12. Yaman Aksoy

51 11 0
                                    

multi : çok sevdiğim bir şarkı ve sözleri gerçekten çok güzel bölümü okurken dinleyebilirsiniz

MERSA'DAN:

Ablam yaşıyordu ve onun psikopat aşığı bizi kaçırdığında ortaya çıkıyordu. Sanki bayılmıştım ve tüm bunlar gerçek değildi. Yere çöktüğümde betonun soğukluğu bunların gerçek oluşunu adeta yüzüme haykırıyordu. Şimdi ne yapacaktım ben? Aileme ne diyecektim? Annem kızının ölmediğini duyduğunda kesinlikle bu sefer o ölürdü kalpten. Bilmiyordum ne yapacağımı ne diyeceğimi bilmiyordum. Karşımdaki Merti'n de böyle olması beni bir nebze rahatlatıyordu. Yalnız değildim.

Demir yere düştüğümü gördüğünde şaşkınlığına son verip yanıma geldi. Ablamsa hala aklım dahi almıyordu. Nasıl kendini öldü göstermeyi başarabilmişti ki? Arkasında bir sürü adamla depodan içeriye doğru girdi. Tam karşımda durduğunda hala inanmıyordum.

Mert'e yaklaşıp "Eğer bir daha kardeşime veya arkadaşına herhangi bir şey yapmaya kalkarsan Mert seni bir daha asla hiçbir şey yapamayacak duruma getiririm anladın mı beni?" diye tehditle konuştu. Mert şaşkınlıkla sadece kafasını aşağı yukarı sallayabildi.

Bize döndü ve itiraz istemeyen bir ses tonuyla "gidiyoruz" dedi. Bunca ay sonra karşıma çıkmış bir ablam vardı. Aylarca onun yüzünden benim için öldüğünü sandığım depresyon ilaçları kullanmama sebep olan bir ablam vardı. Ve şu anda karşımıza geçmiş gidiyoruz diyordu. Demir benden onay istercesine bakıyordu. Yavaşça başımı salladım ne olduğunu öğrenmem lazımdı.

Demir'in koluna girerek depodan ablamın arkasından çıktım. Ablam arabaya yönelince binin dercesine baktı bize. Tabii ki binmedim. Önce neler olduğunu bana anlatacaktı bu kadarını bana yaşattıkları yüzünden borçluydu. "Abla sence de artık bazı şeyleri anlatma zamanı gelmedi mi?" dediğimde onunda üzgün olduğu belli oluyordu. Madem oda bu kadar özlemişti niye yapmıştı bunu?

Hızlıca yanıma gelerek kollarını boynuma doladı. Bende ellerimi onun beline koyarken sessizce ağlamaya başlamıştım. Bir süre öyle kaldık. Birbirimizden ayrıldığımızda onunda ağladığını gördüm. Sessizce ''anlatacağım ama önce burdan gitmeliyiz. Her şeyi anlatacağım söz veriyorum" dedi. Ablamın bindiği arabaya bizde bindik.

***

Geldiğimiz yer iki katlı hatırı sayılır derecede büyük bir evdi. Ablam kapıyı açtı ve içeriye girmemizi işaret etti. Demirle birlikte içeriye geçtik. Direk büyük olan salona geçtiğimizde buranın tam ablamın zevkine göre siyah ve kırmızı renginde döşenmiş olduğunu gördüm.

Siyah koltuğa doğru adımladım. Demir de gelip yanıma oturdu. Ablam üzerini değiştirmiş elinde üç bardak kahve ile geldi. Ortadaki sehpaya bıraktığı kahvelerden birini alıp, bir yudum içtim. Sıcak kahve iyi gelmişti. Ablam boğazını temizledi ve konuşmaya başladı.

"Anlatıyorum. Kazadan sonra gözümü açtığımda hiçbir şey hatırlamıyordum. Ne ismimi ne seni ne annemi babamı. Başımda bir adam vardı. Konuştuğumuzda bana onunla evli olduğumu, bir ailem olmadığını ve adımın ece olduğunu söyledi.

Bende hiçbir şey hatırlamadığım için inanmak zorunda kaldım. Ankarada bir evdeydim. Birkaç ayımı orada geçirdim. Daha sonra yavaş yavaş bazı şeyler canlandı kafamda seni hatırladım Mersa birlikte gülüşlerimizi, kavgalarımızı hatırladım. Ama ona söylemedim. Bir süre kim olduğunu öğrenmeye çalıştım orada üniversite okudum.

Onun hakkında bir şeyler öğrendikten sonra kaçtım oradan. Buraya geldim haberi yoktu. Burda bir süre çalıştım. Hukuk okumuştum. Hem çalıştım hem sizi izledim. Mert'in ortaya çıktığını duyduğumda sizi korumak istedim

ama o izimi bulur diye fazla ortaya çıkamadım. En son sizi kaçırınca sabrımı zorladı bilirsin bende biraz sabırsızımdır." deyip gülümsedi. Kafamda birçok soru varken en çok takılanı sordum. Bunları kim yapmıştı?

"Abla sana bunca şeyi yapan kimdi?"
"Yaman Aksoy"
Aksoy mu? Demirle bir akrabalığı olabilir miydi? Salon sessizliğe gömülürken benim gözlerimin hedef noktası doğruca şok olmuş bir şekilde bakan Demirdi.

Demir hiçbir şey demeden öylece düşünüyordu. Ben ne olduğunu anlamaya çalışır. Ablamsa hiçbir şey bilmediğinden sorarcasına bakıyordu. Ben "Demir'in soyadı Aksoy" diye açıklama yaptığımda oda bakışlarını direk Demir'e yöneltti.

"Yaman benim kuzenim aslında iyi bir çocuktur ama çocukluğunda yaşadığı şeyler yüzünden çok bozulmuştu. Tedavi için yurt dışına gönderdiler diye biliyordum en son sen böyle söyleyince şaşırdım. Normalde olsa yapmaz ama tedavi olmadan ve ilaç kullanmadan hastayken yapması muhtemel." dedi. Ben anlamış gibi başımı salladım. Fakat biz bu adamla nasıl başa çıkacaktık? Demir'e dönüp "madem hasta nasıl bu kadar adamı var? Nasıl elini kolunu sallayarak gezebiliyor? En önemlisi ablamı bulursa ne yapacağız?" diye sordum. ''Evet akli dengesi olmayabilir ama onlarda en az bizim kadar zengin parayla köpek bulmaktan kolay ne var? Buraya gelirse benim haberim olsun ben ne yapacağımızı biliyorum" dedi.

Biz bunları konuştuktan sonra ablam hepimizi yemeğe davet etti. Daha çok "en yakın olan arkadaşlarınızı çağırın yemeğe hepinizi birlikte zehirleyeceğim." dese de itiraz istemediği belli oluyordu. Yağmurla Deniz geldiğinde her şey hazırdı yemeklerin güzel olduğuna inanıyordum.

Hep birlikte masayı kurduktan sonra kimse kimseyle muhatap olmadan herkes yemeğine gömüldü. Hatta hepimiz tabaklarımızı sömürdük diyebilirim. Her şey güzel geçti hatta tüm gece Denizle Yağmur birlikte kalktılar. Ben mutfağa gittiğimde ablamda arkamdan geldi.

"Mersa sana bir şey söyleyeceğim ama sakin olacaksın söz ver?" tamam anlamında başımı salladım. "Annemle babam birkaç aydır benim yaşadığımı biliyorlardı." dediğinde kan beynime sıçramıştı. Ablamın yaşadığını bile bile nasıl bana söylemezlerdi. Ben mutfakta şok olmuş ve oldukça kırgın bir şekilde otururken ablamın içeride

Demirle olan konuşmasını duydum.
"Demircim sen git Mersa bu gece benimle kalacak" dedi.
"Elinize sağlık yemekler çok güzeldi iyi geceler"
"Iyi geceler"
Sesinden sonra kapının kapanma sesi geldi.

Ben sessizce ağlamaya başlarken ablam gelip sarıldığında ilk kez yalnız olmadığımı hissettim.
"Bana neden söylemediler?" diye fısıldadım.
"Söylerlerdi canım üzülme sen ben geriye dönmezsem daha çok üzülürsün diye söylememişlerdir belki ha?" dedi. Sakinleştirici ses tonuyla.

"Ama ben çok üzüldüm söylemeleri gerekmez miydi? Hem görüşmemize gerek yoktu ben telefondan bir kere sesini duysam yeterdi bana." dedim. Daha sıkı sarıldı.

"Bu gece beraber uyuyalım mı? Hem sana eski zamanlardaki gibi masal anlatırım." dediğinde usulca başımı salladım. Ablamın odasına gittik. Ben ağlamaktan şişmiş gözlerimle başımın ağrısından pek bir şey yapamazken.

Ablam aynı eski günlerdeki gibi üzerimi değiştirdi. Onun pijamalarından giydirdi. Daha sonra saçımı tarayıp ördü. Birlikte uzandık. Ablam saçlarımı okşarken başladı anlatmaya.

"Bir varmış bir yokmuş..."

Demirden:

Evden çıktıktan sonra en güvendiğim adamlarımdan birini aradım.
"Alo Sezer dinle abim çok kötü şeyler yapmış. Şu anda nerede olduğunu bulman lazım çok acil. Evet hastaneden kaçmış. Tamam elini çabuk tut haber bekliyorum. Başına bir şey gelmesin sonuçta o benim abim."

Karanlık CennetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin