~Emsal-i Sevi 9. Bölüm~

37 5 1
                                    

Sevi duyduklarıyla kanının çekildiğini hissederken, Bilal ayrı bir utanç içinde yüzünü ellerinin arasına aldı. Babasının yanında fazla konuşmak istemediğinden başıyla yukarıyı işaret edip ayaklandı. Sevi de hemen peşinden onu takip ederken bu işten sıyrılmanın yollarını arıyordu. Ömer'e daha yeni kavuşmuşken akşamına böyle bir haber almak kendi şansına özgü olmalıydı. Bilal odaya girdi ve Sevi de girdikten sonra kapadı. Ardından beklemeden konuşmaya başladı.

"Bak Sevi aslında biz süt kardeş olduğumuz için bize dinen nikah düşmüyor zaten. Ama annene ait böylebir vasiyet olması babamı sorumluluk altında hissettiriyor. Ne olursa olsun evlenmek mecburiyetinde kalırsak da gönlün rahat olsun. Biz seninle abi kardeşten öte olamayız. Ve en münasip zamanda seni boşarım. Lakin şöyle de bir gerçek var ki benimle evli olduğun sürece ne Ömer ne de başka bir erkekle görüşmeyeceksin. Sebebi art niyetim olduğundan değil, aksine senin adın çıkmasın, tamam mı?

"Tamam Bilal. Bir şey soracağım. Madem ki böyle bir vasiyet vardı Ali Amca neden daha önce söylemedi?"

"O da yeni öğrenmiş, bizimle beraber. Bugün Makbule Hanım sana ait eşyaları getirince içinden çıkmış."

"Öyleyse neden beni İsmail'e vermeye çalıştılar?"

"Zarf açılmamış ki. Ben açtım zarfı."

"Ben Ömer'e ne diyeceğim Bilal?"

"Hakikat neyse onu diyeceksin."

"Bilal biz Ömer'le bugün her şeyi dillendirdik."

"Ne lakırdıyorsun Sevi? Açık söyle."

"Ömer'le ben seviyoruz birbirimizi. Sevgili olduk birbirimize." Sevi konuşurken utanmış, başını eğmişti. Çok geçmeden Bilal'in sıcak kollarını etrafında hissetti. Bilal Sevi'yi kendine çekip sarılırken konuştu.

"Beni pek mutlu ettin Sevi. Siz ikinizin arasına girmemek için elimden ne geliyorsa yapacağım. Sabredin."

"Bunu ona nasıl dillendireceğim Bilal?"

"Bu akşam görüştürürüm yine sizi. O zaman yüz yüze bakarken söylersin." Sevi usulca başını sallayarak onayladı. Daha sonra Bilal'le beraber aşağı indiler. Hızlıca akşam yemeğini hazırlamaya koyulan Sevi yaklaşık yarım saat sonra tüm işlerini bitirdi. Ali Amca ve Bilal'in de sofraya kurulmasıyla sükunet içerisinde yemek yediler. Yemek esnasında bakışları sürekli çakışan Sevi ve Bilal yemek biter bitmez sofrayı beraber kaldırdılar. Hava soğuk olduğundan üzerine kabanını da geçiren Sevi yüksek ökçeli ayakkabısını da ayağına takıp dışarı çıktı. Yerden küçük bir taş bulup, Ömer'in camına fırlattı. Bu esnada Bilal de çoktan yanına gelmiş, Ömer'in çıkmasını bekliyordu. Fazla geçmeden Ömer'in başı dışarı süzülmüş ve karşısındaki cama bakmıştı. Bu hareket Sevi'nin dudaklarında hafif bir tebessüme yol açarken ellerini havaya kaldırarak kısık sesle konuşmaya başladı.

"Ömer buradayım!" Ömer Sevi'nin sesini duymasıyla başını aşağı doğru eğerken kaşları çatılmış, sorgularcasına Sevi'ye bakıyordu.

"Sevi? Bu saatte neden dışarıdasın? Mühim bir şey mi oldu?"

"Konuşmamız lazım Ömer. Gel aşağı. Evet mühim bir konu var." Ömer kaşları havalanmış bakarken başıyla onayladı ve ardından içeri girdi. Çok geçmeden üzerinde siyah kaşe montuyla çıkmıştı. Adımları direk olarak Sevi'nin yanına ilerlerken, Sevi de kollarını açıp, parmak ucuna çıkmış ve sarılırken soğuktan kızarmış olan burnunu Ömer'in yanağına sürtmüştü. Ömer Sevi'nin bu denli yaklaşmasına sevinse de bir sebebi olduğunu bilmek onu daha çok telaşa sokuyordu. Bilal'in varlığını fark etmesiyle elleri Sevi'nin beline dolanmış ve kendinden ayırmıştı. Sevi beklentiyle Ömer'e bakarken, Ömer anlaması için başını Bilal'in olduğu tarafa çevirip sormuştu.

EMSAL-İ SEVİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin