BÖLÜM3:BAŞKA ÇARE YOK

772 27 20
                                    

"Arkadaşlar umarım seversiniz yanda James'in resmi var."

Andrey sırıtıyordu “Ne oldu yoksa hediyeni beğenmedin mi” beni küçümser bir tavırla. Ona yaklaşıp “Ne demek bu o kızın burada ne işi var”sinirle. Ortamın kızıştığını gören bizimkiler yerlerinden doğruldular “Bu kadar abartma sen mutlu ol diye getirdik o kızı buraya” Nina sesinden resmen öfke akıyordu. 

Ben bu sefer ona dönüp “Peki ya şimdi ne olacak o kız bizim VAMPİR olduğumuzu ya anlarsa” Ken kekeliyerek “Artık çok geç” dedi ve eliyle merdivenlerin başını işaret etti.

Korka korka döndüğümde korkmuş ve şaşırmış gözlerle karşı karşıya gelmiştim. Ben merdivenlere doğru bir adım attım ki o kız geri çekildi “Sakın yaklaşma”. Geri geri gitmeye başladı ve tökezleyip yere düştü. Ben hızlıca yanına çıkınca korkudan mı yoksa şaşkınlıktan mı anlamadığım kocaman açılmış gözleriyle beni baştan aşağıya süzdü “Dur sakın bana yaklaşma” dedi ağlamaktan kızılmış sesiyle.

Bu sözünün ardından bir adım geriledim, bunun üzerine birazcıkta olsa rahatlamış gözüküyordu “Tamam bak senden uzaklaştım sakin ol şimdi” ama hala sakin olamıyordu. Ayağa kalktı birkaç adım daha geri gitti ama yolun sonuydu duvara yaslandı. Sakin olamıyordu bir türlü korkudan titreyen bacakları daha fazla onu ayakta tutamadı ve yere yığıldı.

Yanına gittiğimde bayılmıştı. Onu kucağıma alıp yatağa geri yatırdım. Odadan çıkarken ona göz ucuyla bir baktım ona pembe ne kadar da yakışıyordu. Üstü başı kir içinde olmasına rağmen hala çok güzel bir kızdı.

Aşağıya inip bizimkilerin yanına gittiğimde hepsi çok rahattı “Sizi hiç anlamıyorum nasıl bu kadar rahat olabilirsiniz kız bizim vampir olduğumuzu öğrendi” hepsi birden sustular Andrey oturduğu yerden doğrulup “Ne olacağı gayet açık o zaten bir yemekti yada onu yanımıza alabiliriz tabi sen istersen”   benden cevap bekliyordu.

Bu iki seçenekten başka bir şey olmadığını iyi biliyordum “Onu öldüremem ama benim gibi olmasına da müsaade edemem” Nina araya daldı “Başka çare olmadığını sende benim kadar iyi biliyorsun”  haklıydı. Andrey yerinden kalkıp yanıma geldi “Şimdi söyle kararını” işte en zor karar “Bak ben neyse en azından uyanmasını bekleyelim” bu cevaptan memnun olmuşa benziyorlardı.

Onu uçsuz bucaksız bir uçuruma sürüklüyordum. Andrey diğerlerine baktı “O zaman hazırlanmamız lazım çünkü burada o dönüştükten sonra kalamayız” ama Ken ve Benjamin bu cümleyi duyunca beyninden vurulmuşa döndü. Onlar için zor olacaktı Amerika’yı terk etmek çünkü daha önce hiç başka bir yere gitmemişlerdi. Onlarda biliyordu eğer ki Andrey’e karşı çıksalar anında öleceklerini. Etrafta derin bir sessizlik oldu…

(EMİLY)

Başım çatlıyordu, gözlerimi açtığımda karşımda onu gördüm James’i. Dün akşam olanlar aklıma gelince birden yataktan fırladım ve duvara yaslandım “Sen orada dur” dedim korkudan titrek çıkan sesime hakim olmaya çalışarak. İki adımda aramızdaki mesafeyi kapattı “Artık korkma çünkü korkarak bir şey elde edemeyeceğini anlamışsındır Emily” . 

Ben bunu zaten biliyordum ama kendime hakim olamıyordum. Birden aklıma gelen ilk şeyi sordum “Sen adımı nereden biliyorsun” -ah şapşal böyle bir soru sorulur mu şimdi ya- derken içimden “Bilekliğin, hadi aşağı gel senle konuşmamız gereken bir mesele var”  o dadan çıktı. Ben hemen bilekliğime baktım ah aptal kafam ya bu abimin doğum günümde aldığı üzerinde –EMİLY- yasan bilekliğim.

Her neyse kapıyı açıp merdivenlere doğru yürüdüm aşağıdan sesler geliyordu, her ne kadar korkma desem de korkuyordum işte. Aşağı indiğimde herkes koltuklara oturmuş konuşuyorlardı. Yanlarına tüm cesaretimi toplayıp gittim. Beni görünce Benjamin yerinden kalktı ve bana yer verdi.

Ben çekine çekine oturduğumda Andrey beni baştan aşağıya süzüp “Dün kendini keşke bu kadar zorlamasaydın şimdi ellerindeki yaralar olmazdı” dedi ve eliyle elerimi işaret etti. Daha önce hiç dikkatimi çekmemişti -zaten dün olanlardan sonra yaşadığıma dua etsem iyidir- ellerimde küçük yaralar ve morarıklıklar vardı. başımı kaldırdığımda Andrey arkasına yaslanıp “Merak etme birazdan hepsi geçecek, hem fazla canın yanmayacak” dedi “Ne” diyebildim sadece arkamdan bir ses “Çok özür dilerim, beni affet” dedi. Ben daha ne olduğunu anlamadan boynumda dayanılmaz bir acı hissettim…

AŞK BENİ ÇAĞIRDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin