Bir gün bir yerde tekrar karşılaşırsak eğer benimle
Yeniden tanış
Faik'i uğurlayışının ardından ağrılarını dindirebilmek için sürekli uyudu Leyla. Rüyasında Neva olabilmek için uyudu. Altan'ı unutmak için uyudu. Düşünceler dehlizinde delirmemek için uyudu tüm gün boyunca. Faik'in hemşire tutma teklifini reddetti, kendi bile kendisine kalabalık gelirken nasıl bir başkasını isteyebilirdi ki evinde. Hem Faik haricinde hiç kimse onun gelgitlerini, aklının gidip gelişlerini çekemez iki günde kaçıp giderdi. Bunları söylemedi adama, sadece biraz yalnız kalmak istediğin, herhangi bir şey olursa henüz tanımadığı üst komşusuna gideceğini ve ona haber vereceğine dair söz verdi. Faik tanıyordu üst komşuları onları telefonda bilgilendirdi ve gönülsüz bir gidişle ayrıldı İstanbul'dan.
Leyla'dan ayrılmak canından ayrılmak demekti adam için. Yalnızlığından vazgeçmek belki de. Değil mi ki insan yalnız olabileceği kişiyi bulduğunda tam olur. O yokken yalnız değildir, eksiktir, yarımdır... Yıllardır alıştığı huzur bir anda yok olmuştu sanki Leyla'sız bu şehirde. Üç yıldır hayatının her anına şahitlik eden kadın yoktu şimdi bu şehrin semaları altında. "Daha iyi olmak için yok. İyileşip gelecek ve hep burada olacak" cümlesinin teselli öznesiydi Faik'in duyguları. Öyle ümitsiz ama bir o kadar bağımlı bir inanıştı bu. Zıddını duymaya yetmiyordu gücü. O her gün gözlerinin önünde biraz daha yok olurken o, bu cümlenin tesellisine sığınıyordu. Kendini mi kandırıyordu? Bir doktor kendisini nasıl kandırabilirdi?
"Hocam, hoş geldiniz üç günde özledik sizi. Randevulu hastalarınızın listesi bunlar. Bu da Leyla Arhan adına buraya gönderilmiş size vermemiz daha doğru olur diye düşündük."
"Teşekkürler."
Neredeyse bir hafta önce postalanmıştı elinde tuttuğu zarf. Özenli bir el yazısı ile nakşedilmiş bir güzel isim: Leyla Arhan. Merakın o kasvetli tortuları kaplamıştı adamın içini. Her bir satırını merak ediyordu mektubun. Leyla'nın nasıl bir hayatla mücadele ettiğini merak ediyordu. Onun hakkında her şeyi merak ediyordu: Neden kendini öldürecek kadar çok sigara içiyordu? En neşeli kahkahasında bile neden bir hüzün saklıydı? Faik'in yüreğini böyle yoğun duygularla doldurmayı nasıl başarıyordu? Tek bir bakışıyla tüm gerçeklerini yıkmayı nasıl başarıyordu bu kadın? Gönderen kişinin ismini okuduğunda daha da katmerlendi yüreğinin merak tortuları: Zeynel Hancıoğlu. Üç gün önce intihar eden dolandırıcılık başta olmak üzere birçok suçtan hüküm giymiş bir mahkum. Leyla'nın ne ilgisi olabilir ki bununla? Çocuğuyla mı alakalıydı? Yoksa Zeynel Leyla'yı da mı dolandırmıştı? Daha fazla dayanamadı adam merakın yüküne:
"Leyla... Şu dört duvar arasında on yılım geçti. İki kere denedim beceremedim ölmeyi. Belki de ölüm bile kabullenememiştir bizi. Senin de intihara kalkıştığını biliyorum kapatıldığın bir dört duvar olmasa da başının üstünde mahkûmsun sen de. Sonsuz uzaklıklara uzansa da her gün senin gökyüzün, yine de özgür bir prangalısın. Evladından uzak, Altan'dan uzak ve İstanbul'dan uzak...
On yıl içerisinde düşünecek çok vaktim oldu Leyla. Benim kızım gibi olsan da senin o küçük ellerinden tutuğum ilk günden biliyordum bir gün benim dediklerimi yapacağını. Belgin hiçbir zaman bilmese de ikimiz de biliyorduk en başından. Yenilmek yoktu hesapta be güzelim!
Benden nefret ettiğini biliyorum, tüm işlerimi alt üst edip beni buraya tıkmalarına neden olduğun için ben de senden nefret ediyorum. O çakal bozması şerefsize âşık olduğun için senden nefret ediyorum. Ama Leyla benim nefretim seninkinden büyük değil asla! Ben nefret edilmeyi hak eden biriyim sana yaptıklarım, diğer masum insanlara yaptıklarım... Öyle acı verici bir azap ki bu hesaplaşma insan deliriyor bu dört duvar arasında. Dayanamıyorum artık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nergis Hatırası
RomanceBir gün bir yerde tekrar karşılaşırsak eğer benimle Yeniden tanış Ama kimse anlamasın bu tanışıklığın evvelini Gözün bile ısırmasın beni bir yerden Çıkaramadım değil de tanıştığımıza memnun oldum cevabını Almak istersen Sarılarak değil ancak el sıkı...