1.Bölüm

22.7K 843 123
                                    

Sabah olmasını ister bazen insan güneşin o aydınlık ışıklarının yüzüne vurup, gecenin karanlığından kurtarmasını ister. O karanlığından korktuğu gecenin başka bir yüzü daha oldugunu çoktan farketmistir.
Çünkü biliyodur ki seni sabah güleryüzle uyandıracak annen, gece kollarının arasına alıp seni sevecek bir baban olmaması yaşamadan mahrum ve uzak bırakır...yaşamak bile anlamsız gelir insana derdine çare olmayan bir ailen, kötülüklerden koruyan sevdiklerin yoksa...
Yaşamak anlamsız gelir...
Sevgiye ihtiyacın vardır, susuz bir bitkinin suya ihtiyaç duyduğu gibi...
Ölmek istersin, hiç yaşamamış gibi...
Gökyüzüne bakarsın siyah,denize bakarsın...
Ruhun ölmüş olur, bedenin mecburiyeten ayakta...

'Yazıyordum gene hiç acı eksik olmayan karanlık dolu dünyama biraz ışık tutabilmek, hüzün dolu kalbimi rahatlatmak için,
Sevdiklerim için,kayıp ettiğim benligim için'
"Insan sevdiklerinı özler kaybettiklerini değil."derler.
Hadi kaybettikleri sevdikleriyse o zaman ne olacak işte bu bu sorunun cevabı meçhul...
Kara kaplı defterimi kapatım ve yatağımın üzerine bıraktım.
Düşünmeye başladım; bu oda,bu duvar,bu yatak hiçbiri bana ait değildi ve öylesine soğuk, öylesine uzak, öylesine anlamsızdi...
İşte bu gece gibi karanlık düşüncelerim, hayatım var benim...
Oturduğum yataktan kalkıp banyoya girdim ve sakladığım jileti dolaptan çıkarıp,küvetı suyla doldurup,içerisine girdim,
Kolumu çekerek jileti bileğime yavaş,yavaş sürmeye başladım.
Çünkü yavaş yavaş, ağır ağır ölmek istiyordum. Canım yanmiyordu,ruhu ölmüş bir insanın,bedeni yansa ne çıkar
Evet ölüyordum işte,acı çekmek yok,iğrenç anlar gelmeyecek artık gözümün önüne,gidiyordum annemin, babamın, küçük minimin yanına.
Gözlerim yavaş yavaş kapiniyordu.
Kan dolu küvete ve,acıyla harman olmuş duvara baktım
Ve bu bakış son bakış olmak üzere gözlerimi kapatim.

Yaklaşık 2 saat sonra...

Işte ölmüştüm,peki şimdi nerdeyim yada annem,
minik kuşum nerde...

Burnuma keskin hastane kokusu doluyordu,garip bir şekil de kalın bir erkek sesi doldurunca kulaklarimi ölmedigimi anladım ve sesiz bir şekilde küfür ederek gözlerı mi araladım.Gene hayataydım işte,becerememiştin ölmeyi.Yaşamayı beceremediğim gibi...
Karşımda uzun boylu,kumral saçlı,çok parlak bir kahverengi gözlere sahip ,benim yaşamama neden olan Doktor ile karşılastim
"Nasıl' siniz Mehir hanım,kendinizi nasıl hissediyorsunuz."

"Lanet hissediyorum.ölseydim daha iyi hissedebilirdim."

"Neden böyle bir şey yaptığınizi bilmiyorum ama size verilmiş bu hayatı bu kadar ucuzmuş gibi kullanamasınız.Bu Allaha isyan etmeye girer."

"Siz kimsiniz ki bana karışıyorsunuz.lütfen beni yanlız bırakın."

"Peki Mehir hanım.Ama bunu söylemezsem içimde kalır.Yaratan Allahtir öldüren gene Allah o yüzden bizi yaratığı gibi öldürecek olan en büyük kudret sahibi olanın ta kendisidır."
Dedi ve sanki düşünmemi ister gibi beni tek başıma bırakıp gitti...

Gözlerimi kapatıp düşünmeye başladım...
Bizi yaratan kimdi?
Kimeden geldik kime gideceğiz?
Ama bu sorular cevapsız kalmıştı çünkü bana Allah'ı öğreten bir ailem olmamıştı.olmayacaktıda çünkü çevremde benim gibi insanlarla doluydu.
O Doktor nasıl bir kişiydi öyle, nasıl bir insandı...Yeryüzü'ndeki melek gibiydi hemde kanatsız...
Gözlerimi kapatıp uyumaya ve unutmaya çalıştım daha yeniki doktor bi anda görülüp anında kaybolan kuyruklu yıldız gibiydi tekrar gelmesini istedim ama ona yanımdan gitmesini söyleyen bendim...

DENIZ'DEN
Insanları anlamak,çözmek isterdim....
Neden 'miş' gibi yaşadıklarını...
Müslüman olup,namaz kılmayan,Allaha tam kul olmayı bilemeyen ınsanları anlamak isterdim...
Afganistana yada Kudüs'e gidip ordaki yardıma muhtaç insanlara yardım etmek isterdim...
Ben müslümansam,müslüman kardeşim acı çekereken elim kolum bağlı oturup ne maç izler,ne siyasit yaparım...Ben müslümanım diye sokaklarda terbiyesizce hareket edip boş boş dolaşan insanın müslümanligini sorgularım.
İbadet etmiyorsak ibadet edenleri anlayarak saygı gösteren biriyim...
¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤
Daha yeniki hasta da farklı bir şeyler vardı...
Pek bir bilgisi yok gibiydi, acılarında,sevinçlerinde Allahtan geldiğini bilmiyor gibiydi....
Gözlerime bakmaya çalıştıgi için beninle rahat konuşalabildiğine göre haram ne helal ne bilmiyor gibiydi...
Her şeyin Allahtan geldiğini inanan ben...
Bu hanimi karşıma boşuna çıkarmadıgini biliyor ve inanıyorudum...

Ona istesede, istemesede
En büyük kudret sahibini,Rahman ve Rahim olan din gününün sahibi olan,Tanı aydinlatan ve karartan bize ve dünyaya hayat veren Allah'ı anlatacaktım...

Kendine can veren,alacak olanda sadece ve sadece Allahın gücü yeteceğini,dert veren Allah,durmanın da vereceğinı anlatacağıma şu an okuduğum Kuranı kerimin yüzü suyu hürmetine söz veriyordum...

Allahım sen ne yüce sen ne merhametli sen ne kudret sahibisin...Bana dini öğrenmeme nasip kıldığın için sana milyarlarca şükürler olsun
Sen alemlerin Rabbi,sen huzurun, aşkın ta kendisisın...

Sevdiklerimin en sevgilisi,
Annem,babam şu an seninle olduğunu inanmak istiyorum çünkü onlar dünya ya benim için yollanmış iki kanatsız meleklerdi ve ahirete göçup gittiler...Daha fazla şu iğrenç hayata kalıp insanların gazabına uğramadilar...

Bana böyle bir yaşam sunduğun için,böyle bir zihin verdiğin için sana saatlerce secde etsem gene azdır...

Işte huzura davet ediliyordum (ezan okunuyor)Allah gel benim ibadetlerime ibadet edin demişken biz niçin ıbadet etmiyoruz. ezan ,namazın habercisi huzurun davetcisi,bir insan huzurdan kaçar mi?ama bizim millet kaçıp doktorlara,haplara para yatırıyor,aklım almıyor, mantığıma sığmıyor bir insan Allahın huzurundan ,huzurundan kaçarmı...
Düşüncelere daldığım sandalyeyeden kalkarak laboya girip abdest almaya başladım.Çünkü Allaha huzuruna
çıkacaksan temiz olmam farzdı.

En Güzel İmtihanimsin .Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin