- 28 -
Gözümdeki damar akan yaşla seğirirken parmağımı bir kez daha bastırdım.
İçimdeki acıyı azaltması dileğiyle titrerken daha sert bastırdım.
"Anlamıyorsunuz," dudaklarımın titremesine lanet ettim. Bu kadar güçsüz olmak zorundaydım sanki.
"Hayal felan görmedim. Ayrıca görmüş olsam bile neden camları parçalayıp, lambayı patlatayım?"
Terleyen ellerimi üzerime sürerek sırtımdaki battaniyeyi rahatsız olarak yere attım.
Bir kaç polis benim başımdayken Scott iri yarı bir polisle mutfak kapısının önündeydi.
Adam bir kaç şey fısıldadıktan sonra yaşlanan gözlerini bana dikti.
Üzerindeki üniforma ve etrafa emir yağdırmasından yetkili kişinin o olduğu anlaşılıyordu.
Oturduğum basamaktan kalkarak yanlarına yavaşça ilerledim.
Scott bana dönerek anlamadığım bir kaç bakış attı ama pek umurumda değildi.
Justin ortada yoktu. Üstelik bütün bunlar saçma bir patlamadan sonra olmuştu.
Adını bilmediğim iri adamın karşısına dikildiğimde kollarımı bedenime sardım.
"Bakın anlamıyorsunuz-" Scott belkide sabahtan beri sarf ettiğim aynı cümleleri söyleyeceğimi anladığında beni susturmak için araya girdi.
"Alice bırak herkes işini yapsın." Yerdeki kırık camlar üzerine basarak onu ben susturdum.
"Sen ne işinden bahsediyorsun? Justin kaçırıldı. Üstelik emin ol bunu yapanlar tekin tipler değil.Bu ailesinden yada takıldığı tiplerden veya her kimse işte" Bir kaç saniye kendime nefes almak için izin verdim.
Saatlerdir bunu anlatmaya çalışıyordum ama herkes ya benim deli olduğumu yada eve hırsız girmiş olma ihtimalini düşünüyordu.
"Ona zarar vermiş olabilirler yada verecekler.O kaçırıldı. Scott neden anlamıyorsun ben deli felan değilim.Ona zarar verecekler." Hıçkırığım cümlelerimi bir kağıt gibi buruşturarak içeri geri tıktı.
"Canını yakacaklar." Elimi ağzıma kapatarak geriye sendeledim.
Scott bana doğru ilerlerken gözlerimi sımsıkı kapattım.
''Beni tanımadığını söyle Alice"
''Sendin"
"Neden?"
Justin'in sesi beynimi işgal ederken bağırdım. "Ben canını yakmak istemedim."
Bir kaç telsiz sesi yükselirken korkarak gözümü açtım. Kesinlikle aklımı kaçırdığımı düşünüyorlardı.
"Tam olarak neler oldu? Anlat bana." Bana şaşkınlık ve korku ile bakan gözlerinden arasından yaklaşık otuzlu yaşlarındaki bir polis konuştu.
"Hadi anlat Alice. Neler oldu?" Mavi gözlerindeki saf duygu bana aktarım yaşarken tuttuğum nefesimi bıraktım.
Justin'in güçlü parmaklarının varlığını yeniden boğazımda hissederken saç diplerimin ıslandığını fark ettim.
Ondan gerçekten korkuyordum.
"Biz kavga ettik." Tabi ki onlara bu ayrıntıyı anlatmayacaktım.
Siyah saçları arkaya doğru taranmıştı.
Gözlerindeki mavilik garip bir şekilde bana Brad'i anımsatırken duraksadım.