Aniden bir ses duyuldu, herkes ayaklandı. Yüzlerinde nerede olduğunu anlamamış bir ifade ile etrafa bakınıyorlardı. Korktukları son derece belliydi. Sonra devreye saatçi girdi.
"Merhaba ben saatçi, şu anda hepiniz niye burada olduğunuzu merak ediyorsunuz. Buradasınız çünkü geçmişimle ve sizin ailelerinizle sorunlarım var. Tabiki bu durumda sizi neden aldığımıda merak ediyorsunuz. Amacım size zarar vermek değil ama benim yaşadıklarımı sizde ailelerinizde yaşayacak. Size belli kurallar ve görevler vereceğim. Bunlara uyduğunuz takdirde hayatta kalabilirsiniz."
Saatçi tam kuralları anlatmaya geçerken, aralarından biri hızlıca evden çıkıp kaçmaya çalıştı. Biraz ilerledikten sonra kolundaki saatin ses çıkardığını farketti. O anda saatçi devreye girdi ve evin heryerinde olan hapörlerlerden ses yükseldi :
"Eğer arkadaşınız beş adım daha atarsa hem o ,hemde siz, kolunuzdaki saatlerden dolayı patlayacaksınız."
(Elindeki saat, evdeki bir cihazla sensörlüdür.30 m uzaklaştığı anda patlayacak şekilde ayarlanmıştır)
Kaçmaya çalışan genç bir an duraksadı, bir adım daha attı, ses gittikçe hızlanmaya başlıyordu. Arkadan diğerleri seslendiler. "Dur bir adım daha atarsan hepimiz öleceğiz". Genç bir an duraksadı ve ağlayarak diz üstü çöktü. Hemen diğerleri onun yanına koşarak olduğu yerden onu kaldırdılar ve genci eve götürdüler.Saatçi kaldığı yerden devam etti.
" Bu seferlik affediyorum ama bir daha tekrarlanırsa farklı cezalar uygulayacağım.Evet, devam ediyorum.
Kural 1= Evden kaçmayı aklınızdan bile geçirmeyin
Kural 2 =Bu evdeki kimseyi kendinizden vazgeçecek kadar sevmeyin
Kural 3 =Verilen görevleri zamanında yerine getirin
Kural 4 =Kendi aranızda asla stratejiler yapmayın çünkü bir işe yaramaz, sizin zaranıza olur.
Son olarak; Bundan önceki söylediğim kurallar uyun. Tabiki bu zorlu kurallar kadar iyi şeylerde var. Telefon yok bilgisayar yok ama yeme, içme, sigara serbest. Alkolde koymak isterdim ama cezaların vereceği manevi zararları azalatacağını düşündüğümden onu koymadım. Eğer 30 gün hayatta kalmayı başarırsanız ailenize ve özgürlüğünüze kavuşacaksınız."Ve ses aniden kesildi. Kızlar kafası önünde ağlarken, erkeklerin titredikleri aşikârdır.
Sonra aralarından bembeyaz yüzünün üstünde gözlerinin morluğu aşırı derecede belli olan emily isyan edermişcesine, kaçan adama dönerek ;
-Sen hasta mısın Nicholas ? az kalsın hepimizi havaya uçuruyordun.
-Haklısın, bir sabah uyanıp kendimi tanımadığım insanlarla, tanımadığım bir yerde buluyorum ve sen bana neden kaçmaya çalıştın diyorsun. Sorunun ne senin? Bu arada ismim Nicholas değil Anthony.
-Neyse ne, sorunum şu ki aynı şeyleri bende yaşıyorum hatta hepimiz aynı durumdayız ama kaçan kişi tek sensin birde adam olacaksın.
Tam ortalık karışırken aralarında sakinliğini baştan beri korumuş olan Jacob araya giriyor:
-Yeter, kavga ederek bir yere gelemeyeceksiniz. Şu lanet kadının dediklerini yapalımda buradan bir an önce kurtulalım.
Sonra ortamda bir sessizlik oluştu. Sessizliği bozan isim Ashley'di:
"Zaten öleceğiz,bence eğlenmeye bakalım."
"Saatçinin dediğini duymadın herhalde görevlerini yerine getirirsek bizi serbest bırakacağını söyledi"diye araya girdi emily.
"Hiç mi film izlemedin bizim buradan kurtulmamız olanıksız." diye devam etti Ashley.
Aslında hepsinin aklından geçen buydu. Bir yerde haklıydı Ashley, buradan kurtulmaları o kadar kolay olmayacaktı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
24 SAAT
Mystery / ThrillerAnnesinin gözü önünde öldüğünü gören bir hayat kadını (Saatçi), annesine yapılanların benzerini yapan insanları belirleyip çocuklarını kaçırarak onlardan bir nevi intikam almak ister. Kaçırdığı insanlara ölü süsü vererek arkada hiç iz bırakmaz. Ukra...