledim.

"Anlatacağım anne. Ama önce izin verin lütfen." Ellerimi Louis'nin omuzlarına koydum ve onu kendime çektim. "Gidip elini yüzünü yıkayıp seni sakinleştirelim bakalım."

İtiraz etmek için ağzını açacakken annemle göz göze geldi ve bulunduğu ortamı yeni hatırlamış gibi sırtını bana yaslayarak Gemma'yı bıraktı. Onu ilerleterek götürdüğüm tuvaletin kapısını girdiğimiz gibi kapattım. Annemle karşılaşmış olmanın sonucu yüzü kıpkırmızı olmuş fakat ağlaması bir nebze dinmişti. Sıkıntıyla sırtımı kapıya yasladım.

"Gerçekten bunu yapmak zorunda mıydın Louis? Bana sinirli olduğunu anlıyorum, ama..."

Devam edecekken bana attığı sulu bakışlarla karşılaştım. Omuzlarım istemsizce düştü ve kollarımı kaldırarak yanıma gelmesini bekledim. Gövdeme yaslandığı gibi ellerini sırtıma yerleştirdi.

"B-ben, bilerek olmadı... Gerçekten... Sa-sadece bir an kendimi tutamadım... Çok özür dilerim Harreh!"

"Hayır, özür dileme benden. Sadece üzülmene değmeyeceğini anlatmaya çalışıyorum. Ben onlarla konuşup durumu toparlarım." Göğsüme gömdüğü suratını kaldırdım ve göz göze gelmemizi sağladım. "Sen ise bu konuyu sadece ikimizin arasında kalacağına söz ver, tekrar."

Hızlı hızlı kafasını sallayınca eğilip saçlarını öptüm. Doğrulmama izin vermeden ellerini yakama çıkardı ve beni kendine çekerek dudaklarımızı birleştirdi. İnce ama bir o kadar da yumuşak dudakları dudaklarımın arasında ezilirken ellerimi vücuduna yerleştirdim. Belindeki elimle onu kendime yaslayıp hafiften yükselterek, kafasındaki elimle ona yön veriyor ve saçlarını okşuyordum.

Dudaklarıma doğru bıraktığı sevimli mırıltılarıyla ayaklarını yerden keserek lavabonun önüne kadar yürüdüm ve son bir öpücük vererek geri çekildim. Yoksa bunun sonu hiç de iyi bitmeyecekti.

Memnuniyetsiz bakışları yüzümde gezerken onu lavaboya iyice yaklaştırıp suyu açtım.

"Elini yüzünü yıka ve kendine gel. Aşağı inelim daha çok oyalanmadan, yoksa gerçekten bebek yapmaya çalışıyoruz zannedecekler, sayende."

Louis'nin gülmek ve ağlamak arası gidip gelen surat ifadesiyle suya eğilmesini izledim. İşini bitirip tuvaletten çıktığımız an tişörtüme tutundu.

"Harry..." Tedirgin bakışlarını bana gönderince elimi beline koydum. "Ben utanıyorum..."

"Yapacağını yaptın zaten Lou..."

"Harreh!" Diye yakınınca kısaca güldüm ve belindeki elimle onu yürüttüm. "Üzgünüm Ayıcık, ama yüzleşmek zorundasın. Unutma, bugün misafir olan biziz."

"Bu konuda tek bildiğim, bir misafir çocuğunun oyuncağı olarak kıskanılmak ve oradan oraya sürüklenmek!" Gözlerini alttan alttan bana dikti. "Beni kıskansan iyi olur Harreh..."

oh, let me be your teddy bearHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin