12.Bölüm

48 11 2
                                    



Siz hiç sevdiğiniz kişiyi saatlerdir hatta günlerdir göremeyip sadece beş dakikalık bile olsa görmek istediniz mi? Ben istedim hem de çok. Kaç gündür onu o kadar çok merak ediyorum ki. Sanki içim içimi yiyor. Başına kötü bir şey gelebilmiş olma ihtimali beni o kadar korkutuyor ki anlatamam.  


"Saatlerdir burada oturuyoruz. 1 haftadır yok bugün de ortalarda değil.Hadi ama Lena! canım çok sıkılıyor. Bir şeyler yapmalıyız. Bugün sinemaya gidelim mi?" 

diyen Gizem'e ciddi misin der gibi bakıp tekrar önüme geri döndüm.  Sinirlenerek oturduğu sandalyeden kalkıp Wc'nin olduğu kısıma doğru yürümeye başladı. Bense onu hiç çekemeyeceğim için peşinden gitmedim. Biliyorum şuan bana çok kızmış olabilir ama bu beni sevmediği anlamına gelmiyor elbet barışırız. Neyse benim adımda Lena ise beklemekten vazgeçmeyeceğim.O herif buraya gelecek ve ben onu göreceğim.

...

Üff asma artık suratını Gizem. Tamam haklısın dört saattir  aynı yerde oturuyor olabiliriz. Hatta açlıktan ölüyorda olabiliriz ama amaa.. Anla beni işte onu görmem lazım. Gece uykularım kaçıyor. Sadece adını bilmem yetmiyor. Adı çıkacağına başka bilgileri de ortaya çıksaydı ya. Keşke ev adresini biliyor olsam. Ya da en önemlisi numarasını bilebilsem.

"Aaa benim stalker arkadaşım bunları nasıl bilemez çok üzücü. Bu mesleği hemen bırakmalısın" 

Dalga geçiyor olsa da Gizem'in söylediği lafa ikimizde gülmüştük. 

O sırada bulunduğumuz binadaki kapıda bir kalabalık belirdi.  Hadi ama bu kız topluluğunun burada ne işi vardı. Hem de bu saatte öğle vaktinde diye düşünmeme kalmadan onu gördüm. Heyy heyy çekilin bakayım yoldan onu ilk ben gördüm. Kimseye yedirmem. O kadar derdimin üstüne birde akbaba kılıklı kızlarla uğraşacaktım heh çok güzel.

Kapıdan içeri aynı umursamazlığıyla adımını atıyordu.Yürürken telefonu hiç elinden düşmezdi beyefendinin. Nasıl başarabiliyordu ki bunu. Ben olsam takılıp düşecek bir sebep bulabilirdim. Odaklandığım zaman dünya ile bağlantım kesilirdi. Şuan ona bakarken olduğu gibi. Yanımdan usulca geçip yukarı kata çıktı. Arkasından iç çeke çeke bakarken birinin hızlı beni sarsmasına maruz kalmıştım. Kim böyle bir densizlik yapardı.

"Ne yapıyorsun hayvan" diye çemkirmeme kalmadı. Karşımda Gizemi gördüm. Bana sabah ki bakışını tekrar atmakla meşguldu.

"Hanımefendimiz beyini gördüyse eğer gidebilir miyiz?"

"Ha şeyy neyy.. Yukarı çıkıp bakalım mı nereye gidiyormuş."

"Lenaaaaaa...!"

"Tamam ya. Hemen de kızıyor. Şaka yapmıştım ben tepkini ölçmek için."

"Yav he he.. Canım aynen öyle. Tepkimi ölçmek için. Aynen tepkimi çok ölçersin zaten. Oyalanmada yemekhaneye gidelim. Açlıktan midem sırtıma yapıştı. Biraz anlayış istiyorum. Yemeğimizi yiyelim sonra ne yaparsan yap. Şuan gözüm sadece yemek görüyor."

...

Dün eskisi gibi olabileceğimizi düşünerek hata etmiştim. Lafından dönmeyen Sevil Hanım,beni şaşırtmamış kendi bildiğini okunmaktan çekinmemişti. Dün ki tavırları hem acı çeken bir kadını hem de sevgisini evladından eksik etmeyen bir anne gibiydi. Ortasıydı bana göre ya da hiç biriydi bilemiyorum. Kafam kazan gibiydi. İçtiğim zamanlar bile bu kadar kötü olmazdım ki ben. Bu kadının aşkı, sevgisi beni çarpıyordu. Kendime gelmem biraz zaman alacağı benziyordu. Yemekten sonra kendimi eve zorla atabilmiş ve sızmıştım. 

Ertesi güne lanet ederek uyandım. Neden vücudum beni uyandırmaya çalışıyordu. Oysa ki ben, bir sene kadar buradan kalkmak istemiyordum. Telefonu kurmadığım halde her gün uyandığım saatte uyanmakta ayrı saçmalıktı. Tekrar geri yatmak istedim ancak bunu yapamadım. İçki sebebiyle sızmaya alışmıştım. Şuan gram uykum yoktu ve bu durum canımı epey sıktı. Sıkılıyordum. Ne yapmalıyım diye düşünürken dün annemin demiş olduğu laf aklıma geldi. Okula gitmediğimi biliyordu. İstesem yine gitmezdim ancak kendimi onun lafını dinlerken buldum. Bugün okula gidecektim. Hızlı bir şekilde kişisel bakımımı halledip giyinip evden çıktım. 

Yolda giderken karnımın acıkmış olduğunu fark ettim. Evimin yakınlarındaki kahvaltısıyla ünlü olan kafeye gitmeye karar verdim. Cam kenarında bulunan her zaman ki masama oturdum. Etrafa kısaca bir göz attım. Sabahın bu erken saatine göre oldukça müşterisi vardı. İçeriye bakındıktan sonra siparişimi verdim ve tekrar dışarı seyretmeye başladım. Bir kaç dakika sonra gelen kahvaltı tabağı iştahımı epey açmıştı. Hiç vakit kaybetmeden yemeye koyuldum.

...

Aracımı boş bulduğum alana park ettim. Her zaman ki yavaş adımlarımla öğrenci otoparkından ana binaya doğru yürümeye başladım. Yürürken kendimi oyalama amaçlı telefonumda bulunan herhangi bir oyunu açıp yürümeye devam ettim. Yürürken çevremdeki bir takım seslere aldırış etmeden bina girişine doğru yöneldim. Kapı önündeki bir kaç çığırtkan kız ve tuhaf hallerini umursamadım ve yanlarından usulca geçtim. Bir anlık bakışlarım telefondan uzaklaşıp yanından geçmek üzere olduğum kıza denk geldi. "Gene mi bu kız?" diye düşünürken, tekrar telefona bakmaya devam ettim. Allah'tan ona baktığımı fark etmedi. Bir de bu kızla uğraşamazdım. O da bana baktı acaba o da mı beni seviyor? diye triplere girenlere tahammül edemezdim.  Merdivenlere yönelip ikişer adım atarak ilerledim. Sınıfa girdiğim sıra hocanın çoktan derste olduğunu fark ettim. Dersi bölmemek için sessiz bir şekilde oturdum. Hangi ders anlatıldığını anlamak için beyaz tahtaya kısa bir göz attım. Bildiğim konu olması sebebiyle ilgimi çekmemişti. Ben de telefonuma odaklanmaya devam ettim. O an düşünmeye başladım ve sebepsiz bir şekilde aklıma az önceki kız geldi.

Geçen hafta sinirlerimi nasılda hoplatmıştı ama haddini de bildirmiştim. Adım ne demişti Lara.. Lana.. yok Lahana.. Tamam tamam şimdi hatırladım. Lena. İsmi de kendi gibi tuhaf. Aklı havada bir kız olsa gerekti. Yoksa her gördüğü an, neden az önceki gibi bakardı ki. Kendi kendine bir takım duyguların içine girmiş olmalı. Beni de dahil etmez umarım. Onun gibi gereksizlerle uğraşamayacak kadar meşgul biriydim.   

Dersin bitmiş olduğunu fark ederek kendime çeki düzen verdim. Sıradan kalktım ve  tam sınıf kapısından çıkarken; "Siyah tshirtlü delikanlı! bekler misin?"

"Benden mi bahsediyorsunuz?"

"Evet . Adın neydi?"

Adımdan sana ne yaşlı herif. Tabi bunlar sadece içimden geçenlerdi. 

"Adım Korhan."

"Korhan mı? Evett.. Şimdi hatırladım. Eşyalarım bugün oldukça fazla. Senden bir şey rica edebilir miyim? Odamın anahtarını versem bu kitapları bırakabilir misin diye soracaktım.

Bu da nereden çıktı şimdi. Oradan eşya taşımakla yükümlü biri gibi mi duruyorum. Neyse bugün iyi günümdeyim.

"Olur bırakırım."

"Çok sağ ol. Aslında eşya taşıtmak huyum değildir. Ancak dikkatimi bayadır çekiyordun. Senle iletişime geçmek istedim. Neyse seni sıkmak istemem delikanlı. Al bunlar odamın  anahtarları. Benim bölüm başkanıyla görüşmem gerek. Kitapları bıraktıktan sonra işin yoksa eğer beni bekler misin? Seninle sohbet etmek isterim. Ha unutmadan kapıyı iyi kitle. Anahtarı yan odadaki memura bırakırsın. İşim çok uzun sürmez. Sonra görüşürüz."

diyerek yanımdan uzaklaştı. Dikkatini ne diye çekiyorsam. Pekte geveze bir herife benziyor. Şu kitapları bırakıp eve gitmek istiyordum. Bir de sohbet etmek istiyordu. Bugün şanslı anıma geldiğiniz beyefendi . Bekleyelim bakalım.  

...



Katilim Sensin [ASKIDA] DüzenleniyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin