"Paris'e gittin mi gerçekten" dedim chanyeol'un göğsünden başımı kaldırıp gözlerine merakla baktım.
"Evet bebeğim ama favorim Las Vegas!. Günahlar şehri" yüzünde piç bir gülümseme belirdi. tanrı bilir orada neler yapmıştı. Başımı tekrar göğsüne yasladım, kollarımı beline doladım.
"Beni veronaya götürür müsün?"
"Verona mı?" başımı yeniden kaldırıp heyecanla bir şekilde anlatmaya başladım.
"Evet. Romeo ve juliet'in aşklarının başladığı yer. romeo bir balkon altında serenad yapmış ve aşkını ilan etmiş. chan orayı görmek istiyorum lütfen" dedim en sevimli halime. aniden dudaklarıma yapıştığında şaşkınlıktan karşılık verememiştim. Gülümseyerek geri çekildi.
"Benim juliet'im olursan neden gitmeyelim." Dediğinde yanaklarım kızarmıştı. hayır utanmadım! Kızgınım! Omzuna sert olduğunu düşündüğüm bir yumruk geçirdim, fakat etkilenmiş gibi durmuyordu.
"Benimle dalga geçme!. sadece evet Yada hayır de!" Dedim sinirle. başını iki yana sallayıp beni kolları arasına aldı. Saçlarımın arasına ufak bir öpücük bıraktı.
"Dalga geçmiyorum aşkım. tabii ki gideriz, hemde en kısa zamanda.. Senin romeo'n olmama izin verirsin orada?"dediğinde kıkırdadım.
"Bana balkon altında serenad mı yapacaksın? Bu hiç senlik bir davranış değil."
"Bir kere tabuları yıkmaktan zarar gelmez."
"Pekala chanyeol. Sen nasıl diyorsan.." Güldü. dudaklarımı dudağının kenarına bastırdığımda geri çekilmeme izin vermeden hızlı bir hareketle üstüme çıktı. Nefes alışlarım hızlanırken karanlıkta bile parlayan gözlerine uzun uzun baktım, bu adam benim nefesimdi. Mutluluğum, yaşama sebebim herşeyimdi.
"Ne düşünüyorsun?" Ah hayır bunları onun yüzüne söylecek cesaretim yoktu.
"Hiç birşey.. birşey sorabilir miyim? ama kızmayacağına söz verirsen." Dediğimde üzerimden kalktı. Dudaklarımı dişledim. Bunu bilmem gerekiyordu. Vereceği cevap bizim için çok önemliydi,
" kızmayacağım, sor." dirseklerimden destek alarak doğruldum. Hadi baek söyle ve kurtul.
"Artık hayatta olmayan birini kıskandığımı düşünme. Sehun.. Ona karşı içinde birşeyler var mı?" Korkarak sormuştum. ama içimdeki bu merakla daha fazla dayanamazdım.
"Sen kendin de söyledin. Artık hayatta olmayan biri.. Onu çok sevdiğimi, aşık olduğumu ve evlenme teklifi edeceğimi zaten sana daha önce söylemiştim. O benim için her zaman özeldi. Ta ki beni aldatana kadar.. sehun ve luhan'ı aynı yatakta bastığım gece o benim kalbimde öldü, hislerim yok oldu. Evet hiç bir şey hissetmedim ve onu öldürdüm. Gözümü bile kırpmadım ve birgün bile pişman olmadım. Güvendiğim iki insan tarafından aldatılmıştım... Şimdi ne hissettiğimi merak ediyorsan baekhyun seni seviyorum, çok seviyorum. Tüm bu pisliğin ve karanlığın içinden bana ışık oldun. Ilk önce seni kullanmak istedim, ama--
"Ama?"
" seni sevdiğimi anladığımda bu düşüncemden vazgeçtim, sana daha fazla zarar vermemeliydim, ama yine benim yüzümden acı çektin. Baekhyun benimle olmanı deli gibi istiyorum çünkü sana ihtiyacım var.. ama diğer taraftan seni kendimden uzak tutmayı istiyorum ama beceremiyorum.. Eğer yanımda olmazsan ben.. kaybolurum bebeğim, bu yüzden bencillik yapıyorum. beni bırakmana izin vermiyorum.."
"Izin versen bile gitmem. bende bırakmam, seni bırakmam. Artık sadece sen ve ben varız.." Dediğimi gülümseyerek tekararladı.
"Sen ve Ben.."
pȔ
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Aşk //
Fanfiction'' Chanyeol!.. '' ''Ne var yine?'' '' seni seviyorum'' dedi sarışın.. chan gülüp sigarasını yere atıp ellerini cebine soktu ve sarışının kalbini acıtan o iki kelime dudaklarından döküldü.. '' Umrumda değil!!''