Odaya bir göz attım. Sadece bir yatak ve tekli koltuk vardı. Kerem 'neden ayrı oda tutmadık' dedim. Kerem 'ayrı oda tutsam babama hemen haber uçar sence bunu onlara nasıl açıklarız bir fikrin var mı' diye sordu. 'haklısın tamam' dedim ve çantamı yatağın üzerine bıraktım ve kendimi yatağa attım yorucu bir yolculuktu. Kerem ise duşa gireceğini söyleyip banyoya yöneldi. 2 hafta burada kalacağız ve bende bavulumu boşaltmaya başladım.
Akşam yemeğinden sonra odamıza çıktık. Kerem telefonu ile oyalanıyordu. Ilık bir duş almak iyi fikir diye düşündüm ve duşa girdim. Duştan çıkınca Kerem'in tekli koltukta uyuduğunu gördüm. Anlaşılan uyuya kalmış. Uyandırmaya çalıştım. 'kerem' dedim ama hiçbir tepki vermedi. Kerem diyerek dokundum ama yine kalkmadı. Uğraşmayı bıraktım ve yatağa doğru ilerledim. 'kerem bak yatıyorum yatağa gelmek yok' dedim ve uyudum.
...
Uyandığımda kerem yerinde değildi. O kadar uykuluyum ki hemen uykumun açılması için banyoya gittim. Kapıyı açar açmaz bağırarak arkamı döndüm ve gözlerimi kapattım. 'Duş alacaksan neden kapıyı kilitlemiyorsun' diye bağırdım. Kerem 'sen neden dikkatli olmuyorsun' dedi. ' iğrenç pislik nasıl bana suç atarsın' diye çıkıştım. Allahtan belinde havlu vardı sadece iki saniye geç gelsem o havlu yerinde olmayacaktı. Onun tekrar konuşmasına izin vermeden ve hiç arkamı dönmeden hatta gözlerimi bile açmadan koşarak kapının önünden uzaklaştım.
...
Balayı çifti için özel köşkler varmış ve oraya kahvaltı yapmak için indik. Bir gölün kenarındaydı. Etraf yemyeşil görünüyordu. Harika bir manzara hakimdi. Biz otururken iki görevli kahvaltı masasını hazırlamaya başladı. Sabahki yaşanan olaydan dolayı göz göze gelmemeye çalışıyordum. Masa hazır olunca kahvaltı yapmaya başladık. Tabağıma salata almak için uzandığımda aynı anda Kerem'de uzandı. Hemen elimi çektim. O da aynısını yaptı. Göz göze geldik ve hemen gözlerimi kaçırdım. Bu halimden baya keyif alıyor gibiydi. Çünkü sırıtmaya başlamıştı. Kerem 'dışarı çıkmak ister misin' diye sordu. Hemen ' evet' diye cevap verdim. Çünkü burası bilmediğim bir ülke ve bilmediğim bir dil konuşuluyor ama Kerem hem burayı biliyor hem de Korece konuşabiliyor. Ama hava sıcak ve buraları bilmediğim için merakıma yenik düştüm ve ' hava sıcak nereye gideceğiz' diye sordum. Beni sinir etmek için uğraşıyor. Bu yüzden her şeyi değiştiriyor. 'eğer gitmek istemiyorsan tamam' dedi ve devam etti 'ben sadece yemek için lezzetli bir şey bulmak istiyorum' dedi. Biraz ukala bir tavırla 'sana eşlik etmek için gelebilirim' dedim. Bu halime tebessüm etti. 'gelmek istiyor musun istemiyor musun' dedi. Biraz tabağımla oynadım ve gidelim dedim. Kerem daha geniş sırıttı ve 'gelmek istiyorsan gülümse' dedi. Ondan bunu beklemiyordum. Kaşlarımı havaya kaldırdım. Kendisi yüzüne gülümseme yerleştirdi ve 'gülümse' dedi. Bu haline gülmek istedim fakat sabah olanlar aklıma gelince utandım ve başımı önüme eğdim. ' hadi gülümse eğer gitmek istemiyorsan sen bilirsin' dedi. Biraz tebessüm ettim. 'olmaz biraz daha gül' dedi. Bu hali komiğime gitti ve gülümsedi. 'tamam hadi gidelim' dedi.
...
Yürüyerek dolaşmaya karar verdik. Bir köprüden yürürken yanımızda bir bisiklet süren adam durdu. Arkasında da küçük bir kız çocuğu vardı. Adam kızıyla ilgileniyordu. Onlara bakakaldım. Kerem biraz ileriye gitmişti benim yürümediğimi görünce bana seslenmeye başladı 'pinokyo pinokyo' kafamı ondan tarafa çevirdim benim hareket etmediğimi görünce geldi. Beni kolunun altına alıp ' hey pinokyo buraya gel' dedi. Onunla beraber köprüden aşağıya baktık. Köprünün altında su akıyor ve ortasında bir taş vardı. Taşın ortası oyulmuş bir şekildeydi. Kerem 'Bunu görüyor musun' dedi taşı göstererek. Kafamı evet anlamında salladım. Kerem devam etti 'bunun ne olduğunu biliyor musun' diye sordu. Hayır anlamında kafamı salladım. Kerem 'buraya koreliler para atarlar ve dilek tutarlar' dedi ve devam etti 've bunu biliyor musun? O attığın para taşın ortasına gelirse dileğin hemen kabul olur' dedi. Ona inanmayan gözlerle baktım. Şaşırmıştım çok saçma gelmişti ama çok ikna edici konuşmuştu. Ona inanmıştım galiba ya da sadece denemek istedim. Dileğimi tuttum ve parayı suya attım ama para taşa değmedi bile. Sinirim bozuldu ve ofladım. Kerem ise kahkaha atmaya başladı. 'gerçekten inandın mı bu saçma şeye' dedi ve gülerek devam etti ' ben şaka yapmıştım' dedi. Bende inanmadım sadece denemek istedim. Biraz daha dolaştıktan sonra otele geri döndük. Kerem yatağa yatmıştı. Bana uyuyacak yer kalmamıştı. Bende koltuğa oturdum biraz vakit geçirirken uyuya kaldım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
UNUTULMAZ
HumorLiseyi Londra'da okuyan bir genç kız. Beren SEZİN. Ailesi tarafından bir kere dahi üzülmemiş bir kız. Yurt dışından dönünce ailesi tarafından hayal kırıklığına uğruyor. Onu bu kadar yaralayan ne? Hayatı nasıl tepetaklak olacak? Gerçek aşkı bulabile...