BÖLÜM15:DÖNME DOLAP

398 24 12
                                    

"EVET YENİ BÖLÜM :d ARKADAŞLAR YENİ HİKAYELERİM "S"ÖZ YAŞI İLE AŞKA TUTSAK'I DA OKUYUN :))))))) ŞARKIYI DİNLEYİN LÜTFEN"

Haksız sayılmazdı ama onu bu kadar severken böyle yapması saçmaydı. Asıl saçma olan bendim o haklıydı. Ona sarılıp kulağına “Seni hiç kimseyle paylaşmam, paylaşamam. Sen benimsin ve ben bu hazinenin bende kalmasını istiyorum” fısıldadığımda o da bana sarılıp “Ama bu günü sorarım ben sana” dedi yine beni aşık eden sesiyle.

Ardından da kıkırdayıp “Hadi sınıfa gidelim” diyince hatırladım hoca çoktan sınıfa girmişti. Şimdi gidersek kesin müdürlük olurduk ve ilk günden okuldan atılmak istemediğimden okulu asmaya karar verdim.

“Hadi seni bir yere götüreceğim benim için çok anlamlı bir yere” dediğimde yüzünde güller açmaya başlamıştı bile. Onu okulun çıkışına doğru sürüklemeye başladığımda sürekli takılıyordu. Daha fazla dayanamayıp kucağıma aldım.

Kahkahalarımız bahçede yankılanırken herkes camdan bize bakıyordu ama kimin umurunda. Yoldan çevirdiğim bir taksiye binerken kucağımdan inen Emily bana meraklı gözlerle bakıyordu. Adresi söylediğimde adam sırıtıp Londra asvaltlarını ağlatırcasına arabayı sürdü.

Gelmemize yakın boynumdaki kravatı çözüp Emily’nin gözlerini kapattım. Artık heyecanı tavan yapmıştı.

Taksiden  inerken onu dikkatlice indirmiştim. Gözlerini açınca çığlık attı. Burası ailemle her zaman geldiğim yerdi. Anlamı çok büyük benim için. Çünkü ailemle en son burada mutlu olmuştuk. Koşarak içeri girerken beni de çekiyordu.

-EMİLY-

Gözlerimi bağladığında ilk başta ürkmüştüm fakat geldiğimiz yeri görünce direk çığlık atıp onu içeriye sürükledim. Kollarımı açıp kendi etrafımda dönerken “Lunaparklara bayılırım” dediğimde beni yakalayıp kucağına aldığında gözleri dolmuştu. Bir an ne olduğunu anlamadım ama ağlıyordu.

Parmaklarım sessizce yanağına gittiğinde fısıldadım “Neden ağlıyorsun”, gülümsedi ve kulağıma yaklaşıp “İyi ki varsın iyi ki yanımdasın” dediğinde daha fazla dayanamayıp dudaklarına yapıştım.

Etraftan alkış sesleri ve “ow” lamalar gelince anladım ki halka açık yerdeyiz. Utanıp ona baktığımda “Çantalar?” dediğimde sırıttı “Onları Andrew alır hadi eğlenelim” dediğinde soluğu korku tünelinde almıştık.

Aklınıza gelebilecek her şeyi binmiştik dönme dolap hariç. Hava kararmaya başlamıştı. Bahar ayında olmamıza rağmen erken kararıyordu. James kolumdan tutup beni dönme dolaba sürüklerken çok keyifliydim. Birden etrafı mavi aşıklar aydınlattı, büyüleyiciydi.

İşte yükseldik. Tam tepeye varınca ellerimi tuttu. Gözlerimin içine bakarak “Seni deli gibi seviyorum, hayatımın anlamısın, sensiz yaşayamam ve şimdi senden bir şey istiyorum” derin bir nefes aldı ve bu sefer gözlerime daha derin bakarak devam etti “Bu gün sadece senin doğum günün değil benimde doğum günüm.

Sen doğmasaydın ben hala ölüydüm ve şimdi tam karşımdasın bende tam karşındayım. Şimdi sana soruyorum hayatımdan hiç çıkmamak için bana söz verir misin?” dediğinde göz yaşlarımı tutamayıp ağlamaya başlamıştım.

İnanmıyorum doğum günümü unutmamıştı. Ben bile unutmuşken. Tamam hediye almamıştı fakat sözleri bana verdiği en güzel 2. hediyeydi ilki kendisiydi. Dönme dolaptan inince elini sıkı sıkı tuttum. Onu kaybetmek istemiyordum.

Taksiden inince kapıyı çalmadan açmışlardı. Owww şimdi unuttuğum şeyi hatırladım. BİZİMKİLERİ…

 "VOTE VE YORUM YAP OKUYUCU :D LÜTFEN AMA :("

AŞK BENİ ÇAĞIRDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin