- 24 -
Kaybetme korkusu insanı öyle hırpalıyor ve eziyordu ki altında daha fazla kalamayıp yok oluyordu.
Bedeninin acı içinde ezilmesi insan zihninin dayanamayacağı hislerdendi.
Korku, en istenilecek duyguydu. Korkmayan bir beden yaşam için çaba göstermezdi.
Nefes almaya ve yaşamına devam etmek uğruna koşarak nefessiz kalmaya göz yummazdı insanoğlu.
Belki korku olmasa yaşamımızı bu kadar umursamazdık.
Ama korku karanlık hepsi birer yaşama isteği uyandırıyordu.
Korktuğum zaman kaçardım. Belkide tehlikelerden böyle uzaklaşıyordum.
Karanlık ellerimi bağlasada aynı zamanda karşı koyamadığım bir sempatimde vardı.
Ben korkudan kendimi sıcak kollara sarmışken oda bana itiraf ediyordu.
Beni koruyor ama kendini koruyamıyordu.
Bana güveniyor ama kendine güvenemiyordu.
"Ben hayal degilim Justin." dedim kollarımın arasında titreyen bedenine. "Ben zihninin bir oyunu değilim. Buna izin vermem."
Dudaklarının arasındaki yaşam nefesi tenime değiyordu. "İzin verirsen? Ya elinde değilse?"
İçim burkularak çığlık atmak için debelense de sustum.
Gerçekten öyle olabilir miydi? Ya ben sadece bir düşünceysem.
Gerçek değilde sadece duyguların üzerine çekilmiş bir örtüysem.
"İzin vermem. Ben buradayım, sende bende var olduğun sürece buradayım."
Parmaklarının tersi tenimi tüy misali titretirken olacakları düşündüm. Olanları düşündüm.
Seçime mi zorlanmalıydım?
Gözleri içimi ısıtan, tenim teni için yalvaran kişi miydi doğru seçimim.
Yoksa beni ben yapan, hep benim için savaşan kişi miydi.
"Doğru." dedi. Vücudu bana doğru kayarken gözlerimi açmamakta ısrarlıydım.
Parmakları deminki masum dokunuşlar yerine tenimi yakarken yeniden fısıldadı.
"Seni hissedebiliyorum. Tenin izin vermez."
Dudakları kulağımın yanından çeneme indi. "Seni duyabiliyorum."
Eli belimden sürterek iki göğsümün arasından kalbimin üzerine çıktı.
Heyecanım damarlarımdan akarken uykum ve korkum yok olmuştu.
Başımı onaylayarak aşağı yukarı salladım. "İzin vermem Justin."
Gözlerim kapalıyken yanağını yanağıma sürttü. Tek eli kolumdayken diğeri yataktan destek aldı ve doğruldu.
Onu öpmek istiyordum, burada olduğumu kanıtlamak. Bulunduğu boşluktan kurtarmak istiyordum.
Bacağımı diziyle iterek kendi bacağının arasında kurtardı ve tam üzerimde durdu.
İnip kalkan göğsüm bana ihanet ederek heyecanımı ona yansıtıyordu.
"İzin vermezsin ama onlarda izin vermezler."
Fısıltı eşliğinde çıkan sesi kasılmama sebep oluyordu.
Dudakları boynuma minik öpücükler bırakırken nefesimi dışarı üfledim.
"Onlara engel olabilir misin Alice?"
Eli tişörtümü göğüs hizama çıkarttı. Açıkta kalan karnıma değen parmakları içimi titretmişti.
Boynumdan devam eden öpücükleri çeneme geldiğinde eşliğinde bir dil darbeside getirmişti.
Beynimde oluşan uyuşukluk zihnimi ve bedenimi ona teslim ediyordu.
"Sende hissediyor musun?"
Parmakları bel boşluğumu yokladığında vücudum ok gibi yukarı gerildi.
Tenimdeki dudaklarından gülümsemesini hissedebiliyordum.
Bana soruyordu ama o kadar kendimden geçmiştim ki hareket bile edemiyordum.
"Hissediyorsun Alice."
Parmakları parmaklarıma dolanarak elimi tuttu ve başımın yukarısına sabitledi.
Dudakları dudaklarımın üstündeyken bilerek kıpırdamadı.
Çabalamamı istediğini sezebiliyordum ve ona karşı koyamıyordum.
Nefesimi kesmeyecek şekilde üzerime uzandığında onu tamamen hissedebiliyordum.
Her şeyiyle.
İnlememek için dudaklarımı dişledim. Vücudum yanarken kendini yukarı doğru itti.
"Hissediyorsun." fısıldarken dudakları bana dokunmuştu.
"Öp beni." dedim tırnaklarımı kenetlenmiş eline geçirirken.
Sıcak nefesini ağzını ayırarak suratımda gezdirirken bir kez daha ileri geri yaptı.
Eşofmanım aramızdaki engel olmasına rağmen sıcaklığını bile hissedebiliyordum.
Üçüncü kez bacaklarımın arasına sürttüğünde inledim. "Lütfen. Öp beni."
Aralık dudakları dudaklarımı içine aldığında içini çekti. Boşta kalan elimi sırtından tişörtünün içine soktum.
Üzerimdeki ritmi yavaşça devam ederken elimin altında kasılıp gevşeyen tenini hissediyordum.
Parmaklarımı beline geçirip onu kendime bastırdığımda ağzımın içine doğru ilk kez inledi.
Sesi kulaklarımdan taşarken kalçalarımda ona eşlik etmeye başlamıştı.
Öpüşü sertleştiğinde hareketleride hızlanmıştı. Dili ağzımı ayırırken nefesim kesildi.
İlk deneyimimden kaynaklanan heyecan sabırsızlanmama neden oluyordu.
Dudakları dudaklarımdan ayrılarak boynumu emmeye başladığında derin bir nefes aldım.
Sertliği artarken kalçalarım titremişti. "Justin.."
Nefes sesi hızlanırken kendimi kaldırabildigim kadar yukarı kaldırarak sürtündüm.
"Ben.." Kasılıp gevşemem arttığında yaklaştığımı hissediyordum.
Eli tenimden çekilip kalçalarımı tutup inleme eşliğinde sıktı. Hırıltılı sesi artarken kafam arkaya düştü ve orgazmı bütün hücrelerimle yaşadım.
İki darbeden sonra oda inleme eşliğinde üzerime düştü.
Üzerimde kasılıp gevşerken bana sarıldı. Yaşadığım olayın şoku dalgalar halinde vücudumdan dışarı çıkarken bende ona sarıldım.
"Hissediyorum Justin."