- 19 -
Gözlerimi bir kez daha kırpıştırarak karşımdaki kişinin varlığından emin olmaya çalıştım.
Kapıda bir adım gerileyerek etrafa bakındım. Aynı yerdeydim Justin'le geldiğimiz evdi burası.
Peki ya Brad?
O nasıl gelmişti buraya? Belki Lily'i tanıdığını söylediği gibi Justin'i de tanıyordu. Belki arkadaşlardı.
Ama ben Justin'e Brad'in adından bahsetmiştim. Yani tanısaydı bir tepki verirdi değil mi?
"Sen buraya nasıl geldin? Burada olduğumu nasıl biliyorsun?"
İçeri girerek kapıyı kapattı ve yüzümü ellerinin arasına aldı.
Yüzümü buruşturarak ondan uzaklaştım. Daha bir kaç dakika önce yukarıda Justin'le... Ah!
"Justin nerede?" Kalp ritimlerim düzensizleşirken tutunacak bir yer aradım.
Bunlar bana fazla geliyordu. Gözlerimin önünde siyah ve kırmızı noktalar oluşunca ellerimi şakaklarıma çıkartıp ovuşturdum.
"Onu nereden tanıyorsun?"
"Bunu sana Justin açıklar." Elini belime koyarak beni kanepeye doğru nazikçe ittirdi. "Şimdi nerede o sorumsuz söyle bana."
Sinirli çıkan ses tonuna aldırış etmeyerek kanepeye oturdum. Başımı ellerimin arasına alarak inledim.
"İyi misin?"
Bu durumu Justin bana açıklardı ha? Ben ondan uzak durmayı düşünüyorum ama her cevapsız sorunun cevabı ondan çıkıyor.
Kilitli bir sandık gibiydi. İçinde tarihi bilgiler saklayan ve açılmaması için mühürlenmiş bir sandık.
"İyiyim."
Kapının kilit kısmı bir kaç kez ses çıkardıktan sonra kapı açıldı.
İçeri elleri cebinde girerek orda durdu ve bize döndü.
Bakışlarını benden kaçırdıktan sonra Brad'e soğuk bir bakış attı.
Midemde oluşan yumru içimi yakarak yukarı çıkarken bende gözlerimi ondan kaçırdım.
"Alice yukarı."
Sesiyle yeniden ona döndüm. Elleri soğuktan olsa gerek kızarmıştı.
Üzerinde sadece tişörtü vardı. Bu halde dışarı çıkmıştı.
Ellerim titrediğinde gerçekten korkmuştum.
Gözümün önündeki noktalar adeta benimle dalga geçercesine çoğalıyor ve dans ediyorlardı.
Kendimi oturduğum yere bastırarak gözlerimi yumdum.
"Alice."
Adımla seslenen yumuşak sesi kulaklarımı doldurduğunda kendimi güvende hissettim.
İçimdeki, ruhumdaki karanlığa rağmen güvende hissettim.
Etrafı lavanta kokusu sardığında gözlerimi açmak istedim ama açamadım.
Vücudum karanlıkta sanki bana ait değilmiş gibi giderek küçülürken elimden gelen tek şey kendi görüntümü izlemek olmuştu.
Kalbim acıyor, sızlıyor ve kasılıyordu.
Kafam bana ağır gelerek geriye doğru düşerken Justin'in telaşlı sesini duymuştum.
Onları duyabiliyordum ama hareket edemiyordum. Bağırmak istedim ilk kez 'ben burdayım.'