'Ne sanıyordum ki zaten?!'

166 26 46
                                    

İyi okumalar!!!!

Multide Esme :)

''Gelecek misin yoksa dikilmeye devam mı edeceksin!''

Utku arkasını dönmeden seslenince ayağım takılır da düşerim, rezil olurum diye düşünerek gözlerimi yerden ayırmadan onu takip ediyordum. Niye onun peşine takılmıştım ki? Amacım neydi? Her ne kadar yeni ortaklarımızın oğlu olsa da , onu tanımıyordum. Nereden bilebilirdim ki hırlı mı hırsız mı? Bu bendeki cesaret de nereden çıkmıştı? Babam pasta yapmayı neden bilmiyordu? Kafamdaki deli sorulardan kurtulamıyordum. Bir anda sözler ağzımdan istemsizce uçuvermiş, ayaklarım benden tamamen bağımsız olarak ona gitmişti. Pasta bile yiyememiştim! Tamam, şu pastayı kafamdan çıkarmam gerekiyordu.

Özel otoparkta, siyah bir Escalade' nin yanına gelince beni beklemeden kilitleri açtı ve şoför koltuğuna oturdu. Ben de kapıyı açıp beyaz deri arka koltuğa kuruldum. Dikiz aynasından karanlık ve İfadesiz gözleriyle bana bakıyordu. Aynaya bakmamaya çalışarak dirseklerimi koltuklara yasladım ve öne doğru eğildim.

''Ne-nereye gidiyoruz?'' Kitaplarda gülerek okuduğum 'Allah kahretmesin, kekeledim! '' klişesini yaşadığım için kendime sövdüm. Ama bu Utkunun dikkatini pek çekmişe benzemiyordu.

Beni duymazlıktan gelerek anahtarı kontağa soktu ve arabayı çalıştırdı. Araba otoparktan çıkarken ben de arkama yaslandım ve camdan dışarıyı izlemeye başladım. Beş dakika sonra iki katlı yan yana dizilmiş lüks evleri olan bir siteye girdik. Gülümsedim. Bizim eve benziyorlardı. Daha dikkatli bakınca buranın zaten bizim site olduğunu görmemle gözlerimi kırpıştırdım. Utku arabayı bizim evin önünde durdurdu ve arabadan indi. Ben de şok olmuş halde öylece duruyordum. Alnına dökülen uzun Siyah saçlarını arkaya attı ve arabanın benim olduğum tarafki kapısını açtı. Yanımda getirdiğim küçük çantamı elimde sıkıca kavrayarak somurttum ve arabadan indim. Ne sanıyordum ki zaten? Beni alıp takıldığı barlara götürmesini mi? Sonra bana laf atanlara karşı beni sahiplenmesini mi? Hadi ama, ne kadar da hayalperesttim böyle! Şu sıralar 'kötü çocuk' temalı kitapları okumayı kesmem lazımdı.

Gözlerini gözlerime çevirdiğinde ilk defa dikkatlice inceledim onu (küllüm yalan, davette dibim düşe düşe incelemiştim çocuğu maşallah maşallah). Hava karanlık da olsa, siyahların arasındaki kahverengi küçük noktalar parıldayarak kendilerini belli ediyordu. Gözlerini çevreleyen kiprikleri gür ve uzundu. Kaşları siyah ve biçimliydi. Bir erkeğe göre küçük, zarif bir burnu, bir kadının ameliyatla bile ulaşamadığı dolgunluk ve biçimlilikte pembe dudakları vardı. Sol alt dudağındaki küçük gümüş piercing'i, bu güzel yüze nazar değmesin diye takılmıştı sanki. O kadar çok yakışmıştı ki ona... onu piercingsiz hayal dahi edemiyordum.

Ben onu izlerken kendimden utandım. Arkadaşlarım bana güzel olduğumu söylerlerdi ama sıradan bir güzellikti benimkisi. Hatta... Yaptığım onca şaka ve soğuk esprilerden sonra insanlar bana güzel bir kız olarak değil de... daha çok mahallenin yaramaz, haylaz çocuğu gözüyle bakarlardı. Aynı şekilde öğretmenlerim de. Ben sadece üstüne elbise giydirilmiş yedi yaşlarında bir kız çocuğuydum onun yanında. Hâlâ komşu teyzenin ziline basıp basıp kaçan...

''İstersen fotoğraf çek, sıkıldıkça bakarsın.'' dedi yüksek dozda sesindeki alayla.

Aklımdan ukalalığına edecek bir sürü laf geçiyordu.

Ama verebildiğim tek cevap;''Ha?'' oldu. Çünkü hala yüzünü inceliyordum. Kaşlarını yukarı kaldırdı ve geriye bir adım atıp şoför kapısını açtı sırıtarak.

Arabaya binmeden önce ''Belki de 'ha' yerine 'teşekkür ederim' daha iyi bir cevap olabilirdi.'' diye mırıldandı ve beni oracıkta kafamdaki deli sorularla başbaşa bırakıp gitti.

ANORMALLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin