İyi okumalar! !!
İşte o lanet gün gelmişti. Bugün Berkant'ın doğum günüydü ve ben bu günü lanetemek için filmlerden gördüğüm sahnelerdeki gibi lanetleme ritülelleri planları yapıyordum. Ama gerçekleştirip gerçekleştirmeyeceğim tartışılırdı.
''Keşke siz de gelseniz... Siz yokken napıcam orda yanlız başıma?'' Mızmızlanmamı kafama bir şaplak indiren Bulem susturmuştu.
''Hareket etme... Rimeli süremiyorum.'' dedi yüzüme biraz daha eğilirken.
''Aile arasındaymış, Eylül. Bizim gelmemiz ne kadar doğru olur?''
''Benim gitmem ne kadar doğruysa o kadar olur Çise.'' Dedim kesin bir sesle. ''Biz Soykıran'lardan değiliz. Ortaklarıyız bu kadar. ''
Gülçin, ''Boşuna nefesini tüketme bence. Hem gitmezsen Suna teyze seni kepçeyle kovalar. '' dediğinde içten içe ona hak verdim. Annem iş kadınıyım madınıyım dinlemez mahalleyi kepçeyle turlatırdı bana.
''İşte bitti.'' Bulem geri çekilip suratıma yüzündeki memnun ifadeyle baktı. Diğerleri de alıcı gözüyle beni süzerlerken kendi aralarında yorumlaşıyordular.
''Evrim geçirmek diye buna derim.'' dedi Rana.
Eğer beni maymuna çevirdilerse bırak evrim geçirmeyi, korku filmi setine çevirirdim burayı. Filmin adı da: 'Cinnet Geçirip Kankalarını Göz Kalemiyle Deşen Kızın Dramı' olurdu. Reyting rekorları kırardık sonra.
''Tabikisi de evrim geçirecek. Kimlerin eseri?'' Diye böbürlendi Bulem.
Akşam saat sekiz e gelmişti. Bulem ' in evindeydik ve Iki saattir beni oturtmuş, yüzüme türlü türlü işkenceler -makyaj- yapmıştı. Eğer yüzümü Bülent Ersoy ' a çevirmişse korku filminin baş karakterlerinden biri olma ihtimali yüksekti.
Ama kurban olarak.
''Saçlarından az daha mı alsaydık acaba. He kızlar?'' Diyen Esme ' ye de baş rollerden birini verebilirdim.
Kalçalarıma kadar gelen uzun saçlarımı güya ' sadece kırıklarını alıcam' diyerek sırtıma gelinceye kadar hunharca kesmişti. Keserkenki 'nihahahaa' tipi kahkahalarından ürkmüştüm açıkçası. Kim bilir saçlarım ne haldeydi şimdi. Aynaya da baktırmıyorlardı ki! Ama eğer saçlarımı mahfettiyse. .. Esme filmdeki baş rollerin en başında gelirdi benden söylemesi.
''Yok yok... Bu kadar yeterli bence. '' diyerek Esme ' ye cevap verdi Gülçin. Sürekli yediğim yamuk yumuk tırnaklarımı o adam etmişti. Şimdi hakkını vermek lazımdı. Güzel manikür yapıyordu. Tırnaklarımı törpülemiş ve beyaz oje sürmüştü.
''Şimdi geriye tek bir şey kalıyor..'' dedi ve ayağa kalkıp yatağımın üstündeki çantadan bir elbise çıkardı.
Elbiseyi görür görmez ağzım 'o' şeklini alırken ne diyeceğimi şaşırmıştım. Ben ne diyeceğimi bilemezken Gülçin elbiseyi elime tutuşturdu ve odadan çıktılar. Onlar çıkar çıkmaz elbiseyi giyindim. Ayna olmadığı için üzerimde nasıl durdu bilmiyordum ama elbise gerçekten çok güzeldi. Üst kısmı straplezdi. Etek kısmı tüllüydü ve dizimin bir karış yukarısındaydı boyu. Kapıyı açıp dışarı adımımı attığımda girişteki Aynadan bana bakan kişiye takıldı gözlerim.
AMAN TARIM DİDİM!
Bu ben olamazdım değil mi? Çünkü aynadaki ben değildim, bir peri kızıydı!
'' AYEM ŞOK!
AYEM-''''Kanka sus bi ya, ingilizcenin içine ettin.'' diyerek susturdum Rana' yı yoksa en sevdiğim ders olan ingilizceden soğuyacaktım.