~ Emsal-i Sevi 3. Bölüm ~

78 9 1
                                    

Sevi karşı camdan kendisine bakan Ömer'i görünce hafif tebessüm etti. Ömer de karşısında Sevi'yi görmesiyle baş selamı eşliğinde gülümsedi.

"Sevi?"

"Efendim Ömer?"

"Yeni bir şey yazdın mı?"

"Hayır. Zaten ani delilikle yazdım onu da daha yazmam."

"Neden Sevi? Yaz işte başlamışken bırakma. Hem bence eline kalem yakışmış."

"Senin düşünceli detaylıca öğrensem ne yapsam diye tereddütüm kalmayacak ama sende iki laf bile etmiyorsun." Sevi'nin bu sızlanışına uzunca gülümsedi Ömer.

"Haberiniz olsun şairem, beklemek de en az yazmak kadar üstâd işidir."

"O halde henüz acemi bir çırak olduğumu hatırlayınız ve yavaştan öğretiniz üstadım."

"Yarın o kadar da uzun bir bekleyiş değildir Sevi Hanım." Sevi, Ömer'in ağzından duyduğu hanım sıfatıyla içi bir hoş olduysa da inadına devam etti.

"Şunu unutmayınız ki üstadım bekleyen için 1 saniye acımasızca asıra dönüşebilir." Ardından yine Ömer'in yüzünde yine derin bir tebessüm yerini aldı. Sevi'ninse gırtlağından aşağı kaynar su dökülmüş gibi bir his içini sarmıştı. Ardından Ömer yeniden konuştu.

"Hava epeyce soğuk içeri girin ve ısının Sevi Hanım. Hem saat de geç oldu bugün yorulmuş olmalısınız ıstırahat ediniz."

"O halde son sözümün cevabınıda yarın verirsiniz Ömer Efendi. Zira merağım, yorgunluğumun ve üşümemin önüne geçiyor." Sonrasında Ömer'in ne diyeceğini beklemeden içeri geçti. Üzerine pamuklu kumaştan mavi uzun geceliğini giydi. Yatağına girdiyse de uyuyamadı ve heyecanla yarını bekledi.

¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤

Yarın sabah erkenden kalkan Sevi ilk iş camdan Ömer'in penceresine baktı. Dün akşamki sevincini yaşayamadı. Camına taş atmayı düşündüyse de eline taşı aldığında vazgeçti. Çok arzulu gözükmek istemezdi karşısında. Aşağıya indi ve kahvaltı hazırlamaya başladı. Sonra ev halkı uyanmadan odasına koşup üzerine siyah belini ince gösteren ayak kısımlarında bollaşan ve döndüğünde etrafında salınan uzun entarisini giyindi. Başına da siyah şal dolayıp saçlarını iki yanından saldı. Sonra yüksek ökçeli siyah papuçlarını temizledi. Aşağıya indiğinde her sabahki gibi Ahmet Efendi'den aldığı kuruşlarla az evvel temizlediği pabuçlarını ayağına geçirdi. Sonra hızlıca sokağa çıktı. Gözü ilk olarak Ömer'in evini aradı. Oralarda göremeyince tekrardan sokağın öteki ucundaki ekmek kuyruğu oluşturmuş insanlara çevirdi başını. Aralarından Ali Amca'yı seçmeye çalıştı. Gözleri onu bulamayınca hayretle kaşını çattı ve bunu sonra düşünmeye karar vererek bir sokak öteden sesi gelen Kemal'in yanına vardı.

"Kemal ver bakalım bir gazete." Kemale bir kaç kuruş uzatarak gazeteyi aldı. Sonra biraz evvel gözünün takıldığı ekmek kuyruğuna ilerledi. Ali Amca'yı yine görememişti. Mustafa'ya seslendi.

"Mustafa ekmek sar bakalım." Mustafa ekmeği sarıp Sevi'ye uzattı. Sevi ekmeği aldığı gibi eve doğru ilerlemeye başladı. Belki Ömeri görür konuşurum diye ümitlendiyse de bu sabah onunla da karşılaşamamıştı. Sevi eve vardı gazeteyi Ahmet Efendi'nin önüne koydu. Kahvaltı sofrasında sessizlik hakim sürerken Sevi'nin içi fazlasıyla bunaldı. Şükür ki bu akşam olsun Ömer'lere gidecekti. Kahvaltının ardından bulaşıkları temizledi ve akşam için hazırlanmaya giden Hatice'nin arkasından bakakaldı. Umutsuzca yüzünü asmışken sabah ki gazete dikkatini çekti. Geçen gün yazdığı dörtlük, ilk sayfada yerini almıştı. Heyecanla gazeteyi masadan aldı. Kendi dörtlüğünün altında yer alan Ömer'in yazısı dikkatini çekti. Yer alan cümleler şunlardı.

EMSAL-İ SEVİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin