- 18 -
Yanağımdaki yumuşak dokunuşlar yavaşça aşağı kayarken bir kez daha fısıldadı.
"Alice." Gözlerimi açarak bakışlarımı bana bakan gözlere diktim.
"Duyuyor musun?" Uykudan çıkmaya çalışarak sordum.
"Neyi?"
"Ses geliyor."
Onu susturarak etrafı dinledim. Güneşin parlaklığı saçlarına çarparken yüzündeki çizikleri inceledim.
Çoğu derin olduğu için hala kanıyor gibi duruyordu ama kuruyalı çok olmuştu.
"Justin ses du-"
Cama çarpan minik bir taş sesi cümlemi yarıda kesince başımı yastıktan kaldırdım.
"Neydi o?" Merakla sordum.
"Sanırım bir sincap."
"Sincap mı?"
Yatakta doğrularak oturdu ve cama döndü. Boynunu yana yatırarak izlemeye devam etti.
Camın önünden küçük tüylü bir şey hızla geçtiğinde bende yatakta doğrularak oturdum.
Sevinçli bir şekilde mırıldandığında dizlerimin üzerinde ona doğru yaklaştım.
"Tüylerini seviyorum."
"Daha önce sincap gördün mü?"
"Babamla ava çıktığımızda hasta bir tane bulmuştuk."
"Sonra ne oldu?"
"Babamı ikna etmiştim. Sonra 1 hafta boyunca iyileşene kadar bizimle burada kaldı."
Oda yanımda dizlerinin üzerine çıkıp gözlerini kıstı. Yorgan üzerinden tamamen düştüğünde gözlerimi çevirdim.
Üzerinde eşortmanı hala duruyordu ama iç çamaşırını görmeme engel değildi.
Ayrıca dün tişörtünü koluma bastırmıştı ve hala aynı durumdaydı.
Ensesindeki saçlardan bir iki damla ter akarak sırtının ortasından aşağı doğru kaydı.
Beni kolumdan çekiştirdiğinde yüzüne döndüm.
"Bak gördün mü?"
Beni önüne çekerek heyecanla sordu.
"Hayır." Kafamı iki yana salladım.
Gözlerimi kısarak bir daha baktım.
"Göremiyorum."
"Bak.."
Beni kendine çekerek sırtımı göğsüne yasladı. Yüzünü arkadan uzatarak yanımdan yüzümle aynı hizaya getirdi.
Yanağının sıcaklığı yakınımdayken nefesimi tuttum.
"İşte orada."
Parmağıyla camın köşesini işaret etti.
"Hıhı."
Kendime hükmederek bulunduğum konumu yok saydım. Hala sincap görememiştim.
"Hala göremedin değil mi?"
Nefesimi sıkıntıyla dışarı üfledim.
"Tamam"
Elini belime koyup yanağını yanağıma yasladı.
"Baktığım yönü takip et."
Başımı yanağıyla önce sağa doğru ittirdi sonrada aşağı.