"Chanyeol radar yiyeceksin biraz yavaş" diye uyarıda bulunan kyungsoo'yu duymazdan gelip gaza daha fazla çöktüm. Hız ibresi ikiyüz onu gösteriyordu ve bu bile bana çok yavaş geliyordu. Depoda değillerdi. Lanet olsun! ona zarar vermeden yetişmem gerekiyordu ama tanıdığım luhan baekyhun'a çoktan bir zarar vermiştir. Ona dokunduğu düşüncesi bile sinirlerimi bozuyordu. Sonunda düşündüğüm yere geldiğimde arabayı kaydırarak durdurdum.
"chan burası neresi?"
"Luhan'nın evi. depoda değillerdi ve o piçin gideceği tek yer burası. Silahı al. oyun başlıyor dostum." Silahlarımızı kontrol edip arabadan indik. Evin önüne yaklaştığımızda kapıdaki köpeklerin -yani korumaları- tek kurşunla işlerini bitirdik. Bahçeye girdiğimizde duyduğum çığlık sesi kanımı dondurmuştu. Bu ses... Baekhyun..
''D.o koş!" evin kapısını bir kaç tekmede kırıp içeri girdik. Salonda oturan adamlarında işini bitirdikten sonra gelen inleme ve çığlık sesiyle yukarı çıktım. Kapıya kulağımı koyup dinlediğimde çığlık atan'nın baekhyun olduğundan emin oldum. Geriye çekilip güçlü bir tekmeyi kapıya vurup silahı doğrultarak odaya girdim. Tüm bunları görmektense yemin ederim ölmeyi isterdim. Aşağılık pislik!
"Ooo! Bak sarışın kim gelmiş. Beyaz atlı prensimiz prensesi kurtaracak ha?" Attığı iğrenç kahkaha ile pencereye ateş ettim.0
"Sen kiminle uğraştığını unuttun sanırım luhan.. ben chanyeol'm ve sen benim olana yine dokundun! ilk sefer benden kurtuldun ama şimdi ölmek için bana yalvaracaksın!" Dedim öfkeyle. Odaya sessizce giren kyungsoo elindeki silah'ın kabza'sını Luhan'nın kafasına vurduğunda pis bedeni ayaklarımın dibine düştü. Duyduğum hıçkırık sesiyle başımı yatağın tarafına çevirdim. Beyaz çarşafın bir kısmı kan olmuştu ve benim güzel meleğim yaralıydı. Hızla yanına gidip yavaşça başını dizlerime koydum ve alnına ufak bir öpücük bıraktım.
"Şşt. geçti, bebeğim geçti. buradayım, iyi olacaksın sevgilim söz veriyorum.
*******
Luhan'nın başını küvete biraz daha bastırıp çırpınmasını zevkle izledim. Bu daha iyi anlarıydı daha beter olacaktı. Başını hızla geriye çektiğimde üzerime su sıçramıştı ama umursamadım.
"Söyle pislik nasıl dokunursun ona! Nasıl masumluğunu kirletirsin" deyip başını tekrar küvete soktum. Küvetin kenarlarına vurup kurtulmaya çalışıyordu ama kaçışı olmadığını kendide biliyordu. Bacağıma bir tekme attığında geriye doğru sendeledim. başını küvetten çıkarıp derin nefesler almaya başladı.
"inan bana chan.. İçi öyle sıcak öyle dar ki.. Tekrar altıma almak için deli oluyorum!" dedi pislikçe sırıtırken. Beklemediği anda karnına attığım tekme ile yere düşerken ayağımı bacak arasındaki işe yaramayan aletine sertçe bastırdım.
"Demek bununla yaptın öyle mi!?" Derken ayağımı sağa sola oynattım. attığı acı çığlıkla zevkle güldüm. tişörtünü tutup yerde sürüklerken pislikçe gülme sırası bendeydi. Onu bulduğum boş bir odaya götürdüm. Kyungsoo'dan istediğim işkence aletlerini gördü ve kaçmak için harekete geçtiği anda yerdeki Demir'i alıp bacağına vurduğumda acıyla bağırıp olduğu yere düştü.
"Kaçış yok luhan! Cezanı çekeceksin"
"Ne yapabilirsin ki!.. hiç bir boka yaramayan zavallı korkağın tekisin. Sehun beni tercih ederken hayatının en doğru kararını vermişti. Biz birbirimizi seviyorduk" dediğinde Demir'i aynı yere tekrar vurdum.
"O gün.. Yanımda sende vardın. Evlenme teklifi edeceğimi biliyordun, onu kandıran sendin! Biz sehun'la mutluyduk, onu kimseyi sevmediğim kadar çok seviyordum. Ama sen.. Her zaman benim olan şeyleri kıskandın! Hastanede herkes senden korkarken, ilk oyuncağımı seninle paylaştım. Yaptığın iğrenç şakaları sadece sen üzülme diye benim yaptığımı söyler suçunu üstlenirdim. Yaptığın her pislikte arkanı ben topladım. Çünkü benim en yakın arkadaşımdın! Ama sen içten içe bana ihanet edeceğin zamanı hesapladın ve sehun'u elimden aldın. Eğer ilk başta onu sevdiğini söyleseydin yemin ederim ki aradan çekilirdim ve o yaşıyor olurdu.
"Senden hep nefret ettim chanyeol Her zaman da edeceğim.!" Dedi gözlerinde gördüğüm tek şey saf öfkeydi. O halde bir tek çözüm var luhan. Cehennemde görüşürüz. Yatağın üzerindeki ipi alıp onu sandalye ye bağladım ve siyah bidondaki benzini odanın her tarafına döküp bidonu ayaklarının dibine attım. Cebimdeki kibriti çakıp yere attım ve önce odadan sonrada evden çıktım. Emin ol böyle olsun istemezdim luhan Keşke ilk anda senide öldürseydim. Arabaya bindiğimde arka koltukta kyungsoo'nun kucağında uyuyan meleğime baktım. Hepsi benim suçumdu. Başına gelen herşey benim suçum. Eğer o gece kurtarıp hayatına girmeseydim şimdi ailesiyle birlikte evinde huzur içinde yaşayacaktı ve bende onu uzaktan sevmeye devam edecektim.
"chanyeol baek'in yaralarına bakmaları lazım bir hasta-' kyungsoo konuştuğunda ona bakmadan başımı iki yana salladım.
"Hayır Onu ben iyileştireceğim.. ve artık özgür olmasının zamanı geldi herşey buraya kadar.." dedim. Son kez güzel yüzüne bakıp arabayı çalıştırdım.
*******
Eve geldiğimizde arabadan indim ve D.o'nun kucağından yavaşça alıp alına ufak bir öpücük bıraktım. kapıyı açtığında içeri girdim.
"kyung ilk yardım malzemelerini getir dostum" derken yukarı çıkıyordum kyunsoo'nun onaylayan sesini duyduğumda onu incinmemesine dikkat ederek yatağıma bıraktım. odaya geldiğinde malzemeleri bırakıp baek'i süzdü.
"Vücudundaki yaralar geçici ama peki ya ruhundaki yaralar?.. Ona nasıl pansuman yapacaksın chayeol?" Haklıydı. Bunu bende bilmiyordum. ama bir şekilde iyi olması için herşeyi yapacaktım, bunu ona borçluyum.
"Bizi yalnız bırak kyungsoo. Her şey için sağol dostum" dedim. Elimi omzuna koydum ve kyung beklemediğim birşeyi yapıp sıkıca sarılmıştı.
"Onu bırakma konusunu iyi düşün chan baekhyun'un sana çok ihtiyacı var." dedikten sonra odadan çıktı. Bana nasıl ihtiyacı olabilirdi ki? Sonuçta benim yüzümden bu haldeydi. Malzemeleri çantadan çıkarıp batikonu pamuğa döküp yaralarını temizlemeye başladım, dokunduğum her anda inliyordu. Bir süre yaralarını temizledikten yaralarını sardım ve üzerine benim tişörtlerimden birini giydirip yanına uzandım.. Bırakabilir miyim seni? buna dayanabilir miyim?.. ama yapmak zorundayım. Daha fazla benim yüzümden acı çekmemelisin bebeğim. Kıpırdanmaya başladı ve gözlerini kırpıştırarak açtı. Tanrım işte benim gökyüzüm!
"c-chanyeol''?
"Buradayım birtanem" dediğimde gözleri hızla doldu ve ince kollarını belime dolayıp sıkıca sarıldı.
"Çok korktum.. s-seni bir daha hiç göremeyeceğim sandım. o-o ba-bana.. te-" ne söyleceğini anladığımda elimle ağzını kapatıp biraz daha kendime çektim.
"Hepsi benim suçum baek.. ne olduysa hepsi benim yüzümden.. Ama sana söz veriyorum tüm yaşananları sana unutturacağım.. Artık.. Özgürsün baekyhun. Evine gideceksin" dediğimde başını kaldırdı. yaşlı gözlerini hızla silip geri çekildi..
"Beni bırakacak mısın?
"Evet.. bunu daha önce yapmalıydım biliyorum. Iyileştikten sonra ailenin yanına gideceksin"
"Ya ben istemiyorsam.?" Dedi. Ne söylüyordu bu?
"Ne dedin sen?"
"Gitmek istemiyorum.. burada kalmak seninle olmak istiyorum chanyeol.. Çünkü sana aşığım.."
-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Aşk //
Fanfiction'' Chanyeol!.. '' ''Ne var yine?'' '' seni seviyorum'' dedi sarışın.. chan gülüp sigarasını yere atıp ellerini cebine soktu ve sarışının kalbini acıtan o iki kelime dudaklarından döküldü.. '' Umrumda değil!!''