Soğuk depoya girdiğimizde korkuyla etrafa bakmaya devam ettim. bir çok silah ve ne olduğunu anlayamadığım aletlerle doluydu. Yerdeki kurumuş kan etrafa iğrenç bir koku yayarken kusmamak için burnumu tutmaya başladım.
" Prensesin midesi mi bulandı?" alayacı sesine birde sinir bozucu kahkahası eklenince nerd n geldiğini anlamadığım bir cesaretle suratına sert bir yumruk attım. Ve saniyeler içinde pişman oldum. gözleri birden öfkeyle karardı. kolumu sıkarak deponun köşesine sürükledi. sırtım küflenmiş duvarla buluşunca kollarımı asılı olan zincirlere bağladı. üzerimdeki tişörtü tek bir hamlede yırtıp vücudumu süzmeye başladı.
" bu seksi vücuda yazık olacak ama benim sözümden çıkmaman gerektiğini anlayacaksın ufaklık" kalbim korkuyla atarken yalvaran bakışlarla ona baktım. bana bunları yapamazdı değil mi? bu kadar kötü olamazdı. Arkasını dönüp gittiğinde kurtulmak için zincirleri çekiştirdim. buradan çıkmam gerekiyordu. O lanet serserinin sözünü dinlemeliydim. hayatımın en büyük hatasını o gece orada olmakla yapmıştım. Yaklaşan ayak seslerini duyduğumda kapattığım gözlerimi açıp ona baktım. Elindeki ucu sivri aletle yüzünüzdeki korkunç bir gülümsemeyele bana bakıyordu. aletin yanındaki ipi çektiğinde ucundaki sivri şey dönmeye başladı.
" Chanyeol yapma!.. yalvarırım lütfen!" cevap vermeden dönen şeyi biraz daha yaklaştırıp karnıma bastırdığında depoda acı çığlığım yankılandı. tanrım derimi delip içeri giriyordu.
" Aaah! y-yap-pma bı rak" gözlerimden yaşlar süzülürken aleti çekip kapattı. karnımdan çok fazla kan akıyordu ve bu hiç iyi değildi.
" Bu sana ufak bir uyarı sarşın. eğer sözümü bir kez daha dinlemez kafana göre davranmaya devam edersen bundan daha kötü bir halde olursun!" dedikten sonra kollarımı serbest bıraktı. karnımdan hızla akan kanımla başım dönmeye başlamıştı. Eğilip yerdeki parçalanmış tişörtümü aldı ve yaranın üstüne bastırarak sedye birşey üzerine yatırdı.
" D.o depoya gel! .. soru sorma gel hemen" telefonu kapattı. nefes alamadığımı hissediyordum.
" chan.. ölmek istemiyorum" dedim kısık çıkan sesimle. Bakışları yumuşarken üzerindeki ince ceketi çıkarıp yaranın üstüne bastırmaya devam etti.
" tamam sakin ol. birşey olmayacak!" deponun kapısı açıldığında chanyeol bağırıp gelen kişiye birşeyler söylerken gözlerim daha fazla dayanamayıp karanlığa teslim oldu.
***
CHANYEOL
" Acele et D.o dikiş atılması lazım.!" bir yandan dediklerimi yaparken bana küfür etmeyide ihmal etmiyordu.
" chanyeol sen benim dostum olamazsın. ne zaman birilerini incitmekten vazgeçeceksin sik kafalı?!"
" D.o şu an zamanı değ-"
" şu an değilmiş. Gerizekalı herif sen bu çocuğu seviyorsun neden ona zarar verip kendinden nefret etmesini sağlıyorsun!? biraz olsun kendine bir şans verip Mutlu olmayı denesene!" bunu bende isterdim ama kimseye tekrar güvenemezdim. kalbim öylesine kırıktı ki. Yeniden sevip güvenebileceğimden emi değildim.
" yapamam d.o onuda kaybetmek istemiyorum. Seversem yine aynısı olacak buna dayanamam. En iyisi bu. Zamanla bana olan aşkı geçecek ve onu serbest bırakacağım..."
" Sen yinede söylediklerimi düşün. baekhyun seni seviyor. Ve bu kolay kolay geçecek birşey değil. " Hayır geçmeliydi.. benden nefret etmeli ve sevmemeliydi. sevmemeli...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Aşk //
Fanfiction'' Chanyeol!.. '' ''Ne var yine?'' '' seni seviyorum'' dedi sarışın.. chan gülüp sigarasını yere atıp ellerini cebine soktu ve sarışının kalbini acıtan o iki kelime dudaklarından döküldü.. '' Umrumda değil!!''