6. İftira

48 13 1
                                    

O gün Denizlerin evinde Demirle yaşadığımız olaydan sonra sanki hiç öyle bir şey olmamış gibi davranmıştık. Nedenini bende bilmiyordum o öyle davranınca bende öyle davranmak zorunda kaldım. Umrumda değildi. Ben öyle herkesin peşinden koşacak yüzsüz bir kız değildim. Aslında ben eskiden kız bile sayılmazdım. Evet şu anda belki güzeldim ama eskiden çok çirkindim. Yaklaşık bundan iki yıl önce çok kiloluydum, gözlüklerim vardı, diş tellerim vardı, yüzümse sivilceden gözükmüyordu. Benimle hep dalga geçerlerdi. Ben zaten kendimden nefret ediyordum aynaya bile bakmıyordum niye üstüne bir de diğer insanlar bunu yüzüme vuruyordu ki? Uygar o zamanlar yakışıklıydı bende onu seviyordum. Benim onu sevdiğimi duyunca beni çok aşağılamıştı "sen mi beni seviyorsun? Sen hayatında hiç aynaya baktın mı? Bir kendine bir de bana bak Gerçi sen aynaya da sığmazsın sence seninle yan yana gelsek nasıl olur bir düşün bence ama senden bana yer kalmaz yan yana gelemeyiz" deyip gülmüştü. Bu sözlerden sonra çok ağlamıştım. Kim olsa ağlardı herhalde. Spora başladım. diyet yaptım. Doktorumla konuşup diş tellerimi çıkarttım. Gözlük yerine de lens kullanmaya başladım. Tüm yaz tatilimi sporla oradan oraya koşarak geçirdim ama Uygar'ın o yüz ifadesini görmeye değerdi. Beni ilk önce yeni kız sanmışlardı daha sonra ben Mersa deyince öyle tanımışlardı. Uygarla da öyle çıkmıştık. Bilmiyorum IQ su ayakkabı numarasını geçmeyecek insanlar var şu hayatta her şeyin dış görünüş olduğunu zanneden benim için önemli olan her zaman karakter olmuştur. İnsanlar dış görünüşe önem verdikçe karakteri düzgün olan insanların ne anlamı kalırdı ki? Sabah kalkar kalkmaz aklıma bunların gelmesi hayatın bana neresiyle güldüğünün göstergesiydi. Hazırlanıp okula gitmek için yol aldım. Tabi ki kahvaltı yapmamıştım ben kahvaltı yapmayı sevmezdim ki! Annemler benden önce çıkmışlardı bu aralar fazla çalışıyordu ikisi de durumumuz biraz sıkışıktı galiba. Bende erkenden çıktım. Yağmura mesaj attım.

Gönderilen: gönlümün bitchi
Ben erken çıktım bugün yürüyerek gideceğim yavrum sen beni bekleme.

Mesajımı gönderdiğimde siyah superstarlarımı giydim ve kulaklığımı alıp evden çıktım. En sevdiğim şarkılardan biri olan Model'in Antidepresan Gülümsemesi şarkısını açtım. Yüksek sesle dinlerken hem yürüyor hemde kısık sesimle bende söylüyordum. Bir anda omzumda bir el hissettiğimde yan tarafıma baktım. Çağrıyı görünce bir rahatlama hissettim ne ya sapık falan olsaydı? Tamam saçmaladım. "Günaydın kankacım" dedi Çağrı m harflerini uzatarak bende "Günaydın kankacım" diyerek yanıtladım onu. Bana oradan buradan okuduğu iğrenç esprileri yaparken beraber okula yürüyorduk. İğrenç olsa da sabah sabah moralim yerine gelmişti. Çağrıyla sınıfa çıktığımızda sürtük çağlanın yine bizim sıraya oturduğunu görmüştüm. Çağrıya "kanka biz beraber otursak Demirle Deniz otursa olur mu?" diye sordum Demirle muhattap dahi olmak istemiyordum madem ki beni görmemezlikten geliyordu bende onu görmemezlikten gelebilirdim. "Tamam kanka olur" dediğinde önümüzdeki sırada bir kişilik yerin boş olduğunu gördüm sorduğumda önümüzde oturan oğlanın sınıfının değiştiğini öğrendim en azından Yağmur'a yer çıkmıştı. Çağrı sırada bana saçma sapan espriler yaparken bir kaç tanesine gülmüştüm. Yağmur sınıfa geldiğinde beni direk kolumdan tutup dışarıya çıkarmıştı. "Mersa sana çok önemli bir şey anlatmam lazım" dedi. Ben başımı salladığımda kulağıma "ben Deniz'den hoşlanıyorum" galiba diye fısıldadı. Gözlerim şaşkınlıktan ışık tutulmuş tavşan gibi açılırken. Gördüğüm manzarayla ağzım açık kalmıştı ne demek Çağlanın yanındaki kızlardan biriyle Deniz el ele? Baktığım yere doğru Yağmur baktığında gözlerinin dolduğunu gördüm gerçekten Deniz'i seviyor olmalıydı ama bende eğer Mersa Akaydınsam bu işte bir şey olduğunu biliyordum ve bunu ortaya çıkaracaktım. Yağmur hiçbir şey demeden sınıfa girdi bende arkasından girdiğimde. Önümüzdeki sıraya Yağmurun yanına oturdum. Alttan elini tutarken ağlamamak için kendini zor tuttuğunun farkındaydım ben onu herkesten iyi tanırdım. Ona "üzülme Yağmur'um ben sana diyorum Deniz onu sevmiyor." 

"gerçekten mi?" diye kardeşimin umutla bakan gözlerini gördüğümde "gerçekten" dedim ve yanağını öpüp kendi sırama oturdum. Dersin ne olduğunu bile bilmeden sıraya kafamı koyduğum gibi uykuya dalmıştım. Ta ki kapı bir öküz tarafından öküzce açılana kadar! Uykulu sesimle "ne oldu" diye sordum Çağrı "Demir geldi kanka uyu sen" dediğinde tam geriye sıraya kafamı koyacakken kolumda bir el hissettim kafamı kaldırdığımda Demirin ateş saçan gözlerini tabii beklemiyordum. Ben öylece bakarken beni kolumdan tuttuğu gibi sınıfın dışına çıkardı. Kimse ağzını açıp tek bir laf dahi söylemezken Çağrı ve Yağmur "napıyorsun Demir" gibi cümleleriyle olayı anlamaya çalışıyorlardı. Demirse tüm ürkütücülüğle "kesin sesinizi" diye bağırdı. Beni sınıfın dışına çıkardığında nefes almadan bağırmaya başladı. "Sen nasıl yaparsın ulan böyle bir şeyi nasıl nasıl? Aklım almıyor ben sana güvenmiştim inanmıştım. Öykü'den bahsetmiştim sen nasıl Çağlay'a gidip de Demir artık beni seviyor, Öykü sürtüğünü unuttu sende bunu kafana soksan iyi olur nasıl diyebilirsin? Bir kendine bak bir de bana bak Öykü hala aklımda olmasa bile ben sana bakar mıyım kızım bunu hayal dahi edebiliyor musun? O söylediğin yalan yanlış şeylerin bedelini ödeyeceksin Mersa Akaydın" dedi ve parmağını omuzuma bastırıp beni ittirerek yanımdan hızla gitti. Ben hala söylediklerini anlamaya çalışırken ayaklarım beni tutmamış yere çökmüştüm. Demir'in sözleri kulaklarımda uğulduyordu tıpkı o gün Uygar'ın bana dediği cümleyi kurması canımı iki kat yakmıştı "bir kendine bir de bana bak". Ben hıçkırarak ağlarken Çağla önüme gelip "sana Demirden uzak durman gerektiğini söylemiştim küçük sürtük dana yeni başlıyoruz " deyip saçını savurarak gitti. Bu insanların benimle derdi neydi böyle? Acaba başıma daha neler gelecekti ki? Bir süre orada ağladıktan sonra eve gittim Allah'tan cüzdanım ve telefonum ceketimin cebindeydi. Yağmura eşyalarımı toplamasıyla ilgili mesaj atmayı da unutmadım. Evin önüne geldiğimde içeriye girecekken bir el bileğimi tuttu Deniz? Deniz okulda değil miydi? "Olanlardan haberim var Mersa ne kadar üzüldüğünü tahmin edebiliyorum o yüzden eve gidip depresyona giremezsin" eve gidip depresyona gireceğimi nereden biliyordu acaba? Ama aptal olmayan her erkek kızların böyle durumlardan sonra depresyona gireceğini anlayabilirdi. "Ne yapacağız ki?" diye sorduğumda "gel benimle" dedi bende ses çıkarmadan takip ettim alt sokakta durduğumuzda siyah sırt çantasından bir kaç tane sprey boya çıkardı. En sevdiğim! "Seni ilk gördüğüm günde duvara yazı yazıyordun" deyip gülümsedi Deniz. Aklıma gelmişti bizi şikayet etmişlerdi. Güldüm. Ben elinden spreyi aldıktan sonra önce birlikte renkli renkli Merİz yazdık ben ilk üç harfim onunsa son iki harfi. Sonra ikimizde istediğimiz birer sözü yazmaya karar verdik ben hep hayalim olan acılar masal olsun. Yazdım keşke olsaydı öyle bir şey ne güzel olurdu. Deniz bana bakıp "masal olsun ha?" dedi. Bende kafamı sallayıp "keşke" diye mırıldandım. "Bu sözü duvara yazacak kadar çok mu yandı canın?" diye sordu. Sessiz kaldım canım öyle böyle yanmamıştı çünkü. Deniz uzun kollarıyla beni sardı. Bende kollarımı ona doladım. İyi hissetmiştim ama Demir de olduğu gibi değildi. Kollarımı çektikten sonra "sevgilin kızmasın" dedim utanan bir tavırla. Hem yağmurda onu seviyordu bugüne bugün eniştem sayılırdı. Güldü. "Dila benim gerçekten sevgilim değil Mersa bana Çağlayla artık arkadaşlığını bitirdiğini ve beni sevdiğini söyledi. Bende bazı şeyleri öğrenmek için onunla sevgiliymiş gibi davranıyorum sadece o kadar" şaşırmıştım "hem benim aklım başka birinde" dedi. İşte bu Yağmur için kötü olmuştu. "Neyi öğrenmek için" diye sordum. "Senin Çağla'ya o sözleri söylemeyeceğini biliyorum Mersa ve Dila'nın da Çağlayla gerçekten küs olmadığını anlayamayacak kadar salak değilim. Senin onları söylemediğini benim salak kardeşim Demir'e ispatlamak zorundayım. Çağla'nın oyununa gelmesine izin veremem" dediğinde rahatlamıştım Deniz bana yardım edebilirdi. "Teşekkür ederim Deniz" dedim. Gülümsedi "gidelim mi artık?" kafamı aşağı yukarı salladım. Konuşmadan bizim eve geldik. "Her şey için teşekkür ederim güzel gündü" dedim.
"Rica ederim hazretleri her zaman" dedi. Güldüm el sallayarak eve girdim. Denizde yan tarafa kendi evine gidecek olmalıydı. Kapıyı açıp içeriye girdim. Odaya adımımı atmıştım ki gördüğüm şeyle nutkum tutuldu korkudan kalbim çıkacak gibi atıyordu. Denizin belki sesimi duyar umuduyla son gücümle "Deniz" diye çığlık attım duyması tek umudumdu sonrası zaten karanlık.

Denizden;
Mersa'nın bana attığı o korku dolu çığlığı duymuştum. Koşarak evlerine girdiğimde kapı  arkasına kadar açıktı yerde Mersa'nın uzanmış bedenini görmem ise kalbime bir ağırlık oturmasına neden olmuştu. Neden cansız gibi yerde yatıyordu?

Veeee bölüm sonu vote ve yorumlarinizi bekliyorum arkadaslar lutfen düşüncelerinizi dile getirin. :)

Karanlık CennetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin