İLK EVRE

79 18 1
                                    


sabah karnımda bir ağrı ile uyandım. Biraz daha kendime gelince Kerem'in kolu olduğunu anladım. Hayır yani bir insanın kolu bu kadar ağır olabilir mi, bir dakika ya Kerem'in kolunun benim üzerimde ne işi var. Hemen Kerem'in kolunu ittirdim ve yataktan kalktım. Kerem kolunun hareket etmesiyle sıçrayarak uyandı. Bu hali komik olsa da kendime hakim olarak gülmedim. Ona bakmaya devam ederken Kerem 'ne yapıyorsun sen sabah sabah' dedi. 'kolunun benim üzerimde ne işi vardı' diye sordum. Kerem 'ne var bunda bunun için uyandırdığını söyleme bana' dedi. ona sırıtarak 'tam üstüne bastın işte bu yüzden uyandırdım' dedim. Kerem 'kızım manyak mısın sen ya bak ben tekrar uyuyacağım sakın ses yapma' dedi. ama ben acıktım ki yalnız da yemek yiyemem. Masumca 'kerem ben acıktım' dedim. Bana tekrar döndü 'ee git ye napayım' dedi. 'ama ben yalnız yemek yiyemem hadi kalk ' dedim. Kerem hiç oralı bile olmadan arkasını döndü ve uyumaya başladı. Ne kadar uyuz birisi diye düşünmeden edemedim. Kerem'in yanındaki yatağın boşluğuna oturdum. kerem'in kalkmasını istiyorum. Aklıma sinsice bir fikir geldi. Yatağın üzerine çıktım ve zıplamaya başladım. Kerem sinirle burnundan soluyarak kalktı. Eliyle ayağımı tuttu ve asıldı. Dengemi sağlayamadım ve kerem'in üzerine düştüm. Bu kadar yakın olmak beni rahatsız ettiği için kalkmak için yeltendim ama kerem ben kalkmaya çalıştıkça kendine daha çok çekti ve konuşmaya başladı 'şimdi beni iyi dinle küçük cadı. Ben uyumak istiyorsam uyumak istiyorumdur yani bundan ne anlıyorsun beni rahatsız etmemen gerekiyor değil mi' dedi benden onaylayan bir cevap beklediğine emindim ama onun yerine 'bana sözün var unuttun mu yemekler beraber yenecek' dedim. Kerem bilmiş bir şekilde sırıtarak 'akşam yemeği diye hatırlıyorum yanlış mıyım' dedi. Onu başımla onayladım ve devam ettim 'evet ama şu an kimse yok' dedim. Kerem 'peki baş belası hazırlan hadi kahvaltıya gidelim' dedi ve beni bıraktı. Beni bırakır bırakmaz toparlanarak kalktım. Benim ardımdan Kerem' de kalktı.

...

Yine sessiz sakin bir kahvaltı olmuştu. Ne o benimle konuşuyordu ne ben onunla ve bu durum giderek canımı sıkmaya başladı. Deniz kenarında çimlerin üzerine oturduk. Manzarası çok güzeldi. Etrafta yine insanlar bisiklet sürüyor çocuklar oyun oynuyorlardı. Bir adam küçük kızına bisiklet sürmesini öğretiyordu. Küçükken bende çok istemiştim ama babam ne kadar denerse denesin bana öğretememişti bir türlü kullanmayı becerememiştim. Ben o tarafa bakarken kerem farketmiş ve o da bakmıştı. Benim bisiklet sürmemi istediğimi düşünmüş olacak ki 'hadi bisiklet sürmeye gidelim' dedi. Ona cevap vermek yerine önüme dönünce bu kez 'bisiklet sürmeyi istiyor musun istemiyor musun?' diye sordu. Kerem'in dalga geçeceğini bildiğim halde doğruyu söylemeyi tercih ettim. 'ben sürmek istiyorum... Ama nasıl süreceğimi bilmiyorum' dedim. Kerem bana uzaylı görmüş masum köylü gibi baktıktan sonra kahkaha atmaya başladı. Bir yaklaşık yarım saat güldükten sonra anca konuşabildi ve 'sen bisiklet sürmesini bilmiyor musun' dedi. Onu onayladım. Bu kez yine kahkaha atarak gülmeye başladı. Biraz daha kendine gelince 'aptal mısın bücür bir insan nasıl bisiklet binmeyi bilmez' dedi. kafasına çantamı vurdum ve yerimden kalktım. Kordonda denizin yanına kadar gittim ve denizi izlemeye başladım. Arkamdan Kerem seslenmeye başladı ama ona dönmedim. 'beren' dedi dönmedim ama 'bücür' deyince sinirle arkamı döndüm. Elinde bir bisiklet vardı. 'gel sana öğreteceğim' dedi ama yanına yine gitmedim. Kerem 'gel o kısa boyunla çabuk öğreneceksin çabuk ol' dedi. Evet ondan kısa olabilirim. Minyon tipli de olabilirim ama bana bücür, küçük gibi şeyler söylemesi sinirimi bozuyor. Ben gitmeyince yanıma Kerem geldi. 'ben sana öğreteceğim gerçekten' dedi. Daha önce çok kez denememe rağmen öğrenememiştim. Kerem'in ciddi olup olmadığına baktım. Gerçekten ciddi duruyordu. 'emin misin' diye sordum. Kerem kafa salladı. Belki şimdi öğrenebilirdim. Gerçekten öğretebilirdi, bende öğrenirdim. Bir küçük çocuğun eline şeker verilmiş gibi mutlu olmuştum. Kerem beni tutarken bisiklete bindim. Kerem hiç bırakmayacağını söylemesine rağmen çok gerilmiştim ve korkuyordum da. kerem resmen beni ve bisikleti taşıyor gibiydi. 'neden geriliyorsun bu çok ağır kendini rahat bırak dedi. ardından devam etti ' pedalla yardımcı olmaya ne dersin? Ben bir tarafı tutuyorum zaten' dedi. Haklıydı. Şu an ona yük gibiydim. Bir sağa bir sola giderken yine sonuç hüsrandı. 'Bırak öğrenmek istemiyorum' dedim. Kerem 'öğretmeme rağmen nasıl yapamazsın bunu öğreneceksin bugün değilse yarın elbet öğreteceğim' dedi. devam edecekken telefonu çaldı. Telefonla konuşmak için yanımdan uzaklaştı. Kerem telefonla konuşup geldikten sonra 'hadi tekrar' dedi. ben bisiklete binince sürmeye devam ettik ama kerem beni bıraktı. Dengemi sağlayamadım ve yere düştüm. Kerem koşarak yanıma geldi. Ben ise yerde kıvranıyordum. Çünkü dizim çok acımıştı ve kanıyordu da. kerem dizime baktı ve koşarak yanımdan uzaklaştı. Ben ise neredeyse ağlayacaktım. Kerem kısa süre sonra elinde su ile geri geldi. Kerem hızlıca suyu dökecekken onu durdurdum ve 'lütfen yavaş ol' dedim. Kerem hiçbir şey söylemedi ve yavaşça suyu döküp yaramı temizledi. Ardından boynundaki gri fuları çıkardı ve aynı naziklikle onu dizime sardı. İkimizde sessiz kaldık ne ben teşekkür ettim ne de o bir şey söyledi. Kerem daha sonra tekrar yanımdan uzaklaştı ve bu sefer çift bisikleti ile geri döndü. O kullanacaktı ben ise arkasında oturacaktım. Kerem ne kadar sinir olsa da birisini üzdü mü kendini affettirmeyi çok iyi biliyordu. Onun hakkında pek bir şey bilmesem de kötü birisi olmadığını biliyordum ve bugün onunla arkadaş olmam gerektiğine karar verdim. En azından birbirimizi tanıyabilirdik. Bisikletle tur atarken kerem sessizliği bozdu 'eğlenceli mi' diye sordu. Ona sevinçle 'evet' dedim. Biraz daha dolaştıktan sonra otele geri döndük. Yemekten sonra odamıza çıkıyorduk ama asansörde karnıma bir kramp girdi. Karnımı tuttum ama pek oralı olmadım. Odaya çıkınca huzursuz olmaya başladım. İçimde garip bir his oluştu. Kalkıp odanın içinde yürümeye başladım. Kerem bana boş boş bakıyordu. Karnımda ki ağrı artınca hemen lavaboya koştum. Bildiğiniz depar attım. Başım da ağrımaya başlamıştı. Lavaboya girince hemen kendimi kontrol ettim. Tüh ya hasta olmuşum. Bu burada olmamalıydı. Hasta olduysam demek ki dört gün yataktan kalkamayacağım. Peki ya Kerem'e ne diyeceğim. Hayatım da hiç bunu bir erkeğe söylemedim ki. Kerem'e de rahatsızım erken uyuyacağımı söyleyip uyumaktan başka şansım da yoktu anlaşılan. Yanıma ilaç bile almamıştım. Sanırım bu sefer baya zor olacak. Ben banyoda düşünürken kerem kapıyı çaldı iyi olup olmadığımı sordu. İyi olduğumu söyledim ama şu an ağrıdan hareket dahi edemiyordum. Yavaş bir şekilde hareket ederek banyodan çıktım. Kerem bana bakıp solgun yüzümü görünce şaşırdı. 'neyin var' diye sordu. 'hastayım uyuyacağım' dedim. Kerem pek üstelemedi. Bende yatağıma yattım ve uyudum. Daha doğrusu uyumaya çalıştım. Sırf bu ağrıdan dolayı hep ilk çocuğumu erkek olsun istedim. Yatakta kaç saattir kıvranıyorum bilmiyorum ama Kerem'i de uyutmadığım kesin. Kerem yataktan kalktı ona uyuyormuş numarası yapmaya çalıştım ama yemediğini konuşmasından anladım. 'uyumadığını biliyorum sıcak bir şey ister misin' diye sordu. Onu reddetmek istedim ama sıcak bir şey iyi gelebilirdi ama ben yine de reddettim. 'hayır uyursam geçer yarına iyileşirim' dedim. Kerem 'hasta olmadığını biliyorum' dedi. 'sana niye yalan söyleyeyim bu konuda' diye sordum. 'aynı banyoyu kullanıyoruz çöp kutusunda çöplerini gördüm' dedi. hayatımda acaba hiç bu kadar utandığım bir an daha var mıydı. Sanırım yoktu. Yüzümün hatta ellerimin bile kızardığına emindim. Battaniyeyi kafamı çektim ve hiç konuşmadan o şekilde kaldım. Acaba insan utançtan ölür müydü? Sanırım ben ilk olacağım. Kerem yerinden kalktığını hissettim ama battaniyeyi kaldırıp ne yaptığına bakmadım. Daha doğrusu battaniyeyi kaldıracak cesareti bulamadım. Kerem kısa süre sonra bana seslendi. 'hadi bakalım kahve yaptım iç' dedi. Acaba Kerem sıcak bir şeyin iyi geldiğini ve ya ilacın iyi geldiğini nerden biliyordu. Kim bilir bu durumda kaç kızla ilgilendi belki sevgilisi var. Onun hakkında ne biliyorum ki. Bütün utancımı kenara bıraktım ve battaniyenin altından çıktım merakıma yenik düşerek 'tüm bunları nerden biliyorsun' diye sordum ve o cevap vermeden devam ettim 'aa tabi sevgilinle falan ilgilenmişsindir banane ki ayrıca kahve için teşekkürler' dedim ve yataktan kalkıp balkona gittim.


.

.

.

.

.

.

.

.

bir aydır internetsizim bu yüzden bölüm çok çok geç geldi bunun için hepinizden özür diliyorum kısa da olsa hemen bir bölüm yazdım inşallah beğenirsiniz.  :*****

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 05, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

UNUTULMAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin