- 1 -
"Alice!"
Lanet olsun cidden küçükken ninni gibi gelen sesi şimdi nasıl oluyorda kulaklarımı kapatmama neden oluyordu?
Daha nazik olamaz mısın? Bir öpücük, şefkatli bir ses, yumuşak bir dokunuş neden bunlardan hiç biri yok? Gözlerimi zorlukla açıp yatakta doğruldum.
"Tamam uyandım geliyorum!" İşte yeni bir sabah seansımız daha
"Sana kaç kere seslendim haberin var mı?" diye bağırırken odama girip yerdeki kıyafetleri toparlamaya başladı.
"Ciddi anlamda sorunların var senin kalk artık yataktan okula küçük hanım!"
Gözlerimi devirip banyoya girdim ve suyu açıp bağırdım "18"
"Ne?"
Dahada sesli bağırdım "18 yaşındayım!"
"Umrumda değil benim için hala küçük bir kızsın ve" kapıya sertçe vurdu sesle yerimde sıçradım tanrım bu kadın bana sorunlu olduğumdan söz ediyor ama sorunları olan o "Hızlı ol"
"Tamam"
Bu kadınla laf yarışı yapılmıyor emin olun siz haklı olsanızda lafı dolandırıp öyle bir yere getiriyorki sonunda mutlaka sizi suçlu çıkartıp mahcup ediyor.Günlük işlerimi halledip dolabın karşısına geçtim üzerime toz pembe tişörtümü altımada dar kotumu geçirdim.
Hızlı bir şekilde aşağı inerken bir yandan saçımı tarıyordum.
"Geldim ve şimdi" yanağına bir öpücük bıraktım "gidiyorum."
O bu hareketime ve kahvaltı yapmayışıma homurdanırken çantamı ve telefonumu alıp dışarı çıktım.
Okul bahçesine adımımı atmamla Lily'nin üzerime atlaması bir oldu
"Tanrım dedikoduları duydun mu? Aman tanrım lütfen gerçek olmasın"
Onu hafif bir şekilde kenara itip bahçeye baktım herkes bir şey konuşuyordu aman ne güzel acaba popüler tabaka şimdi ne bok yedi heyecandan ölmek üzereyim.
"Yine ne var? Biraz sakin ol ne gerçek olmasın?"
Onu kollarından tutup sarstım dudaklarını büzüp bana baktı "Justin! Sanırım kaybolmuş"
"Ne demek kaybolmuş? O ego yığını hangi delikte olsa kendini belli eder."
Kaşlarını çatarak bana baktı onun Justin'den hoşlandığını biliyordum "Dalga geçme Alice"
Ayaklarını sürüyerek bir banka ilerleyip oturdu bende yanına oturdum.
"Lily bir şey olmaz ona unuttun mu o popüler tabakadan?"
Kollarını önünde birleştirip bana baktı "Neden onun hakkında bu kadar ön yargılısın! O çocuğun sana, bana yada başka birine zararı olmadığını biliyorsun kimse ile de uğraşmadı."
Konuştuklarını düşündüm haklıydı Justin denen bu çocuğun hiç birimize zararı olmamıştı kimseyi küçük görmemişti.Başımla onu onayladım "Haklısın ona ön yargılı davrandım." gülümsedi.
"Peki nasıl kaybolmuş? Yani nasıl?" kaşlarını çatıp düşünür bir hal aldı.
"Kaybolup kaybolmadığı kesin değil anlarsınya okuldaki dedikodular." başıyla okulu işaret etti "Yaklaşık 2 haftadır okula gelmiyor." dudaklarını büzdü.
Düşündüm nasıl dikkat etmemiştim basketbol maçlarında yoktu kızların neden ona hayran olduğunu baskette tam hakkıyla belli ediyordu topu atıyor basket olmasını sağlıyor ve tribüne dönüp sırıtıyordu bu çocuk ciddi anlamda cennetten düşmüş olmalı!
"Alice!"
"Ha?" bir kahkaha patlattı "Bayan ön yargı ego yığını mı düşünüyor?"
Kaşlarımı çattım "Hey o ego yığını ilgi alanım dışında."
İçimdeki ses yalancı diye bağırırken oturduğum yerden kalkıp Lily'nin kolundan tutup okula çekiştirmeye başladım.
Eve vardığımda annemdeki gerginliği hissetmiştim ona ne olduğunu sorduğumda yemekte konuşuruz cevabını almıştım.Sofrayı kurmuş ve oturmuştuk ama ben dahil annemde tabağına hiç dokunmamıştı.Sürekli düşünüyor ve masanın altından bacağını sallıyordu bu çok sinir bozucuydu.
"Anne!" bacağını sallamaya devam edince daha yüksek bir sesle konuştum "Anne!"
Gözlerini tabağından alıp bana çevirdi "Lanet olsun neyin var senin? Kes şu bacak sallamayı sinirlerimi bozuyor." bağırmıştım ama pişmandım isteyerek bağırmamıştım. Kaşlarını çattı ve aynı ses tonuyla bana konuşmaya başladı.
"Sinirlerini mi bozdum? Affedersin ben burda sana nasıl bakacağımı düşünürken sinirlerin mi bozuluyor? Lanet olsun işten kovuldum."