twenty-one

575 44 40
                                    

İyi okumalar~

"Şuan bunu yaptığıma inanamıyorum, Louis..."

Dışarıdan kendi kendine konuşuyor gibi göründüğüne emin olsa da söylenmekten geri kalmamıştı. Çünkü, hey millet! Kim çalıştığı yere oyuncak ayısıyla gelirdi, değil mi?

Louis yüzünden yetişkinliğini kaybediyordu.

Harry binaya giriş yaparken Louis'nin kıkırdadığını duyabiliyordu. Daha da tuhaf görünmemek adına el üstünde değil de, gerçek anlamda el altında(!) tutuyordu. Öylesine bir oyuncak ayıymışcasına ensesinden tutmuş aşağı sarkıtıyordu.

Kendi bölümüne geldiğindeyse her sabah selamlaştığı iş arkadaşlarının bakışlarını üzerinde hissedebiliyordu. Her hangi bir sabahmışcasına onlarla selamlaşmaya devam etti. Kimsenin ağzını açmasına izin vermeden odasına girdi ve kapısını kapatıp sırtını yasladı. Louis'yi yükseltip yüz hizasına getirdi. Gözleri çakışınca gülmeye başlayan Ayıcık'a sert bakışlar attı.

"Louis."

"A-ama Harreh-" demeye çalıştı kahkahalarının arasından.

"'Louis'nin' buraya gelmesini onaylamıyordun, 'Ayıcık'ın' değil ki!"

"Bu zekan bir gün başıma bela olacak Lou..."

Ayıcık'ın gülücükleriyle birlikte masasına ilerledi. Onu yavaşça masaya yerleştirerek sandalyesine oturdu ve ilgilenmesi için masasına bırakılan dosyaları önüne çekti.

İlk dosyadaki metne odaklanmaya hazırlanacağı sıra görüş açısına kahverengi tüyler girdi.

"Ne yapıyorsun Harreh?"

"Eğer izin verirsen iş, Louis."

Büyük eller küçük bedenin yerini değiştirip işine dönerken Ayıcık masadan düşme tehlikesi atlattı.
Dönüp ciddi -ve seksi- ifadesiyle iş yapan Harry'ye baktı. Tek yaptığı şey okumaktı oysa?

Tekrar hareketlenip kafasını dosyaya eğdi ve Harry'nin görüşünü engelledi.

"Ne okuyorsun Harry?"

Kafasının üstüne doğru salıverilen nefesi hissetti. "İş ile ilgili bir metin Louis, lütfen bölmeyi keser misin? Buraya geliş şartları içerisinde bana engel olmamakta vardı biliyorsun."

Ayıcık doğrulunca onun söz dinlediğini düşünüp gülen Harry'nin, dosyanın üzerine oturarak kendisine bakan ayıyla gülüşü soldu.

"Benimle ilgilen Harreh!"

Harry sinirlenmemeye çalışarak dirseğini masaya yasladı ve alnını ovdu.

"Lou okumam gereken bir ton dosya var, lütfen sözümü dinler ve kendi işine bakar mısın?"

"Beni oku Harreh." Kocaman açılmış alttan alttan kendine bakan boncuk gözlerle gülümsemesini tutmaya çalıştı. "Ayrıca benim işim sensin!"

Louis küçük yakarışıyla kollarını kaldırarak Harry'ye yaslanmak istedi fakat aradaki mesafeyi kestiremeyerek Harry'nin kucağına yuvarlandı. Harry şaşkınca tam kasıklarının üstüne düşen ayıcıkla irkildi. Tam o sıradaysa kapı açıldı.

Harry panikle, kalkmaması için elini Louis'nin kafasına koydu. Ama Harry'nin kestiremediği noktaysa yanaklarını kızartmak üzereydi. Louis daha doğrulmamış olduğu için onun suratını erkekliğinin üstüne bastırmış bulunuyordu. Yutkunarak bir saniyelik gözlerini kapatıp açtı ve kapıda dikilen patronuna baktı. Louis'nin farkındalıkla çıkan boğuk kıkırtısını sahte öksürüğüyle gizledi.

oh, let me be your teddy bearHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin