"Ne yapıyosun Jungkook?" dedi telefondaki, siyah saçlı olan telefonla konuşurken kaşları çatıktı, bir taraftan da parmaklarıyla perdesini hafifçe açık tutuyordu, karşı binadan gelen müzik dehşetini duymamak imkansızdı tabi ki.
"Hoseok hyungun sevgililer gününe özel playlistini dinliyorum." dedi sinirli bir ses tonuyla. Taehyung, onun neye sinirlendiğini anlamamıştı, bu yüzden sormak istedi. "Ne çalıyo?" dedi sakince, Jungkook telefonunu kulağından indirip, camdan çıkardı ve Taehyung'ın dinlemesi için bir süre bekledi. Hoseok, camdan bir avcı aslan gibi efes pilsenini yudumlarken onu izliyordu bu yüzden sadece elini çıkarmayı tercih etmişti.
"Bin cefa gördüm, bin defa öldürdün, kahrolsun bıktım ya artık, beni benden aldın attın
Beni sattın, yazıklar olsun, Allah belânı versin, Allah seni kahretsin, bana gelen sana gelsin yaaâr.."
"Allah aşkına bu ne.." dedi Taehyung, Jungkook telefonu tekrar kulağına götürürken. Diğeri kocaman bir 'oof' çekip, yatağına oturdu. "Öff ne bileyim yaa.." diyerek ilk önce, yaslandı ve devam etti cümlelerine. ".. gece sen geldin ya bize, seni görmüş galiba, çıldırıyo." yüzünde 'kıskandırdığım ve haset yaptırdığım için mutluyum' sırıtması varken konuşmaya devam ediyordu. "Bilseydim gelmezdim kanka.. Namjoon kötü bir şeh düşünmez değil mi? Onunla buluşucağız birazdan. Bu sefer minareye çıkıp mikrofonla ismini bağırıp atlıcak diye korkuyorum."
"Yapamaz." deyip kahkahayı bastıktan sonra sesini alçaltıp konuşmaya devam etti. "Hem de hiçbir şey."
"Sen de süründürme o zaman." deyip nefesini bıraktı Tae, ardından konuşmaya devam etti. "Neyse, görüşürüz." deyip, siyah saçlının yüzüne kapatıverdi telefonu. Jungkook da telefonu kulağından indirip, yüzüne kapanan telefona kara büyüler okuyordu.
"Geldiim." dedi Taehyung üstünü başını düzeltirken, keko sevgilisi şubatın on dördü nedeniyle onu bir yerlere götüreceğinden, aceleyle kapıya ulaşma amacıyla yürüyordu. Cebine, anahtarını ve telefonunu yerleştirdikten sonra kapıyı açtı, kendini gülümseyerek ve elindeki çiçeklerle bekleyen sarışını görmek için fazla beklemesine gerek kalmamıştı. "S.a n'aber birader." dedi Namjoon, evet hormonlarındaki karmaşa kelimelerine yansımıştı. Taehyung ise şaşkın keko reactionını yüzüne döküyordu.
"NE" diyebildi sadece, kim hangi geri zekalı sevgilisine böyle seslenirdi ki? Namjoon, Bağcılar out Üsküdar in yapıp boğazını temizledi. Düzgün kelimeler sarf etmesi gerekiyordu.
"Kusura bakma aşkım, dışarı çıkmak için hazır mısın acaba? Ahh bilirsin Kim Namjoon buraları elinin içi gibi bilir." dediğinde kahverengi saçlı ona 'dünya bile böyle dönmedi' bakışlarıyla dolu bir gülümseme atarken,diğerinin uzattığı çiçekleri aldı. Tam koklamak için uzanıyordu ki,gözleri fal taşı gibi açılmıştı bir anda.
"AY ORKİDE BUNLARR ANANISİKMLŞM NAMJOON." sarışın olan bu küfürle yeniden keko datasına geçiş yapmak üzereyken çiçeğin en pahalı çiçeklerden biri olduğu bilincindeyken gülümsedi. "aHHAHA hoşuna gideceğini biliyordum." diyerek göz kırptı ve gülümsedi. Taehyung yakalarına yapıştı sıkıca Namjoon'un.
"AMINAKODUĞUMUN SALAĞI BENİM ORKİDEYE ALERJİM VAR, AY ŞİŞİYORUM OFFFFFFFFFFF NAPTIN SEN YA..""HASSİKTİR HARBİDEN Mİ, OFFF 30 LİRA VERMİŞTİM. NE GÜZEL AŞAĞIDAN GÜL KOPARIP YEDİRİCEKTİM SANA." dedi Namjoon hafiften kızarmaya başlayana, diğeri öksürmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MACARONI
HumorJung Hoseok'un kader ortağı Kim Namjoon ile üniversite hayatı için geldiği, ıssız ve sayko bir mahallede hayat mücadelesi zordu. Makarna onlar için gecenin felç rüyasıydı belki de. O kabusu, o kısır döngüyü bozan şey, bir tencere zeytinyağlı dolma...