- 40 -
Masadaki tüm gözler onu izlerken o sadece başı eğik önündeki tabağı izlemekle yetiniyordu.
Ağzımdaki zaten yeterince parçalanmış olan domates parçalarını yeniden çiğneyerek kendime zaman tanıdım.
İştahım fazlasıyla kaçmıştı.
Gerçi masadaki genel görüntüde bir tek benim iştahımın kaçmadığını destekler nitelikteydi.
Elimdeki sıcak metali sağa sola oynatarak gözlerimi Justin'e çevirdim.
Önündeki 4 köfteden sadece birine dokunmuştu ki onuda yarıya bölmüş minik parçalara ayırarak domates suyuna batırıyordu.
Parçaları ağzına almayı düşündüğünü pek sanmıyordum. Son bir aydır 6 kilo vermişti.
Bu beni korkutuyordu.
Bu korku Jeremy'e gerginlik eşliğinde yansıyordu ki ara sıra ona kızdığını gözlerimle görmüştüm.
Brad ortamı yumuşatma çabası içinde gülümsüyor ve sürekli olarak ekmek ve benzeri şeyleri uzatmamızı rica ediyordu.
Böyle bir durum içinde olmasak onun bu haline kahkaha atarak eşlik ederdim.
Pattie elindeki bardağı havada sallayarak dikkati üzerine çekmeye çalıştı.
"Kendime içecek bir şeyler alacağım. İsteyen var mı?"
Ben gülümseyerek istemediğimi mırıldanırken Justin boş plastik bardağı Pattie'ye doğru uzattı.
Jeremy gerileyerek arkasına yaslanırken ellerini masanın köşelerine yasladı.
İçimdeki heyecan kıpırtıları dans ederek ellerindeki meşaleler ile etrafa koşuşturmaya başladılar.
"Tatlım ne istiyorsun?" Pattie Justin'e doğru uzandı fakat Justin ona uzakta oturduğu için aracılık görevi yaptım.
Hafif plastik bardağı almak için ayağa kalkarak Justin'e uzandım.
Bana verdikten sonra gözlerini Pattie'ye çevirdi.
İçim yanıyordu. Ona yardımcı olabilmek amacıyla ben sordum.
"Portakal suyu mu istiyorsun Justin?" titreyen sesime karşı Brad gözlerini bana dikti.
Justin başını iki yana salladığında dudaklarını izledim.
Bir şeyler anlatabilme çabasını görebiliyordum.
Yalnızca ses yoktu.
Saçımı kulağımın arkasına ittirirken "Vişne suyu mu?" diye sordum.
Yeniden başını iki yana salladığında artık bana dönmüştü.
Gözlerinde anlam veremediğim cevaplar, sorular vardı.
Esinti saçlarını arkaya tararken sandalyesini geriye doğru ittirerek ayağa kalkmaya yeltendi.
Masaya vurulan ses vücudumu titretirken kasılan ayaklarımla yerimde sıçradım.
"Otur yerine." Güç barındıran ses Jeremy'e aitti.
Diğer herkes gibi şaşkınlık kokan bakışlarımı ona yönelttim ancak onun sinirden kızarmış olan gözleri direk olarak Justin'e bakıyordu.
Çenesini sıkmıştı ve masanın üzerindeki yumruk yaptığı elinin damarları şişmişti.
Pattie eli kalbinin üzerinde Jeremy'e konuştu. "Ne yapıyorsun?"
"Kes sesini.Sana " parmağını Justin'e doğrulttu. "Otur yerine dedim."