1.Bölüm

244 20 9
                                    

[27 Şubat 2016... Yazmaya başladım bakalım sonunu görebilecek miyim]

*Buraya okumaya başladığınız tarihi yazarsanız çok mutlu olurum.*


.....

[monolog]

Benim hikayem ve vukuatlarım yıllar öncesine dayanıyor. Bundan tam 20 yıl öncesine kadar süre gelen bir hikaye...


O zamanlar yaptıklarım ve yaşadıklarım bir oyundan ibaretken, şuan sadece verdiği haz ve mutluluk sebebiyle yapıyor ve yaşıyorum. Ben kim miyim? 

KORHAN, namı değer ismiyle bütünleşmiş ateş ve gücün hükümdarı. 25 yıllık hayatım boyunca hiç aşık olmadım. Taki Lena'ya kadar... 

Hiç olmasını istemesem de bu lanet olası duygu beni ele geçirmekte. Ve bu durum benim hiç hoşuma gitmemekte. Çünkü; 

Benim için gerçek aşk her zaman, anne aşkı ve sevgisiydi. Hala da öyle olmaya devam etmekte. Ben onu çok sevsem de o benden adeta nefret ediyor.

Beni görmek istemiyor, benden kaçmak için yollar arıyor. Ne var yani bir kaç kez bir takım olaylarımız, tartışmalarımız ve sürtüşmelerimiz olmuşsa.

Her ailede olan bir durum değil mi bu? Neden bu kadar abartıyor hiç anlamıyorum, oysaki ben onu çok seviyorum hem de ölecek kadar çok...


.....


Yazdan kalma havasıyla güzel bir Eylül ayı... 

GÜNGÖR ailesinin fertlerini büyük bir heyecan sarmıştır. Yakında aralarına yeni bir birey katılacaktır. Anne olacak kadın, bir kaç saat sonra oğlunu kucağına almanın heyecanını yaşamaktadır. Çok sevdiği kocası ve annesi Ayşe Hanım yanı başında onunla beraber doğum anını beklemektedir. Doğum saati gelmiş ve artık anne adayı için doğumhane yolu gözükmüştür. Karısını bir nebzede olsa sakinleştirmek isteyen Burhan Bey, karısıyla beraber doğumhane kapısına kadar eşlik eder.

"Merak etme Sevilim, her şeyim. Bir kaç saat sonra sen ve bebeğimiz bu odadan sağ salim çıkacaksınız. Gözün arkada kalmasın sizi bekliyor olacağım."


Duyduğu cümleler karşısında gözyaşlarına boğulan Sevil, gözü yaşlı bir şekilde doğumhane odasına ilerler. Aradan geçen bir kaç saat sonrasında gözünü açtığında ise kaldığı odaya geri dönmüştür. Aklına direk oğlu gelmiş ve hareketlenmeye başlamıştır.

"Burhan, oğlum nerede? Onu görmek istiyorum."  

"Sakin ol aşkım haberini aldım. Birazdan hemşire yanımıza getirecekmiş."

"Oohh.. Şükürler olsun Allahım. O kadar korktum ki ona bir şey olacak diye."


Sevil Hanım için hamilelik sürece oldukça sıkıntılı geçmiştir. Bu sebeple de bu sürece kadar eşiyle oldukça üzüntülü dönemlere şahit olmuşlardır. Ancak artık o günler geride kalmış ve sonunda oğullarına kavuşmayı dört gözle beklemektedirler. Beklenen misafir sonunda gelmiş ve hemşireyle beraber odaya girmiştir. Yeni doğan hemşiresi, bebeği annesinin kucağına vererek onları yalnız bırakmak için mutlu bir şekilde odadan ayrılır. Yavrusunu ilk kez kucağına almış olmanın mutluluğuyla beraber derin bir oh çeken Sevil, bebeğinin alnına küçük bir öpücük kondurarak onun o mis gibi kokan kokusunu içine çeker.

"Burhan bak bizim oğlumuz. Ne kadar da tatlı öyle değil mi? Sence kime benziyor. Şuan çok küçük o yüzden anlayamıyorum. Ama inşallah sana benzer."

Karısına ve oğluna mutluluk dolu gözlerle bakan Burhan, karısını onaylar şekilde başını salladı.

O sıra da odaya ailenin en büyüğü Sevilin babası Ahmet Bey girer.

"Ah Ahmet Bey, neden bu kadar geç kaldınız? Kızın burada doğum yaptı sen ise ortada yoksun aşk olsun. Hiç yakıştıramadım size." 

"Kusura bakma Ayşe Hanım. Esnaf adamım anca gelebildim. Hani neredeymiş torunum."


Ahmet Bey kucağındaki bu ufaklığı gördüğü an göz yaşlarını tutamaz. Bu duyguyu ilk kızı Sevil'de yaşamıştır. Ve şimdide yavrusunun yavrusu ona bu duyguyu bahşetmiştir. Artık baba değil dede olmuştur. Ve ister istemez gözyaşlarına hakim olamaz. Bu duygu dolu olaya odadaki herkes dahil olur.

...


Ertesi gün hastane işleri halledilmiş ve taburcu olmuş olan Sevil, evindeki odasında uzanmaktadır. Baş ucundaki beşikte ise az önce karnını doyurduğu oğlu uyumaktadır. Akşama evlerine aile büyükleri gelecek ve oğlunun adını duyuracaklardır. Eşiyle beraber ismini çoktan belirlemişlerdir. Sevil, oğlunun adının eşiyle uyumlu olmasını arzu etmektedir. Çok sevdiği eşinin vefat eden babasının namı değer kaynatasının adını koymaya karar vermiştir. Bu konuyu eşine ilk açtığında bunu duyan Burhan bey 'Bana dünyaları verdin şimdiyse o dünyamı güzelleştiriyorsun' deyip karısına sarılır. Burhan beyin anne ve babası çok erken yaşlarda vefat etmişlerdir. Sevil Hanım ona adeta kol kanat gerer. İkisi de birbirinin ailesi kısacası her şeyi olmuşlardır. Akşama bu güzel haberi verecek olmanın heyecanını yaşarlar. Akşam olmuş ve misafirler sonunda teşrif etmiştir. Yemekler yendikten sonra herkes dinlenmeye köşeye çekilir. Sevil ve Burhan çifti bu mutlu haberi verirler. Herkes birbirine sarılarak bu anı kutlar.

 Artık o an gelmiş ve aile büyüğü olarak Ahmet Beyin kucağına küçük bey emanet edilmiştir. Ahmet Bey daha fazla vakit kaybetmeden işe başlar. İlk başta kıbleye doğru döner, önce sağ kulağına ezan, daha sonra sol kulağına ise kamet okur ve üç kere çocuğun sağ ve sol kulaklarına ismini tekrar eder.

"Senin adın KORHAN, senin adın KORHAN, senin adın KORHAN... Ailemize hoşgeldin küçük adam.


 .....

Yeni bir hikayeyle daha sizlerle birlikteyiz. Konu bakımından hep farklı arayışlara girmeye çalışıyorum. İnşallah bunu başarabilirim ve okunmasını sağlayabilirim. Şunu başta söyleyeyim öyle bildiğiniz tamamen aşk olan bir hikaye değil bu. İçinde aşk var elbet, ancak çok farklı boyutlara da ilerlemekte. Bu bir gizem hikayesi ve kimi zaman gerilimini de barındıracak bir hikaye olacak. Hikaye bazen başrollerden bazen ise diğer karakterlerin ağzından yazılabilir o an ki duruma bağlı. İlk bölüm olması sebebiyle kısa ve öz geçmişe giriş yapmış bulunmaktayım. Zamanla hikayenin gidişatı ne yönde olur bilmiyorum. Nasıl ilerler ya da ilerleyebilir mi onu da bilemem ancak şunu diyebilirim ki çok heyecanlıyım. Neyse uzatmıyayım şimdilik kendinize çok iyi bakın.

- İYİ GÜNLER.- 

Katilim Sensin [ASKIDA] DüzenleniyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin