Alarmı icat edeni. Tövbe tövbe ya sabah sabah bu ne böyle. Sinirle söylenerek kalktım. Alarmı kapattım ve uyumak için tekrar uzandım. Tam uykuya dalmak üzereyken odamın kapısını 'kalkma vakti uykucu' diye bağırarak Tuğçe odamdan içeriye girdi. İçimden her türlü küfrü ederken battaniyeyi kafamdan yukarıya çektim. Banane ya gece zaten çok geç uyudum en son Kerem gidince saat üç buçuktu. Tuğçe üzerimden battaniyeyi almaya çalışırken inatla daha kuvvetli tuttum. 'Tuğçe git ya uyumak istiyorum ben' dedim. ' Ne gidicem be bugün en yakın arkadaşım kardeşim çocuklarımın teyzesi torunlarımın büyük teyzesi evleniyor' dedi. Kendimi gülmemek için biraz tuttum ama daha sonra kahkaha atmaya başladım. Tuğçe'de fırsattan istifade battaniyeyi aldı. Tuğçe'ye bakınca daha çok gülmeye başladım 'çocuklarının teyzesi' dedim ve kahkahamın arasında devam ettim "torunlarının büyük teyzesi demek' dedim. Tuğçe' de benimle gülmeye başladı ben elimden geldiğince konuşmaya çalıştım 'biraz uçmadın mı' diye sordum. "Tamam biraz abartmış olabilirim neyse hadi kalk" dedi. Tuğçe'ye dudak büzüp ve "biraz daha lütfen" dedim. Tuğçe "kalkman için üçe kadar sayıyorum kalkmazsan bağırırım" dedi. Tuğçe'ye omuz silktim "bağırırsan bağır ben uyucam" dedim. Tuğçe sinsice sırıttı ve bağırmaya başladı."geliyor geliyor Kerem'in müstakbel eşi geliyor" diye bağırmaya başladı. Sanki maçtayız o da tezahürat yapıyor. O bağırınca hemen kalktım ve ağzını kapattım. Tuğçe odadan çıkınca hazırlandım ve odadan çıktım.
...
Kalbim yerinden çıkacak gibi atmaya başladı çünkü bu bir oyunda olsa biraz sonra evleneceğim. Gelin odasında hazırlığım bitti ve Kerem'in gelmesini bekliyorum. Tuğçe birden "ya nasıl unuturum çıkar ayakkabılarını" dedi. Ne oldu demeye kalmadan beni oturttu ve ayakkabımı çıkarttı. "Beren kalem yok var mı yanında nerden bulabilirim ya " diye söylenmeye başladı. "Tuğçe ayakkabımın altına adını yazacağını söyleme" dedim. Tuğçe gayet normal bir şekil "yazıcam"dedi. Masanın üzerinde kalem gördü ve Hemen adını yazmaya koyuldu o adını yazarken "Tuğçe bir teorim var" dedim. Kafasını kaldırdı ve bana baktı "hani bu gerçek evlilik değil ya galiba sen sonsuza kadar bekar kalacaksın" dedim. Halbuki onun Aras'ı var ama haberi yok. Tuğçe ukala bir tavırla " bana bir bak bakayım bu güzellik kimde var lan " dedi. Ben ona ciddi misin der gibi bakınca tuğce devam etti "güzellik yarışmasına girsem ilk üçe girerim be ben" dedi. Tuğçe gerçekten güzel bir kız hakkını yememek lazım ama kızdırmak hoşuma gidiyor. "Bu tiple mi güldürme beni cadı" dedim. Tuğçe ilk önce ayakkabımı elime verdi ve daha sonra "var mısın iddaya" dedi. Ona anlamayan gözlerle bakınca "bir kişi seç ben de o kişiyi sizin balayı dönüşünüze kadar kendime aşık edeyim" dedi. Bu hoşuma gitmişti kimi seçeceğim bana bağlı olması daha bir güzel geldi. "Kim olursa olsun mu" dedim. Tuğçe evet anlamında kafasını salladı. " senin sevdiğin kişiyi kendine aşık etmeye çalış" dedim. Tuğçe anlamadı ve bende açıklama yaptım "Aras onu sevdiğin gibi onun da seni sevmesini sağla" dedim. Cadının haberi yok ki Aras onu kendinden bile çok seviyor. Tuğçe "hayır o benim en yakın arkadaşım saçmalama" dedi. işte buna gülerdim. Her şeyi unutmasaydın şu an bu düğüne bile gelmezdin belki başka bir yere bile giderdin. "Hayır Tuğçe o seni seviyor tıpkı senin gibi" dedim ve devam ettim "ben Aras'ı sevmiyorum senin ne düşündüğünü biliyorum ama sevmiyorum her şeyi unutmuş olabilirsin ama Aras'ın sana seni seviyorum dediğini unutma" dedim. Tuğçe söyledikleri sanki kafasında tarttı. Ardından kendini fazla zorlamış olacak ki başını tuttu ve yere bıraktı kendini. Naptım ben. Hemen yanına gittim. Tuğçe yerde oturuyordu. "İyi misin özür dilerim seni zorladım" dedim. Tuğçe "iyiyim bir şey hatırladım bir fotoğraf karesi" deyip biraz duraksadı bana baktı ve devam etti "sahilde ağlıyordum" dedi. "Kendini zorlama hatırlayacaksın emin ol unutman iyi oldu yoksa bırakıp giderdin her şeyi" dedim. Tuğçe bana anlamayan gözlerle baktı. Ona güven verircesine sarıldım. " Düşünme sen bunları" dedim. Tuğçe "Aras'la konuşucam her şeyi hatırlamak istiyorum" dedi. Tam konuşacakken kapı çaldı. Tuğçeyle yerden kalktık. Tuğçe kapıyı açtı. Kerem ve Aras gelmişti. Kerem " hazır mısınız" diye sordu Tuğçe'ye. İçeriden "evet hazırız" diye bağırdım ve kapıya gittim. Aras ve Kerem beni görünce baştan aşağı süzdüler. Aras ıslık çalarak "vay vay bu ne güzellik prenses" dedi. Aras'a teşekkür ettim. Kerem hiçbir tepki vermedi ama beğendiği gözlerinden belli oluyor. Çünkü gözlerini hala üzerimden çekmedi. Aras'da bunu fark etti ve öksürmeye başladı. Kerem kendine gelince hadi gidelim dedi.
...
Aman Allah'ım sanırım ölüyorum. Çok kalabalık ve herkes bize bakıyor biz ise nikah memuruna. Salona bir göz attım. Azra anneannesinin yanına oturmuş bize bakıyordu. Bende inatla ona baktım. Bana sinsice gülümsedi. Bir iş çeviriyor olabilir mi diye düşünmeden edemedim. Nikah memuru konuşmaya başlayınca Azra'ya bakmayı bıraktım. Nikah memuru şu meşhur sorusunu ilk Kerem'e sordu. Kerem hiç tereddüt etmeden düşünmeden "evet" dedi. Sıra bana gelince hala bir şansım var mı diye düşündüm. Biraz bekledim hayır demeyi düşündüm ama Tuğçe'ye bakınca fikrim değişti. Bana evet demem için işaret yapıyordu. "Evet" dedim. Şahitlerimiz Tuğçe ve adını henüz bilmediğim bir çocuk. Kerem'in yakın arkadaşıymış. Onlar da şahitlik edince nikah memuru gelini öpebilirsin dedi. Ben burasını hiç düşünmemiştim. Kerem'in ayağına başladım bilr çünkü bu gerçek değil diye düşündüm ama şimdi Kerem beni öpecekti. Ayağa kalktık Kerem'e doğru döndüm. Kerem yavaş yavaş yaklaştı ve alnıma ufak bir öpücük bıraktı. Ardından kulağıma eğildi ve "Sana hatırlatmam gereken bir şey var müstakbel eşim" dedi. Dünden bahsediyordu. Ona senin eşin falan değilim demiştim. Nasılda unutmamış. Kerem'e bir şey söylemek yerine tebessüm etmekle yetindim.
...
Kadınlar bekletir derler ya yalan. Ben şu an Kerem'i bekliyorum. Ortadan bir kayboldu hala yok uçağı kaçıracağız gelmezse. Tuğçeyle ve Aras'la vedalaşırken kerem geldi. O gelince havaalanına gittik. Kayınpederim bize iki haftalık bir balayı hediye etmişti. Güney kore'ye. Hiç gitmediğim ve bilmediğim bir dil. Biraz zor olacak diye düşündüm ama Kerem kore ve biliyormuş ve daha önce bir çok kez orada bulunmuş. Uçağa bindik biraz yorucu bir yolculuktan sonra otele geldik...KEREM'DEN
Damat odasında yalnız kalmıştım. Aras kızların yanına gitmişti. Birden kapı açıldı. Gömleğimi çıkarıyorum ki çıkarmadan arkamı döndüm Azra gelmişti. " Ne işin var burada" diye sordum sinirle.
"Seni özledim" dedi ve yanıma geldi. "Git burdan Azra görmüyor musun evlendim artık" dedim. Azra "ben izin vermeseydim evlenebilir miydin zannediyorsun. Onun için çok güzel planlarım var hatta şu an bu planın başka bir parçası için buradayım" dedi. Giderek sinirimi bozuyordu. Sinirle "seni hep alttan aldım haddini aşmanın senin zararına olacağını söyledim ve hatta..." sözlerimi tamamlayamadan Azra dudaklarını dudaklarımla birleştirdi. Bu kadarı da fazla diyerek hemen üzerimdeki şoku attım ve onu ittim. Azra gülerek " bak planın bitmesi için son parça kaldı" dedi. Midemi bulandırıyor artık Bu kız. Kolundan tuttum ve sürükleyerek dışarıya attım. Kapıyı tam kapatacakken Tutku'yu gördüm. Azra'nın yanına geldi. Azra'nın en yakın arkadaşı. " hallettin mi" dedi Azra. "Hallettim güzel çıktı hem" dedi ve ikisi de kahkaha attı. Ne işler çevirdiler bilmiyorum ama beni öpmesiyle bir alakası olduğu kesin. Bunu daha sonra düşünmek için aklıma not ettim ve hemen üzerimi değiştirip Beren'in yanına gittim.Bölüm sonu *****
Arkadaşlar bölümü biraz uzattım...
Biraz daha uzun yazmaya çalışacağım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UNUTULMAZ
HumorLiseyi Londra'da okuyan bir genç kız. Beren SEZİN. Ailesi tarafından bir kere dahi üzülmemiş bir kız. Yurt dışından dönünce ailesi tarafından hayal kırıklığına uğruyor. Onu bu kadar yaralayan ne? Hayatı nasıl tepetaklak olacak? Gerçek aşkı bulabile...