- 4 -
Bayan Tickles yaklaşık bir saattir aynı kuralları tekrar ediyor ve dikkatli olmam için tembih ediyordu. Evet haklıydı küçük bir hap eksikliğinde yada yanlışlığında hastamın zihni ve vücudu zarara uğrayabilirdi. Ama aynı kelimeyi altı kez tekrar etmesi beni sıkmıştı.
"Dediğim gibi mavi olan hap-"
"Haplar sadece kendine zarar verenler için." diyerek onu tamamladım.
"Evet." dedi otoriter bir sesle. Bayan Tickles sıcakkanlı ve samimi birisiydi ama bir o kadarda ciddi ve sertti.
Saçları beyaz olmasına rağmen yaşını belli etmiyordu. Onu ele veren gözünün etrafındaki kırışıklıklar ve arada bir aksamasına sebep olan şişmiş dizleriydi.
Cesur bir kadındı ve hata affetmiyordu. Kesin kuralları vardı en başında hasta tam saatinde odasında olacaktı. Bina içinde bölümlere ayrılmıştı.
Benim bulunduğum bölüm hayalperestlere aitti. Scott konuştuğu için benim hastalarım fazla sorunlu olmayacak ve yaşıda büyük olmayacaktı.
Boş koridorda ilerlerken sadece Bayan Tickles 'ın topuk sesleri yankılanıyordu.
"Hepsi anlattığım gibi Bayan Alice!" durdu ve bana döndü.
"Hata affetmem." başımla onayladım.
"Tabi efendim." tek kaşını kaldırdı ve oda onayladı.
"Beni takip et iş saatleri içerisinde giyeceğin kıyafetleri vereceğim."
Koridorun sonundaki kapının önünde durup cebinden anahtarlığını çıkardı ve kapıyı açıp içeri girdi.
Birde bu vardı tabi. Elimdeki benim bölümümdeki kapılara ait olduğunu öğrendiğim anahtarlığa baktım. Yarısı siyah ve beyaz diğer yarısıda griydi.
Bana doğru uzatılan poşeti fark edince bakışlarımı Bayan Tickles'a çevirdim.
"Bu binada bulunduğun zamanda seni bu kıyafetlerden başka bir kıyafet içerisinde görmeyeceğim. Aksi takdirde gerekli işlemi yapar ve işine son veririm. Aynı zamanda temizlikte çok önemli saçın, üstün, ellerin düzenli ve temiz olacak. Saçların toplu taranmış, tırnakların kesilmiş ve temiz olacak."
Bu uzun konuşmanın ardından kendimi pişman olmuş gibi hissetmiştim ama vazgeçmeyecektim.
"Temiz." dedim onu onaylarcasına.
Başını salladı. Poşetin içine anahtarlığımı attım ve derin bir nefes aldım. Burası hastane kokusunun tam tersine lavanta kokuyordu bu durum karşısında afallamıştım.
"Lavanta" dedim Bayan Tickles'ı takip ederken .
"Evet her katın kendine özel kokusu vardır bu çalışanlar için özenle yapılır. Ve hastalarımız içinde özeldir kendi odaları arzu ettikleri kokuyla donatılır."
Durdu ve bana döndü. "Burası danışma" arkada kalan kapıyı işaret etti. "Orası da hastaların bazı özel olmayan bilgilerinin bulunduğu oda oraya sadece çalışanlar girebilir."
"Özel olmayan yani isimleri ve soy isimleri, yaşları gibi?"
"Evet ama hastaların özel durumları kendi bakıcılarına anlatılır ve bilgilendirilir."
"Anlıyorum"
"Sana bir dosya vereceğim oradaki bilgileri kimseye anlatmayacaksın bu kişiler anne ve baban olsa bile!" bunu tehditkar bir tonda söylemişti.
Bana iş öncesi ettirdikleri yemin aklıma geldi. "Şüpheniz olmasın."
Elime bir dosya verdi "Senin iki hastan var. Birisi erkek birisi bayan."
"Bay Harrington sana verilen hastaları bizzat kendi tanıyor bir sorun çıkmayacağını umuyorum."
Yükünü tek ayağı üstüne vererek devam etti "Söylediğim gibi Bayan Alice burası bir akıl hastanesi çocuk parkı değil önemli olan hastalar, çalışanlar değil." dediğinde gözlerinin dolduğunu fark etmiştim.
Bunda ağlanılacak ne vardı ki? Bana dertlerinden yada ailesinden bahsetmiyordu. O benim patronumdu ve kurallardan bahsediyordu.
Şaşkınlıkla ona baktım. "Sen iyi misin?"
Kaşlarını çattı "Bayan Tickles" diye düzeltti.
"Bayan Tickles" dedim başımı mahcup bir ifadeyle önüme eğerken.
"İlk günden küstahlık etme." başımla onayladım. Haklıydı o benim patronumdu ve işlettiği yer bir akıl hastanesiydi.
Yürümeye başlayınca son bir buçuk saattir yaptığım gibi onu takip ettim.
Odasının önünde durdu ve yeniden anahtarla açıp içeri girdi.
"Gel" bende içeri girdim.
Kendisi yerine oturup bana da masasının karşısındaki sandalyeyi işaret etti.
"Otur" sandalyeye oturup kendimi düzelttim ve ona döndüm.
"Dosyada iki hastanında özel bilgileri var aç ve sesli bir şekilde oku." dosyayı masanın üzerine koydum ve açtım ilk hastam kızdı.
Resmine baktım yaklaşık 15 yaşlarındaydı sarı uzun saçları vardı gözleri yeşilin her tonunu içeriyordu.Yüzünde gülümsemeye dair hiç bir beklenti yoktu.Tek bir kası bile oynamaz şekilde dümdüz bakıyordu.
Gözlerimi resimden ayırıp bilgilerini okumaya başladım
" Cinsiyet:Bayan
İsim, Soy isim: Victoria Cutly
Yaş: 16
Okul: Yok
Anne ve baba: Yok
Yakın bir akraba: Yok
Beraberlik: 9 yıl" burada kestim
"Beraberlik?" diye sordum Bayan Tickles'a.
"Hastanede ne zamandan beri bulunduğu." diyerek açıklama taptı.
Başımla onayladım ve bir süre daha okudum öğrendiğim kadarıyla hastam bir tecavüz vakasıydı.
Onu sokaktan geçen bir adam bulmuş ve ağzından sadece 'babam' cümlesi çıkmış.Bayan Tickles Victoria'ı buraya getirmek zorunda kaldıklarını söyledi.Çünkü yattığı hastanede bir hemşireye kendisini öldürmesi için yalvarmış.Fakat hemşire doğal olarak bunu kabul etmeyince 'babam' kelimesini kullanarak nefesini tutmuş.Kendisini bulduğu her fırsatta öldürmeye çalışıyormuş.
Bir an onunla empati kurmaya çalıştım.Ama 9 yıldır buradaysa ve buraya tecavüze uğradıktan sonra getirildiyse bu durumu çok küçükken yaşamış.
Bunu düşününce nefesim daraldı hangi hayvan küçük bir çocuğa böyle iğrenç bir şekilde davranırdı?
"Evet Bayan Alice Victoria bizim için çok önemli umarım anlamışsınızdır."
"Evet" dedim kısılan sesimle çünkü cidden midem bulanmıştı. İnsanlar nasıl bu kadar midesiz olabiliyorlardı?
"Devam et." başımla onayladım ve sayfayı çevirdim.
Ellerim titremeye devam ederken bakışlarımı o mükemmel bal rengi gözlere çevirdim.
"Justin"
"Justin Bieber"