Karanlık Aşk //

Bölüm 3

 Sabah gözlerimi açtığımda yan tarafın boş olduğunu gördüm. Ne bekliyordum ki benimle uyanıp bana iyi davranmasını mı? Dün ki pisliğini asla unutmayacaktım. Aşık olduğum adam bana tecavüz etmişti.! Tanrım neden tüm bunlar benim başıma geliyor? Suçum ne? Eğer her Pazar kiliseye gitmediğim, küfür ettiğim için beni cezalandırıyorsan artık dayanacak gücümün kalmadığını bil. Üzerime yerdeki tişörtümü geçirip odadan çıktığımda chanyeol'u telefonda konuşurken gördüm.

'' Tamam dostum. Bekliyorum.. Acele et seni pislik herif!'' Birkaç küfür daha savurup telefonu kapattığında göz göze geldik. Beni baştan aşağı süzüp alt dudağını dişlediğinde olduğum yerde rahatsızca kıpırdandım.

''günyadın uyuyan güzel'' dedi alaycı gülümsemesiyle.

''seninle olduğum hiçbir zaman gün aydınlık olmaycak!'' dedim suratımı buruşturarak. Yüzündeki gülümseme biraz silindiğinde masanın üstünden beyaz bir paket alıp yanıma geldi.

'' çok fazla konuşma yine iş var. Bu gece ünlü bir iş adamının oğluna satacaksın malı ve ondan yüklü miktarda para kaldıracağız'' dedi elindeki paketi bana verdiğinde sıkıntı ile yanaklarımı şişirdim.

''Chanyeol ailemin yanıma dönmeliyim. Beni merak etmişlerdir.'' Sırıtıp beyaz kanepeye kendini attığında bende korkakça yanına ilerledim.

'' hayır gidemezsin. Onlara çoktan şehir dışında iş bulduğunu söyledim, bu yüzden kimse seni merak etmeyecek.

''Bu yaptığın tamamen saçmalık.! Beni yanında zorla tutuyorsun gitmek istiyorum.'' Dedim öfkeyle. Tam konuşacağı an kapı ziliyle yerinden fırlayıp benide sürüklemeye başladı. Dışarıda bizi beyaz bir rangerover marka bir araba bekliyordu. Tanrım ben bu arabaya bayılıyordum.

'' Neden geciktin d.o? sana hemen gel demiştim!'' resmen kükremişti. Adının d.o olduğunu öğrendiğim çocuk gözlerini devirdiğinde onu süzmeye başladım. Çok korkutucu görünsede sevimli bir yüzü vardı dolgun dudakları bende dokunma isteği uyandırmıştı.

'' Neye bakıyorsun sen?'' chanyeol'un sert sesi ile başka yere kayan düşüncelerimi silip ona bakmadan arabaya bidnim onlarda yerlerine yerleştiğinde araba evden uzaklaşmaya başladı.

'' neden konuşmuyorsun sarışın?'' D.o dikiz aynasından bana göz kıprtığında kızardığımı hissettim.

'' şey ben-'

'' çeneyi bırakın başımı ağrıtıyorsunuz!'' D.o şaşkınca chanyeol'a bakıp bir şey söylemeden ve bana yeniden bakmadan arabayı sakince sürmeye devam etti. Sonunda geldiğimizde sessizce inip ışıltılı bir kapıdan geçtik. Yüksek sesle çalan müzik kulaklarım ağrımıştı.

''İşte malı satacağın piç orada. '' dedi etrafı kızlarla çevrilmiş yakışıklı birini gösterirken.

''Tamam'' dedikten sonra oraya ilerleyecekken kolumu tuttu.

''Bana bak.. yine dün ki gibi müşteri ile yakın temasta bulunursan bu defa sana karşı o kadar kibar davranmam.'' Tututtuğu kolumu çekerken gözlerimi devirip yürümeye devam ettim. Adam çok fazla parayı hiç düşünmeden elime verdiğinde bende beyaz toz paketi ona verip masadan kalktım. Bu işte bitti. Ve dediği gibi müşteriyle yakınlaşmadım. Etrafıma baktığımda d.o ile barda oturduğunu gördüm. Adımlarımı hızlandırıp oraya ulaşmak üzereyken önüme çıkan sarışın kızla durmak zorunda kaldım.

''Dans et benimle seksi şey'' ellerimi tututp kalçalarında birleştirip dudaklarımı öpmeye başladı. İşte şimdi bittiğimin resmi. Kızın omzunun üstünden sinirli bir şekilde yanıma gelen uzun bedeni gördüğümde kızı itmeye çalıştım. Yanımıza geldiğinde kızı yavaşça benden ayrırıp dün ki gibi sürüklemeye başladı.

''Sen biç bir söylediğimi anlamyor musun ha?!''

''o bir kız ve müşteri değil.'' Dedim kendimi savunmaya geçerek.

'' Ama yinede ceza alacaksın'' dedi. Gözleri yine o karanlık tarafını gösterip beni tekrar çekiştirdiğinde evinin tam tersi yoldan gittiğimizi farketttim.

''n-nereye gidiyoruz?''

'' sana gerçek chanyeol'un kim olduğunu göstereceğim sarışın..'' dedi buz gibi keskin bir sesle.. tanrım ne olur beni öldürsün.

''hayır bebeğim seni öldürmeyeceğim.. daha çok eğlenceli planlarım var'' önünde durduğumuz büyük depo gibi bir yerin kapısını açtığında gördüğüm şeylerle gözlerim dehşetle büyüdü ve yukarıya sessiz(!) bir dua gönderdim.

''Tanrım.. bana yardım et...''