YALNIZLIK GÜNLERİ - 7

11 0 0
                                    

  .. bugünlerde neden niçin hangi gerekçe ile yüzünü asıp kalbi kırık hüzün dolu sağa sola yalpalayarak bakındığını kendisi de çözemiyordu , çiçek satıcılarının olduğu yerden geçiyordu gülleri fark etti ne güzeldi renkleri ah kokuları ruhunu nasıl açıyor nasıl ferahlandırıyordu , ah yoksa ağlıyor muydu ? bir yerleri mi kanıyordu , güllerin kısa süren farklılığın ardından gelen bu ince duyguyla tekrar durgunlaştı "..gülün rengi bile siyah gelir gözüne .. o an anlarsın bütün renkler siyahta anlam bulur ..siyahla anlam bulur .." dudaklarından dökülen belli belirsiz sözcükleri tutamıyordu Üsküdar kalabalık ve az önce iskeleye yanaşan vapurun boşalttığı insan coşkunluğu arasında kaybolmuştu adeta " hep çekici bir yanı vardır siyahın tıpkı aşk gibi ...zaman zaman içini karartır zaman zaman çekici gelir .. bu gece siyah açacağım .. kendimi en iyi ifade edeceğim renktir o ..gece gibi bende siyahım !.." diyordu , bu arada kalabalık yerini , dağılmış daha sakin bir ortama bırakınca , simitçileri ayakkabı boyacılarını , duraklarda bekleşen insanları ve uzayıp giden dolmuş kuyruğunu , budanmış meşe ağaçlarını , Beşiktaş motor çığırtkanlarını daha iyi görmeye başladı , belki sabahtan beri ruhunu sıkan belirsizliği çözer ümidi ile oyalanmayı düşündü ,  etrafına bakındı iskeleyi tam karşıdan gören bir banka oturdu , hem dinlenmek hem kalabalıklar içinden sanki tanıdık bir yüzün kendisini fark edecekmiş gibi içindeki hissin doğru çıkmasını beklemeye koyuldu,  hafiften esen rüzgarın saçlarını okşayan nefesini sahile yakın bu yerde kendisini nasıl da mutlu ettiğine şahit oluyordu "..rüzgar ve saçlar .. saçların rüzgarda anlam bulduğunu çok iyi ifade eden bir şiir gibi şehir..ve aylardan eylül..eylül .. duyguların zirvesi " diye söylendi , rüzgar ve eylül ikiz sevgililer ağaçların ve insanların saçlarını tarayıp dururlar bir taraftan bunları mırıldanırken göz ucuyla boğazı vapurları balıkçı sandallarını kalabalıkları izliyordu evet aylardan eylül günlerden Pazar 18 eylül acaba bugün evet bugün ne olmuş olabilir zaman yolculuğuna çıksa bu tarihte insanlar neyi yaşamışlardır burada bu şehirde gerçekten çok merak ediyordu karmaşık hisler içinde ne ile meşgul olacağını bilemeden oturuyordu içinden geçmeye başlayan duygu yağmurları hiç rahat bırakmıyordu ıslanıyordu adeta "..sürekli geceyi solumakta ruhum ıssız sokaklarda kalmış gibiyim bir başına.. aylardan eylül baharı unutturan eylüle kızıyorum yaşatmıyor baharı diye ..geçte olsa fark ediyorum ..eylülün bir suçu yok !eylül değil, ben tatsızım ..hayat işte hep istemediklerimi yapmaya zorluyor beni ..kalmak istiyorum diye didinip duruyorum ancak durdurmuyor..dinlemiyor..dinlendirmiyor ..tüm yolları yürümesem de çıktığım yollar bitti .. bakıyorum da gitsek te dönsek te ..elde kalan hiç.." düşüncelerin biri gidiyor diğeri geliyor neredeyse başının ağırlığını tutamayacak gövdesi ne yapacağını şaşıranlar gibi boşluklara bakmak mı ? yoksa kalkıp gitmek mi ? arasında kaldı simitçilerin ayakkabı boyacıların çiçek satıcıların kesilmeyen sesleri arasında hiçbir şey üretmeden içinde ve dışında taşıdığı güzellikleri paylaşmadan öylece oturduğu yerde kalmasını sindiremiyordu kendine "..yaLnızım ve karanlığım ben ..sen olmadıktan sonra dinmez karanlığım ..sensiz kalabalıklardan bana ne ? .." dedi ve kalktı emin adımlarla yürümeye başladı saatine baktı saat 15.55 ekmek fırının önünden geçiyordu pişkinlerden iki ekmek yanında sevdiği poğça –simit ve çöreklerden tadımlık alarak çıktı canı sıkkın mıydı yoksa ortada hiçbir şey yok modu mu ? veya geldi geçti türünden belirsiz bir iç sıkıntısı mı ? bilemedi ancak iş yoğunluğu ve çalışma stresi farkında olmadığı bir yorgunluğu ruhuna kanbur olarak eklediğini tahmin ediyordu duraktaki kalabalığa aldırış etmiyor aksine kendisini gizleyen bu sıkıcı kalabalık içinde olmaktan ince bir rahatlık ta hissediyordu "..Aslında herşey değişti hayatımda sen dışında ....moru seçtim ...terk ediliş ..düşündüm de her terk edenin bir bahanesi vardır benimde öyle ... bedenin özgür kalsa neye yarar acıtır ruhunu içinde kalanlar..aslında her şey değişti hayatımda sen dışında .." boş bir yer bulup oturduğunda düşüncelerinin devamını getirdi "..hazineler harabelerde olur !..gece oldu ve başladı yalnızlık ağrısı ..ruhumu acıtan sancıtan .. en doğru zaman canın istediği zaman ..anlaştığın zaman .. kendinle .. yokluğun .. yüreğimde çıkan bir yangındı .. senden ve her şeyden önce ben yandım .." yanına oturan orta yaşlı kadının sorduğu adresle irkildi , önce bir mana veremedi sonra kendisine sorulduğu düşüncesi ile kadına döndü adresi tekrarlayan kadının yanlış otobüse bindiğini söyledi , kadının uğradığı şok canını sıktı şöföre seslendi şöför söylendi insanlardan kimi homurdandı kimi yardımcı oldu bazıları hangi Otobüse bineceğini tarif ediyordu inene kadar ,kadının gideceği adresi hatırladı birden "..atlas sk. güzel sefa kent sitesi .." atlas kelimesinden bir düşünce eğlencesi bulmaya , ilgi kurmaya çalıştı zihninde , ilkokulda bir atlası vardı onu çok severdi , renk renk ülkeler haritalar , hem güzel hem tatil sefa yerleri resimleri ile doluydu , işte en güzel yerler gibi olmalı insanların yaşadığı şehirler ve oturduğu evler dedi , demek bir site ' de kalıyor kadın , kim bilir nasıl da yemyeşil düzenli bakımlı huzurlu bir şehir gibi inşa edilmiştir kaldığı site , şehirde son yıllarda son derece güvenli ve huzur kaynağı olan turistik görselliğe sahip siteler inşa edildiğini biliyordu ,..hımm..neyse hayat devam ediyor ve önünde daha uzun bir yol , uzun bir zaman vardı ekmeğin kokusu geliyordu acıktığını anladı hep böyle olurdu acıkınca yemek kokuları gelir kendini güzel bir masada oturmuş yemek bekler gibi hissederdi , sezdirmeden ekmekten biraz koparmalı mıydı ?...


18.09.2011/çengelköy 

mustafa kaya 

Kendime MektuplarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin